29
Mayıs
2024
Çarşamba
KADIN

Hazo Ana ve mücadelesi

Siirt’in Eruh kasabasında dünyaya gelen Hazo Ana’nın hayatı hep mücadele ile geçmiş. Önce kadınların hakkını korumak için anne babasına, muhtara, köy erkeklerine karşı koymuş, sonra kızlarını okutmak istemeyen kocasına... 


Kendi okuyamamış ama üç dil konuşuyor. Tek isteği var; kızların erken yaşta evlendirilmemesi. Oğullarının işlettiği Eski Cambaz’da lezzetli yemekler yapan Hazo Ana, yemeklerini yiyen gençlere, kadın haklarını korumalarını öğütlüyor.

Hazo Ana, Siirt’in Eruh kasabasının Şoveri köyünde bundan 50 yıl önce dut silkme mevsiminde doğmuş. Evlerindeki küpleri pekmez dolu, amforaları bal kaymak, bağ ve bahçelerinde sayısız meyve ağaçlarıyla dolu varlıklı, 10 çocuklu ailenin en küçük kızıymış. Ama bunların hepsi Hazo Ana için bütün yaşamı boyunca büyüklerinden dinleyeceği bir masal olarak kalmış. Çünkü Hazo Ana 5 yaşına geldiğinde kan davası ailenin bütün erkeklerini dağa çıkarmış: “Amcamın oğlu muhtarın kızına aşık olmuş. Ama kızı başkasına kertmişler. Kızı kaçırmış. Kızın tarafı ayaklanıp kapımıza dayanmış. Bizimkiler hem suçlu hem güçlü, adamlardan birini vurmuş. Sonra gerisi çorap söküğü gibi gelmiş... Ailenin erkekleri gidince mal mülk de talan olmuş.”
Hazo Ana’nın hikâyesi ise bundan sonra başlamış. Bir başlarına erkeksiz kalan kadınlar ne yapacaklarını şaşırmış... Hazo Ana zenginlerin çamaşırlarını, bulaşıklarını yıkamaya başlamış. Bağda bahçede çalışmış... Annesinin kardeşlerinin karnını doyurabilmek için: “Kendimi bildiğimden beri çalışıyorum. Erkek kardeşlerim o yıllarda okula gidiyordu, “Sen kızsın” diye beni göndermediler. Şimdiki aklım olsa onları dinlemezdim ama çocuk aklımla onlara kandım. Birkaç yıl sonra da köyden bir çocukla beni sözlediler.”
Kendisinden büyük ablaları bir bir evlendirilen Hazo Ana, onların gittikleri evlerde hizmetçi gibi çalıştırıldıklarını, kocaları tarafından dövüldükleri için evlenmek istememiş.

Mucize gerçekleşmedi

Evlenmeye karşı direnirken bir yandan da şiddet gören kadınlara yardım etmeye çalışan Hazo Ana, çeşme başında genç kadınları örgütlemeye başlamış. Dinlediği Sezen Aksu şarkıları ona hep güç vermiş... Karılarını döven erkeklerin karşılarına dikilmiş... “Böyle erkeklik olur mu?” diye. Ama bu arada Hazo Ana ile ilgili dedikodular da almış yürümüş: “18 yaşıma geldiğimde ‘Evde kaldı artık kimse almaz bu kızı’ dediler. 20 yaşıma geldiğimde ‘Bekaretini bozmuş o yüzden evlenmiyor’ demeye başladılar. ”
Hep hayatında bir mucize beklemiş Hazo Ana ama o mucize bir türlü gerçekleşmemiş. Evlenmediği için babası, amcası tehditleri ve dayakları hep sürdürmüş... “Babam çok çekmiştir benden... Köy kahvesine gidemez olmuştu. Bayramlarda kimse kapımızı çalmıyordu çünkü onun kızı köyün cadısı oluvermişti bir anda. Anlamını bilmesem de köyün feministi olmuştum. Bunun bedeli olarak da o kadar çok dayak yedim ki sonunda dayanamadım ve 21 yaşında evlendim. Ama en azından kendi seçtiğim bir adamla. Köyün en eğitimli erkeğini seçtim. Kocam bankada devlet memuruydu.”
On kardeşinin de onar çocuğu olan Hazo Ana çok çocuk doğurmak istememiş ama bu defa da kocasının baskısıyla karşılaşmış: “Ablalarımdan birinin 13 çocuğu var. Ben istemeye istemeye dört çocuk doğurdum. Hayatım hep bir şeylere başkaldırmakla geçti ama olmadı... İki kızım iki oğlum var... Bu defa onları okutmak için bir mücadeleye girdim. Kocamla bunun için yıllarca kavga ettim. Kızları okutmak istemedi. Ama kavga dövüş hepsi liseyi bitirdi. Üniversiteye sıra gelince yine eşimin itirazlarıyla karşılaştım. Ama yılmadık ve hepsi üniversiteye girdi.”

Gençler kadın haklarını korusunlar

Çocuklarının okumak için hem ders hem de işte çalıştıklarını anlatan Hazo Ana; “Kızım Muğla’da okumaya başlayınca eşimin tayininin oraya istedik. Ben de Fethiye’de plajlarda hazırladığım yemekleri satmaya başladım. Turistlerle sohbet ede ede İngilizce, Almanca öğrendim. Arapçam da var. Oğullarım İngilizce konuşurken aksanımla dalga geçip çok sevimli olduğumu söylüyorlar. Ben anlamıyorum tam olarak nasıl olduğunu ama oturur derdimi anlatır, milletin derdini dinlerim. Yolda kalmam.” diyor. Hazo Ana’nın hayat mücadelesi hâlâ bitmemiş. Beyoğlu’nda oğullarının işlettiği Eski Cambaz’ın aşçılığını üstlenmiş: “Yemeklerimi hep beğenirlerdi şimdi burada hem gençlere yemek yapıyorum hem de oğullarıma yardım ediyorum. Ama bu yemekleri yapıp karşılığında para almaya alışamadım hâlâ. O yüzden bazen gelen okullu gençlere mutfakta yemek hazırlıyorum para almıyorum. O zaman rahat ediyorum. Buraya gelen gençlere kadın haklarına saygılı olmalarını öğütlüyorum.”

Vatan
Yayın Tarihi : 30 Haziran 2008 Pazartesi 15:03:21
Güncelleme :30 Haziran 2008 Pazartesi 15:10:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?