20
Mayıs
2024
Pazertesi
KADIN

Bejan Matur'dan yeni şiirler

'Bir göktaşı gibi geldi ve kendini yazdırdı'


Şiir, onun için bir varoluş problemi. Şiiri önce ses olarak duyuyor, o sesin peşine düşüp coğrafyalar geziyor. Kürtçenin içine doğsa da şiirini Türkçe söylüyor. İlki 1996'da çıkan kitaplarının sayısı beşe ulaştı.



Bejan Matur, geçtiğimiz günlerde yayımlanan yeni şiir kitabı "İbrahim'in Beni Terketmesi"nde (Metis Yayınları) farklı, sanki kutsal metinlere ait bir sesle çıkıyor okurun karşısına. 6 yıl aradan sonra yayımlanan bu kitap, Bejan Matur şiirinin yeni bir vadiye açıldığını haber veriyor.

Yeni şiir kitabınız 'İbrahim'in Beni Terketmesi'nde kutsal metinlere ait bir 'ses' var. "Ve ilk ayet indi/Ve gece Allah'ın katındadır artık... "Kitap bu dizelerle açılıyor, bu tanıdık ses son şiire kadar size eşlik ediyor. Neler söyleyeceksiniz?

Varlık sorusunu mesele edinmeyen bir şiire hiçbir zaman ilgi duymadım. İnsanın kainat karşısındaki konumunu mesele edinen, varlığın kaynağına dair sorular soran bir şiir yazıyorum başından beri. Benim kutsallıkla ilişkim, onun kaynağı ile sınırlı. Dinlerin kaynağına bakmayı, ilksel olandan varlığı anlamlandırmayı tercih eden bir şiir. Şiirle kutsalın kesiştiği yer, hakikat arayışı olan her şairin kendini bakmaktan alamayacağı, ucu bucağı olmayan bir dil haznesidir.

Adem'in yaratılışından İbrahim Peygamber'e, miraç hadisesinden hacca kadar Kur'an'daki ve dini metinlerdeki hadiseler, farklı bir gerçeklikte şiirinizde yer buluyor. Bu bilgilerin imge havuzunda nasıl bir süreçten geçtiğini anlatabilir misiniz?

Bu semboller gündelik anlamlarıyla değil, işaret ettikleriyle yer alıyor şiirimde. Yani şiirde geçen miraç, hac, Kadir formel anlamlarıyla değil hakikatleriyle, derin sembolik anlamlarıyla yer buluyorlar. Hemen her sembol, anlamından soyunup bir ilk oluş haline getirildikten sonra imgesine kavuşuyor. Tanrı'yla ilişkisini insanın tekliği üzerinden kuran, dış dünyaya taşırmadan, aracılara ihtiyaç duymadan gerçeği arayan bir şiir bu. Ben ilksel bir duyuşun, saf bir inanma ritüeline bizi yaklaştıracağına inanırım. İbrahim de, Adem de bu anlayışın yarattığı hisle görünüyorlar şiirde. İlksel olanı, kaynağı, arayışı temsil ediyorlar çünkü. Kitaptaki sadece dinsel figür değil, yani Peygamber İbrahim değil, şiirin İbrahim'i. Adem doğumu, varlıktan kopmayı, doğumun acısını simgelerken, İbrahim şiddetli bir mutlak ve varlık arayışının figürü olarak beliriyor.

Bu kitap, yeni bir Bejan Matur şiirinin habercisi mi?

Diğer kitaplarımda hissedilen büyüme telaşının dindiği, bir büyümenin yaşandığını hissettiren bir şiir bu. Tanrı ile hep bir konuşma içindeydim zaten. Öncekilerde, o konuşmada sezen ama belirsiz bir şüphe de taşıyan bir ses vardı. Daha içe dönük bir yaklaşım, daha çaresiz ve çocuksu bir ses... Şimdi, bulunduğu yerin farkında olan biri konuşuyor. Daha sesli bir okumayı talep eden, sese yaslanan, görünen bir şiir. Bu kitapta yeni gibi görünen, büyümenin kendisidir.

Bu şiirleri yazmayı tetikleyen neydi? Bir ses, görüntü?

