nsanlığın var olduğu dönemlerden günümüze kadar hemen her dönemde kadınlar, gerek ulusal düzeyde, gerekse dünya genelinde nüfusun yarısını oluşturmuştur. Kadınların yaşadığı sorunların AB üyesi ülkelerde ve ülkemizdeki boyutları da nüfusta olduğu gibi benzer özellik göstermiştir ancak ülkemizde kadının sosyo-kültürel yapısının etkisiyle ezilmişliği birçok gelişmekte olan ülke içinde ülkemizi en son sıralara taşımaktadır. Kadın çalışanların sayısının hızla arttığı günümüzde, çalışma yaşamında kadınların karşılaştığı güçlükler ve sorunlar da bir o kadar artmaktadır.
Bundan 150 yıl önce çalışma koşulları için dünyanın bir ucunda grev başlatan emekçi kadınların, 150 yıl sonra ülkemizde geldikleri yer, fazla değil, insanca yaşamak için temel kazanımları elde etme noktasındadır.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışma hayatında etkin rol alan kadınların, emeklerinin karşılığını tam olarak aldıklarını söylemek oldukça güçtür. Daha aile yaşamı içerisindeki çocukluk dönemlerinden başlayarak kız çocuklarının okutulmaması, erken evlilik gibi sorunlarla hayatlarının aldıkları biçim, ataerkil toplum yapısı içinde yetişkin oldukları dönemde de üretimini sürdürmektedir. Üniversite eğitimi almış olsalar dahi evlendikten sonra kocaları ya da aileleri tarafından çalıştırılmamaları, bunun en açık kanıtıdır.
Ezilen sınıf: Çocuklar ve kadınlar
Kadın-erkek eşitliğinden uzak kodlarla çevrelenmiş toplumsal yapıda; işe alımlarda sıkça rastlanan cinsiyet ayrımı, aynı meslekte erkeğin kadına göre daha avantajlı olması ise kadına hayatının sonuna kadar bir toplumsal cinsiyet eşitsizliğini dayatmakta, bunu yaşamak zorunda bırakmaktadır. Sosyal güvencelerden arındırılmış ev içi çalışma, erken emeklilik, kreş ve sığınma evleri olanaklarının yetersizliği, mevcut eşitsizliği daha ileri boyutlara taşımaktadır. Buna töre cinayetleri, taciz, cinsel ve her türlü fiziki ve psikolojik şiddet de eklenince, çocuklar ve kadınların dünyanın her yerinde en çok ezilen ve sömürülen kesim olduğu çarpıcı biçimde bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin 2006 yılına ait, ‘Kadına karşı şiddetin araştırılması’ raporuna göre, kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur. Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak ‘kayıp’ (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700 bin ile 4 milyon arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen 12 milyar dolardır.
Ülkemizde karar alma mekanizmalarında da kadının adı yok denecek kadar silik okunmaktadır. Yönetim kadrolarında, üst düzey yöneticilik pozisyonunda kadına fazla şans tanınmamaktadır.
Siyasette ise kadın, siyasi partilerin adeta vitrinini süsleyen bir unsur olarak kullanılmaktadır. Birçoğu seçilemeyecek yerlerden aday gösterildikten sonra, sandıkların ortadan kalkmasının ertesinde siyaset, yine erkeklere ait bir alan olarak kalmaktadır.
Çok az bir zaman kalan önümüzdeki yerel seçimlerde, partilerin belediye başkanlığı için aday gösterdikleri kadın sayısı ibret vericidir:
AKP: 971 aday arasında kadın başkan adayı sayısı 8.
CHP: 8’i il olmak üzere toplam 46 seçim çevresinde kadın aday gösterdi.
MHP: Hiçbir ilde belediye başkanlığına kadın aday göstermedi. İlçe ve belde belediyelerinde sadece 35 kadın aday gösterdi.
Hepimiz sorumluyuz!
Öz İplik-İş Sendikası olarak, kadının iş hayatında daha aktif rol alması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi çerçevesinde, sendikamız önemli bir projeye imza atmıştır.
AB tarafından desteklenen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülen, ‘Yenileşme ve Değişim için Türkiye’de Sosyal Diyaloğu Güçlendirme Projesi’ kapsamında kabul edilen projemiz, Kasım 2006 tarihinde Kayseri’de uygulanmaya başlamıştır.
Proje kapsamında elde edilen kazanımlar şöyledir:
Kadınların çalışma koşullarının iyileştirilmesine çalışılmıştır. Kadınların işgücü piyasasına katılım oranını yükseltmek, işgücü piyasasındaki kadın-erkek eşitliğine katkıda bulunmak ve kadının aile ve iş yaşamını uzlaştırabileceği koşulları yaratmak için bilinçlendirme toplantıları ve seminerler düzenlenmiştir.
* Projemizle kadınların çalışma hayatında yaşadıkları sorunlardan en önemlisi olan çocuk bakımına çözüm üretilmeye çalışılmıştır.
Ayrıca sendikamız, AB ve Türkiye tarafından yürütülen hibe programları kapsamında;
* Hayat Boyu Öğrenmenin Desteklenmesi,
* Yenilikçi Yöntemlerle Kayıtlı İstihdamın Teşvik Edilmesi,
* Kadın İstihdamının Desteklenmesi projeleri üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Öz İplik-İş Sendikası olarak Türkiye’de; toplum ve iş hayatında hak ettiği statüye erişmiş, bütün sosyal haklarına kavuşmuş ve her türlü şiddet sorununu aşmış bir kadın profili görme arzumuzu bu vesileyle bir kez daha yinelemek isteriz. Unutulmaması gereken, bugün önümüzdeki tablodan hepimiz biraz sorumluyuz.