20
Mayıs
2024
Pazertesi
KADIN

BİR YABANCI KADIN HİKAYESİ

Kanadalı Jeanette o gece ne zamandır görmediği sevgilisiyle özlem gidermek için Astoria Otel'e giderken, hayatının tamamen değişeceğini bilmiyordu. Bir fuhuş operasyonunda gözaltına alındı, 48 gün gözaltında kaldı, binlerce YTL'lik yatırımlarını kaybetme tehlikesiyle yüz yüze geldi ve en sonunda o¤lunu da yanına alarak kendi iste¤iyle çekip gitti. 'Jeanette bu ülkeye bir daha gelir mi?' sorusunun cevabını ise hep beraber öğreneceğiz..

Her şey bir ihbar mektubuyla başladı. Adı gizli tutulan bir vatandaş bir süre önce Başbakan Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupta 'kolsuz baron' olarak tanınan ve birçok otelin sahibi olan Bülent Elaldı'nın bir fuhuş çetesinin başındaki isim olduğunu, polisin bu kişiye göz yumduğunu yazıyor ve bunlara engel olunmasını istiyordu. Mektupta bunun yanı sıra, Elaldı'nın bazı emniyet müdürleri ve Fatih Adliyesi'nden birtakım savcılara kadın tedarik ettiği, onların da bu yüzden Elaldı'yı koruduğu bilgisi yer alıyordu. Mektup incelenerek konu derhal İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne sevk edildi.

FUHUŞ VE ŞANTAJ

Gelen emirle harekete geçen Emniyet yetkilileri Elaldı'yı ve ilişkide olduğu kişileri takibe başladı. Tam altı ay süren takip sonucunda çetenin yedi emniyet mürürü, üst düzey yargı mensupları ve belediye yöneticilerine özel odalar tahsis ettiği, bu odalarda yurtdışından getirttikleri kadınlarla çıplak ve mahrem görüntülerini çektikleri ve bu görüntülerin şantaj unsuru olarak kullanıldığı öne sürüldü. Hatta iddialara göre Elaldı her otelinden günlük 80 bin YTL fuhuş geliri elde ediyordu. 'Kolsuz Baron'un sahibi olduğu Büyükçekmece Dedeman, Fatih Seranda, Inter İstanbul ve Astoria otellerine 31 Ağustos gecesi aynı anda baskın yapıldı. Aralarında beş polis şefinin de bulunduğu 17 kişi gözaltına alındı, 11'i de 'tehlikeli madde bulundurmak', 'görevi kötüye kullanmak', 'suç işlemek amacıyla örgüte üye olmak', 'fuhuş amacıyla ülkeye insan sokmak' ve 'rüşvet almak ve vermek' iddiasıyla tutuklandı. Elaldı'nı son anda kaçtığı operasyonda sessiz sedasız şekilde gözaltına alınan bir kadın ise, aylar sonra fark edilecekti. Bu kadının Jeanette Tully'di.

