20
Mayıs
2024
Pazertesi
KADIN

İlk'lerin tanımadığımız kadınları

Halide Edip, Afife Jale gibi edebiyat ve sanat dünyasında ilklere imza atan kadınları yakından tanıyoruz. Ama bir de tanımadıklarımız var. İlk modaevini açan Makbule Hanım, ilk doktor Safiye Ali, ilk kadın yönetici Nezihe Muhiddin gibi. Bilinmeyen 27 kadının hikayesini Güldane Çolak ve Lale Uçan yazdı.

Bir kadın düşünün ki, geleceğin gençlerini yetiştirmek üzere mücevherlerini satsın. Bu yüzyıldan baktığımızda artık çok uzaklarda kalan bu tür manzaralara 1900’lü yılların başında sıkça rastlanıyor. Mesela Aziz Haydar Hanım, kardeşiyle açtığı ilk anaokulunda geleceğin çocuklarına yabancı dil, müzik eğitimi veriyor, genç kızlara ev işleri, biçki dikiş, elişleri konusunda bilgilerini aktarıyor. İlk kadın doktor Safiye Ali, ilk hemşire Safiye Hüseyin Elbi’nin ilim öğrenmek ve öğretmek için nasıl mücadele ettiklerine yine bu dönemde tanık oluyoruz. İlk kadın yazar Halide Edip Adıvar, ilk kadın tiyatro sanatçıları Bedia Muvahhit, Afife Jale de o zamanlarda yetişen kadınlardan.. Ama hiç kimse bu isimler kadar meşhur olmamış, yaptıkları mücadeleler bugünlere taşınmamış. Ta ki iki sene öncesine kadar Güldane Çolak ve Lale Uçan bu işe el atana kadar... Çolak ve Uçan, Osmanlıcayı iyi derecede bilen iki araştırmacı. Güldane Çolak ev hanımı, Lale Uçan ise İngilizce öğretmeni. İşlerinden arta kalan zamanları Osmanlı arşivlerinde ve kütüphanelerde araştırma yaparak geçiriyorlar. İki sene önce başladıkları arşiv taramasında II. Meşrutiyet, yani 1908 ve Cumhuriyet’in ilk yılları arasında birçok kadın öncünün hikâyesinin, dönemin basın-yayın organlarında sık sık yer aldığı dikkatleri çekince bir kitap yazmaya karar vermişler. “II. Meşrutiyet’ten Günümüze Basında Kadın Öncüler” (Heyamola Yayınları) kitabında 27 kadının hikâyesine yer veriliyor. Meşrutiyet’in ilanının 100. yılına denk gelen çalışma, feminist bir düşüncenin ürünü değil. Ülkenin zor zamanlarında kadınların ne kadar önemli rol üstlenebileceğine dikkat çekiliyor.
--------------------------------------------------------------------------------

İlk kadın doktor Safiye Ali
Safiye Ali, Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamid’in yaverlerinden Ali Kırat Paşa’nın kızı ve Bülent Ecevit’in annesi ressam Nazlı Ecevit’in teyzesi olarak biliniyor. 1894 doğumlu olan Safiye Ali, Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nden sonra Almanya’ya giderek Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydolur. O yıllarda henüz Darülfünun Tıp Fakültesi kız öğrenci kabul etmiyordur. 1921’de Berlin’de doktorluk sınavını başarıyla vererek yurda döndüğünde, Türkiye’nin ilk kadın doktoru olarak özellikle fakir çocuklar olmak üzere herkese hizmet eder.

İlk modaevini açan Makbule Hanım
Makbule Hanım, arkadaşı Nazire Hanım ile birlikte ortak olarak, 1000 lira sermayeyle ilk modaevini 1926 yılında Beyoğlu’nda açar. Paris’e giderek elbise modelleri getirir, sergi düzenleyerek atölyenin tanıtımını yapar ve müşteri portföyünü oluşturur. Ancak makastarlarının başarısızlığı nedeniyle müşterileri azalır. Nazire Hanım da ortaklıktan ayrılınca yalnız kalır. Borçlarını ödeyemez duruma gelir; ama o pes etmez. Tekrar Paris’e gider, makastarını değiştirir, atölyesini daha güzel bir yere taşır ve sonunda kâra geçer… 1927 yılında Makbule Hanım, Beyoğlu’nun aranan modacılarından biri olur.

Seyyar fotoğrafçı Muzaffer Hanım
Muzaffer Hanım, Cumhuriyet tarihinin ilk fotoğraf makinesi kullanan kadını olarak dönemin basınında yer bulur. 23 Haziran 1339 tarihli Süs dergisinde seyyar fotoğrafçı olarak anılır. Muzaffer Hanım’ı seyyar fotoğrafçılığa yönelten en büyük neden; bazı kadınların fotoğraf stüdyosunda poz vermekten çekindiklerini fark etmesi. Kendince pratik bir çözüm bulur. Kadınlara, gazete aracılığıyla çekim saatlerini bildirerek randevu verir ve Muzaffer Hanım makinesiyle hizmetini hanımların ayağına götürür.