Karar vermedim. Bir göktaşı gibi geldi ve kendini yazdırdı. Kitabın bir sesle yazıldığını, o sesin peşine düşen ben biliyorum elbette, ama bunu okuyucunun da duyması önemli bir şey. Bu şiir, dünyaya öyle bakmanın, her şeyi bir oluş halinde görmenin, hissetmenin şiiri.

Şiirler farklı zamanlarda, farklı coğrafyalarda kaleme alınmış. Diyarbakır, Parma, Sumatar... Kitaptaki bütünlüğü korumayı nasıl başardınız? Bir de farklı mekanlar ve coğrafyalar şiirinize ne kattı?

Bir şairin yazma aralığını, şiirinin kaynağına ne kadar yaklaşabildiği belirler. Aynı şiir son 6 yıldır yokluyordu beni. İlkin Diyarbakır'da Keldani kilisesini ziyaretimde yaşadığım his, 'Kaplanların çizgileri' imgesini getirdi. Fakat yeterince yaklaşamamış olmalıyım ki kendini açmadı şiir. Sonra 2006 yılında Parma'da aynı ses yine yokladı ve o sesten 'Ve melekler sağ omuza konar' şiiri çıktı. Geçtiğimiz sonbaharda artık önüne geçemeyeceğim bir şiddetle aynı şiirin beni çağırdığını hissettim. Ve o sesin peşinden ilkin Urfa'ya, sonra Diyarbakır'a gittim. Yaklaşık 3 ay aralıklarla o şiirli toprağa yapıştım kaldım. Tepelerini yürüdüm, kalabalığına karıştım. Oralarda ruha ait olanın daha örtüsüz yaşandığını düşünüyorum. Başlangıca ait, saf bir duyuş sanki oralarda hâlâ mümkünmüş hissiydi bu.

"İbrahim'in Beni Terketmesi" kitaba nasıl ad oldu?

Başından itibaren sözünü ettiğim sesten, auradan doğan bir ad vermeyi istiyordum. Şiirin yazıldığı yerden doğan bir ad olmalıydı. Kitabın neredeyse tamamına yayılan ritim, ses İbrahim adını fısıldıyordu. Orada kadim olanın insanın hikayesine eklendiğini İbrahim hissettiriyor bize. 'Bir oğul önce ölümündür' dizesini bana yazdıran da aynı histi. Öyle konuldu.

Neden 6 yıl beklediniz? Kitaptaki şiirlerin işçiliğinin de uzun sürdüğünü söyleyebilir miyiz?

Şiirin ne zaman geleceğini elbette şairi bilmez. Şiirde zorlama varsa hissedilir, gölge eder. Son altı yılda biriken ve kendini duyuran bu şiir, geçtiğimiz sonbaharda tamamlanmış olarak geldiğinden, işçilik süreci de fazla sürmedi. Üzerine en az çalıştığım şiirim budur. Zihinsel müdahale, matematiğini kurmak öncekilerle kıyaslandığında çok az vaktimi aldı. Sadece Yedi Gece şiirinde matematik bir bölümleme gerekiyordu.

Zaman'da sosyal ve politik yazılar da yazıyorsunuz, şiir size yetmiyor mu?

Ben, bir kavim duygusuyla yazıyorum şiirimi. Başından itibaren bu hiç değişmedi. O kavmin ait olduğu bir yer ve o yerin fazlasıyla hakiki olan kederinden söz ediyorum. Kadınları, erkekleri, acıları, arayışı olan bir kavim bu. Ve bir yerden konuşuyor. Şiirin kendi sembolizmi içinde fazlasıyla gerçek olan o acılar, kadim olanla ilişkileniyor. Acının bir vakarla taşınması, o acının hakikatine saygının gereğidir diye düşünürüm hep. Şiirde bu tavrı önemsediğimden, güncel politik olana hiçbir zaman yer açmadım. Fakat bir de yaşadığımız hayat ve onun somut acıları var. Türklerle Kürtlerin arasına kan girmişken bohem bir tavır takınmak bana doğru gelmedi. Bu sorumlulukla hareket edince siyaset üzerine yazmak kaçınılmaz oldu. Hepimiz kimliğimize bir borçla doğarız. Mesele bu borcu ödeyip ödemeyeceğimizdir.

Murat Tokay/zaman
Yayın Tarihi : 29 Mart 2008 Cumartesi 12:55:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?