TÜRKİYE'YE ÂŞIK OLDU
Türkiye'ye ilk kez beş yıl önce turist olarak gelmişti ve bu ülkeye âşık olmuştu. Sonra hep geldi, arkadaşlarını getirdi, her tarafını gezdi Türkiye'nin, Kapadokya'dan Efes'e, Pamukkale'den Olimpos'a. Kanada'nın Alberta eyaletinde mali müşavirlik yaparak yaşamını sürdüren Jeanette Tully, 35'inden sonra tanıdığı ve dört mevsimi bir arada yaşayan Türkiye'den vazgeçemeyeceğine karar vermişti. Alberta'da ailesinin sahibi olduğu at çiftliklerinde alışık olduğu özgür hayat, onu yaşamı boyunca dünyanın merak ettiği her ülkesini keşfetmeye yöneltmişti. Evliliği denemiş ancak bir süre sonra, kocasıyla anlaşarak boşanmış ve oğlunun velayetini de almıştı. Ortadoğu kültürü, hayatı merakla kucaklayan kadını cezbediyordu. Oryantal dansa da bu dönemde merak sardı. Mısır'da öğrendiği oryantali, Kanada'da bir dans okulu açarak oradaki kadınlara da öğretmek istedi. Ancak Türkiye'de oryantalin daha profesyonelce yapıldığını öğrenince, İstanbul'a gelişlerinden birinde yine dans dersi aldı. O günlerde Sultanahmet'te bir seyahat acentası işleten Erdal Işık'la tanıştı. Işık ailesinin Heybeliada'daki evlerinin de yolu gözlenen bir konuğu oldu, özellikle ilk aşkı olarak, Erdal Işık'ın iki yaşındaki oğlu Burhan'ın. 'Spider Man' hayranı Burhan, onu filmdeki Jenny'ye benzeyen adı nedeniyle çok sevmiş ve Jeanette'in kahramanı olmaya karar vermişti. Genç kadın da çocuğun sevgisini karşılıksız bırakmamış, onu bir defasında Kanada'dan getirdiği minik kovboy giysileri, kemendi, şapkasıyla ödüllendirmişti. Işık ailesi sayesinde Türk aile kültürüyle de tanışan Jeanette, artık iyiden iyiye Türkiye'de yaşamayı aklına koymuştu, hem de adada. Bir yandan da bu kadar güzel bir ülkede gözle görülen yoksulluk dikkatini çekiyordu, Erdal Işık'a yardıma muhtaç kimselere yardım etmek istediğini söyledi. Ancak kimliğinin gizli tutulmasını istiyordu. O günlerde bir kanalizasyon kazısında kolundan sakatlanan bir adamın ameliyat ve fizik tedavi masraflarını üstlendi. Ardından adadaki çocuk parklarının yetersiz olduğunu fark etti ve çok büyük bir park yaptırmaya karar verdi. İçinde her tür oyun aleti olan ve pamuk şekerinden tutun da türlü yiyeceğe kadar her şeyin satıldığı bir yer hayal ediyordu. Artık adada tuttuğu evde kalıyor, her yıl en az üç ayı burada geçiriyordu. Sağlık tesislerinin yetersizliğinin dikkatini çekmesi çok zaman almadı. Heybeliada'ya deniz ile kara ambulanslı, birçok poliklinikli bir hastane yaptırmak için apar topar Kanada'ya döndü. Altı ay sonra geri döndüğünde hastanenin finansmanını büyük oranda bulmuştu.

MESAFELERE RAĞMEN AŞK
O günlerde bir Kapalıçarşı gezisi sırasında, güneydoğulu bir adamla tanıştı, E.D. ile. Adıyamanlı genç halı tüccarı ile başlayan ilişkisi, onu ne zamandır unuttuğu duygularla yeniden yüzleştirdi. Adıyamanlı adamın evli olması, katı dindar bir aileden gelmesi bile aşklarının önüne geçemedi. Jeanette Türkiye'ye her geldiğinde gözlerden ırak yerlerde buluşuyorlar, başbaşa olmanın tadını çıkarıyorlardı. Bir buçuk yıl süren ilişkileri boyunca, mesafeler ve araya giren zaman bile onları birbirinden koparmadı. Ta ki o geceye kadar... 31 Ağustos günü Topkapı yakınlarında buluştular, bir restoranda yemek yedikten sonra geceyi birlikte geçirmek üzere yakınlardaki Astoria Otel'e gittiler. Odalarına çekileli birkaç saat olmuştu ki, gece 03.00'da kapıları tekmelerle kırılarak açıldı. İki sevgili kendilerini 'kolsuz baron' Bülent Elaldı'ya ait otele düzenlenen fuhuş operasyonunun tam ortasında bulduklarında artık her şey için çok geçti. Yanlış zamanda yanlış yerdeydiler. O sırada polis şiddetine maruz kalan Jeanette ısrarla fuhuş yapmadığını, birlikte olduğu erkeğin bir buçuk yıllık sevgilisi olduğunu anlatmaya çalıştı. Ancak nafile, emir büyük yerdendi ve o Türkiye'de bir yabancıydı. E.D. iki gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı ve hayatına kaldığı yerden devam etti. Ancak Jeanette için hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmadı. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde geçirdiği iki günden sonra, hakkında şifahi olarak 'sınırdışı' kararı alındı ve tam 48 gün boyunca İstanbul Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'nin Kumkapı'daki misafirhanesinde tutuldu.

İSYAN ÇIKINCA TANIDIK

Zaten onu fark etmemiz de, misafirhanedeki insanlık dışı koşullara karşı yapılan protesto girişimi sayesinde oldu. Misafirhanenin parmaklıkları arasında objektiflere sesini duyurmaya çalışan sarışın kadını herkes merak etti. Küçük bir araştırmayla onun fuhuş operasyonunda 'yanlışlıkla' gözaltına alınan ve Türkiye'de yatırımlar yapmak için kurulan Red Isle Management Sağlık Hizmetleri İnşaat Turizm Tekstil ve Dış Ticaret şirketinin sahibi Jeanette Tully oldu anlaşıldı.

Sultanahmet'te restorasyonu süren Modern Sultan Hotel için 200 bin YTL para yatırmış bir yatırımcıydı ve Türk yasaları nedeniyle otelin kâr ortağı olarak görünse de, esas sahibiydi.