Tayyare ile uçan ilk kadın Belkıs Şevket Hanım
Belkıs Şevket Hanım, 1913’te kurulan Osmanlı Müdafaa-i Hukuk Nisvan Cemiyeti’nin üyelerinden biri. Cemiyet, kadınların hayatın içinde yer almalarını sağlamak amacıyla müteşebbis kadınları destekler. Cemiyetin ses getiren girişimi, Belkıs Şevket Hanım’ın pilot Fethi Bey’in kullandığı uçakla İstanbul semasında uçmasıdır. Belkıs Hanım’ın yaptığı ilk başvuru, kadın olması nedeniyle şirket tarafından reddedilir. Yapılan büyük tartışmalardan sonra 2 Aralık 1913 uçuş tarihi olarak belirlenir. Hükümet, halkın takdirini toplayan bu genç kadının fotoğrafını Askerî Müze’de sergiler, yeni çıkan kolonyaya da ‘Belkıs Kolonya Suyu’ adını verir.

İlk kadın memur Bedra Osman
Bedra Osman ve arkadaşları kadın memur aradığını duyuran İstanbul Telefon Şirketi’ne başvurur. Ama daha dilekçelerini verirken ilk engelle karşılaşırlar. Kurum çalışanlarından Sürenyan Efendi, başvuru dilekçelerini almaz, hatta onlara hakarete kadar varan tavırlarla bu işi yapamayacaklarını söyler. Ancak ikinci başvurularında dilekçeleri kabul edilir. Bu kez Fransızca ve Rumca konuşma şartı aranır. O dönemde çıkan Kadınlar Dünyası dergisi aracılığıyla kamuoyu oluşturularak Bedra Hanım’ın memureliği kabul edilir.

İlk biçki yurdunu açan Behire Hakkı
Behire Hakkı, büyükanne ve annesinden öğrendiği dikiş tekniğini Paris’te eğitim alan Osman Zeki’den iki ay metot dersi alarak geliştirir, hazırladığı patronları Paris Terzi Akademisi’ne gönderir. Oradan onay alınca 913’te Taş Mektep’te ilk biçki yurdunu açar. 25 öğrenciyle açılan kuruma 6 ayda 51 başvuru daha olur ve eğitim süresi bir yıla çıkar. 1917 yılında yurdun öğrenci sayısı 366’yı bulur. Mezunların birçoğu kendi atölyelerini açar, bir kısmı evinde çalışarak kendi geçimini sağlar. Behire Hakkı ve terzi okulu savaş yıllarında cephedeki askere kıyafet dikerek de gönüllerde taht kurar.

İlk kadın öğretmenlerden Şukufe Nihal
Şukufe Nihal, liseler ve öğretmen okulları için kadın öğretmen yetiştiren İnas Darülfünun’un ilk öğrencilerinden biri. 1919’da Edebiyat Fakültesi’nin coğrafya bölümünden mezun olur ve öğrenci yetiştirmeye başlar. Türk kadınının yükseköğrenimdeki yerinin şekillenmesi için cesur adımlar atar. Ayrıca Türk edebiyatının önemli kadın şairleri arasında anılır.

İlk diplomalı hemşire Safiye Hüseyin Elbi
Safiye Hanım, büyükbabasından duyduğu Florence Nightingale hakkında anlattığı hikâyelerle büyür. Bu nedenle hemşirelik mesleğini kendine yakın bulur. Besim Ömer Paşa’nın Darülfünun’da verdiği hastabakıcılık kurslarına katılır. Besim Ömer Paşa, Balkan Harbi sırasında, Safiye Hanım’ı Asar-ı Atika Müzesi Hastanesi’nde görevlendirir. Ağır yaralıların tedavi edildiği bu hastanede, gece gündüz demeden koridorlarda günlerce uykusuz koşturur. Bu hizmetleri nedeniyle I. Dünya Savaşı’nda Galata Hilal-i Ahmer Hastanesi’ne tayin olur… Ölümüne kadar kendisini hayır işlerine adar.

İlk kadın yönetici Nezihe Muhiddin
Bürokrat kökenli bir ailenin kızı olan Nezihe Muhiddin, öğretmen olabilmek için Maarif Nezareti’nin sınavına hazırlandığı dönemde, yeni kurulan İttihat Terakki Kız Sanayi Mektebi’ne müdire olur. 20’li yaşlarda müdire olarak seçilmesinin nedeni, yetiştirildiği ortam ve kültürlü çevrenin izlerini taşıyor olmasıdır. Okulda jimnastik, piyano, lisan ve biçki-dikiş derslerine girerek hem öğretmenlik hem de yönetici olarak geleceğin kadınlarına örnek olur. 16 Haziran 1923’te siyasal alanda kadın varlığını gösterme amacıyla kurulan Kadınlar Halk Fırkası’nın başkanlığına seçilir.

İlk kadın dergisini çıkaran Ülviye Mevlan
Ülviye Mevlan, 4 Nisan 1913’te ilk kadın dergisi Kadınlar Dünyası’nı çıkarmaya başlar. Derginin kadınların sorunlarını somut olarak dillendiren bir misyonu vardır. Osmanlı basınında kadının sesini duyuran ilk dergidir. Dergideki tüm çalışanlar da kadındır. 1921 yılına kadar yayın hayatına devam eder. Ülviye Mevlan, maddi manevi her şeyini dergi için harcar. Yeri geldiğinde mücevherlerini bozdurarak dergiyi yaşatmaya çalışır. Mevlan, erkek dünyası gibi görülen basında duyulmaya başlanan topuklu ayakkabı seslerinin ilk sahibelerinden biridir.

Zaman
Yayın Tarihi : 22 Mart 2008 Cumartesi 15:45:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?