CHP İstanbul Milletvekili Damla Gürel cuma günü kapkaççıların ciddi bir saldırısına uğradı. Dolapdere'de gündüz vakti, trafiğin sıkıştığı bir anda herkesin gözü önünde saldırganlardan biri Gürel'in aracının ön kaputunun üstüne yaslandı. Gürel, doğal olarak adamın üzerine süremeyeceğini düşündü ve durdu. Tam bu sırada bir diğer kapkaççı kapıları zorladı. 

Açamayınca, elindeki muşta ile camı kırdı ve Damla Gürel'in bacakları ile vites kutusu arasındaki çantayı tehditle aldı.
Yüzlerce kişinin ve aracın önünde, ana yolda gerçekleşen olayda "Beni öldürürler" diye kimse haklı olarak korkudan sesini çıkaramadı.

Sonra, polisler geldi. Polislerden biri, "Hiçbir şey önemli değil. Ama ne olur çantamı bulun" diyen Gürel'e, "Kameraların önünde şov yapma" diye çıkıştı. Sonra, milletvekili olduğunu öğrenince çok şey değişti ama iş işten geçmişti. Bu durum, mağdur duruma düşenlerin ve de özellikle sıradan bayanların neler yaşadığını ortaya koyuyordu. 

Hem kapkaç hatta gasp, hem de polisten fırça. Bundan sonrası çok ilginç. Çünkü, hemen Vali Güler arayıp, "Geçmiş olsun" dedi. Daha sonra da İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu . Gürel'e, "Merak etmeyin. Ben o terbiyesizlik yapan polisle ilgili gerekeni yapacağım" dedi. Peki, dedesi de Beyoğlu Emniyet Amirliği'nden emekli komiser olan Damla Gürel, Bakan'a ne yanıt verdi ve ne istedi : "Sakın o polise bir şey yapmayın. Zaten bu kapkaç, gasp ve hırsızlık olayları ile uğraşmaktan bıkmış. 

Canı burnunda. Belki polisler mağdurlara nasıl davranılacağı yönünde eğitilebilir. Ama ille de bir şey yapmak istiyorsanız, artık bu ilin emniyet müdürünü değiştirin. Çünkü, İstanbul artık kadınların sokağa çıkmaya korktuğu, insanların canının malının tehdit altında olduğu kâbus bir şehir haline geldi. Bu şehri kafasına koyan, yasaları bahane etmeden düzeltir. Ama böyle bir niyet yok. Benim ve tüm kadınlar için önemli olan zavallı bir polis memuruna tahkikat açmak değil, bu işleri yapacak ekipleri buraya getirmektir." Gürel'e bir soru daha sordum: "Peki, Emniyet Müdürü Cerrah sizi aramadı mı?" Yanıt: "Hayır."