Yabancılar Şube Müdürlüğü, Jeanette'i hiçbir ilgisi olmadığı halde Almanya'ya sınır dışı etmeye çalışırken, avukatı Ayşen Karabekiroğlu sınır dışı edilmemesi için 2 Eylül'de yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurdu. İdare Mahkemesi, İstanbul Valiliği'nden konuya ilişkin savunma istedi.

Kanada Büyükelçiliği devreye girerek Jeanette'in fuhuş yapmadığını, yanlışlığın giderilmesini talep etti. Bu sırada kendisini hiç beklemediği bir sırada parmaklıkların ardında bulan Jeanette ise misafirhanede her gün bir kitap okuyarak vakit geçirmeye çalışıyor, yaşadıklarını günü gününe anı defterine kaydediyordu. Her gün ziyaretine gelen avukatından ve destek için Kanada'dan gelen arkadaşlarından tek isteği ise, oğlunun olanlardan haberinin olmamasını sağlamalarıydı.

48 gün boyunca annesinin nerede olduğunu bilmeyen 14 yaşındaki delikanlı, sürekli farklı bahanelerle oyalanıyor ve annesinin yakında geleceği söyleniyordu. Erkek arkadaşı da avukatının girişimleriyle verdiği ifadede, Jeanette'in para karşılığı fuhuş yapmadığını, yaklaşık bir buçuk yıldır süren ilişkilerinin olduğunu ilgili mercilere bir kez daha yazılı olarak iletiyordu. Ancak ailevi koşulları sevdiği kadın için daha fazla çaba harcamasına engel oluyordu.

VE MALUM SON

Bu arada Av. Karabekiroğlu da mahkemeye müvekkilinin lehindeki ifadeleri, fuhuş yapmayı hiç gerektirmeyen kabarık banka kayıtlarını ve kurucusu olduğu şirketin ticaret sicil kayıtlarını sundu. Ancak bu sırada İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı bir açıklama, her şeyin sonu oldu. Açıklamada 'menfaat karşılığı fuhuş ve 4817 sayılı kanuna muhalefet' suçundan hakkında adli işlem yapılan Jeanette Tully'nin İstanbul Ticaret Odası kayılarına göre Heybeliada'da faaliyet gösteren bir şirketin üç ortağından biri olduğu, 7 Ocak 2008'de kurulan şirkette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan çalışma izni olmamasına rağmen kanunsuz olarak yönetici olarak göründüğü savunuluyordu.

Otelin henüz çalışma ruhsatının olmadığı, ruhsat için ilgili belediyeye müracaat edildiği, bu müracaata istinaden yapılan tahkikatta izinsiz olarak otelde müşteri bulundurdukları tespit edilmesi üzerine kapatılma kararının alındığı da verilen bir başka bilgiydi.

Açıklamada otelin Jeaenette gözaltına alındıktan 18 gün sonra faaliyete başladığının altı çiziliyor, bunun manidar bir zamanlama olduğu ifade ediliyordu. Jeanette'le ilgili haberlerin basında sıkça yer almasından bu açıklamayı yaparak kendisini savunan Emniyet'in, bir yandan da genç kadının onca para döktüğü yatırımların kapatılması riskinden bahsetmesi üzerine süreç birden hızlandı.

Herkes genç kadının yaşadığı yanlışlığın düzeltilmesini beklerken, Jeanette Tully birden 'kendi isteğiyle' Türkiye'den ayrılmaya karar verdi. Belki ki zımni bir anlaşma yapılmıştı ve genç kadın kendisini unutturmak kaydıyla, bir süre Türkiye'ye gelmemeyi kabul etmişti. Avukatı gelişmelere göre 'daha sonra' açıklama yapacağını söylemekle yetinirken, Jeanette'in sorduğu tek sorunun şu olduğunu söylüyordu: "Bu ülkede aşk yaşamak yasak mı?"

Müjgan Halis - Sabah
Yayın Tarihi : 26 Ekim 2008 Pazar 19:32:22
Güncelleme :26 Ekim 2008 Pazar 19:37:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gönül Aydemir IP: 88.235.219.xxx Tarih : 2.11.2008 01:20:06

Bir yabancının düşebileceği,bizi de utandıracak çok kötü bir durum.Evet,yabancılar misafirhanesi misafirhane değil.Burası çok pis.Bu hanımefendiden yetkililer özür dilemeli.Türkiye'ye davet etmeli.Kendisine tokat atılması doğru ise,bu memur bulunmalı,cezalandırılmalı.Devlet kısa sürede hatasını düzeltmeli.