Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Misyon Şefi Maurizio Busatti, Dünya Kadınlar Günü'nde politikacılara pozitif ayrımcılık yaparak cinsiyet eşitsizliğini gidermeleri çağrısında bulundu. Kadınların da kendi haklarını sahiplenmeleri gerektiğini belirten Busatti, "Kadınların kendileri şiddeti haklı görüyor. Her şeyden önce bu problemin sahiplenilmesi gerekiyor" dedi.
Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Eşbaşkanlığı'nı yürüten ve son iki yıldır Türkiye BM Ofisi'nde Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye Misyon Şefi olarak görev yapan Maurizio Busatti, 'Dünya Kadınlar Günü' nedeniyle İHA'ya değerlendirmelerde bulundu. Son 10 yıldır çarpıcı ilerlemeler olduğunu belirten Busatti, "Resmin yarısı aydınlık, yarısı gölgeli. Son 10 yıldır çarpıcı ilerlemeler gerçekleşti. Bazıları gerçekten çok dikkat çekici. Ancak öte yandan Türkiye'de tıpkı başka yerlerde olduğu gibi eksikler çok. Hem politik hem de sivil toplum düzeyinde gayret sarf edilmeli ve bizim gibi uluslararası kuruluşların da desteğiyle bu eksikleri gidermeliyiz" dedi.
Kadın hakları konusunda bilinçlenmenin arttığına ve kadınların toplumsal hayatta daha çok yer edinmeye çalıştıklarına dikkat çeken Busatti, "Ancak bu sadece kadınlara yüklemek için çok ciddi bir soru değil mi? Bence üstesinden gelinmesi gereken güçlük hem nitelik hem de nicelik açısından çok büyük. Toplumsal hayattaki herkesin bu sürece dahil olması gerekir" diye konuştu.
Kız çocuklarının okula gitme oranında artış gözlendiğini ancak bu artışın otomatikman cinsiyet eşitliği diye algılanamayacağını kaydeden Busatti, "Görünen o ki kadınların pek çok önemli alana girmesine engel cam bariyerler var. Özellikle politikayı kastediyorum.
İş bulma ve tüm sivil ve insan hakları da buna dahil. Türkiye'nin belli bölgelerinde olup bitene bakınca bunu görüyoruz. Ancak sadece kırsal kesimle bunu sınırlandıramayız, aile içi şiddet ve kadının temel haklardan mahrumiyeti söz konusu olduğunda şehirde de aynı fenomenden bahsetmek mümkün. Eşler arasında ve anne-babanın çocuğa karşı uyguladığı şiddet. Bu bizi gerçekten endişelendiriyor. Çabaları katlamalı ve bu eşitsizliği dengelemek için daha fazla kaynak sağlamalıyız" şeklinde konuştu.
Erken yaşta zorla evlendirme, namus cinayetleri gibi sorunlardan Türkiye'nin halen kurtulamadığını söyleyen Busatti, aile içi şiddet konusunda yapılan bir kamuoyu yoklamasının çarpıcı sonuçlarına dikkat çekerek, "Kadınların büyük bir çoğunluğu şiddeti kabul edilemez bulsa da en azından açıklanabilir olduğunu düşünüyor. Bu bence şiddetin en kötü şekli. Kadınların kendileri şiddeti haklı görüyor" dedi.
BM'nin Türkiye'de kadın haklarının gelişmesi için pek çok faaliyet yürüttüğünü anlatan Busatti, görev yaptığı iki yıl süresince çarpıcı gelişmeler gözlemlediğini ama sürekli ve istikrarlı iyileşmenin önemli olduğunu vurguladı. Busatti, "Her şeyden önce bu problemin sahiplenilmesi gerekiyor. Hem ulusal hem yerel düzeyde politikacılara çağrıda bulunmak istiyorum. Kaynak sağlamak yeterli değil, aynı zamanda cinsiyet eşitliğini de politikalarının temel parçası haline getirmeliler. Bu halen baş edemediğimiz bir güçlük.
Bazen hem kamuoyu hem de politikacıların başka öncelikleri olduğunu görüyoruz. Ama bu Türkiye'nin yeni nesilleri için kilit önceliklerden biri. Onlara hem eğitim yoluyla hem de gerekli araçlara erişim yoluyla eşitliğin sadece birkaç kişi için değil, toplumun tümü için mümkün olduğunu anlatmalıyız" diye konuştu.
'Kadınlar kendi hakları için yeterli mücadeleyi veriyor mu?' sorusu üzerine Busatti, "Bazın kadınlar kendi kaderlerini yönetebileceklerini ya da sorunlarının çözümünün kendi ellerinde olduğunu hissetmiyorlar.
Çünkü en yakınları arasında bile kendilerini köşeye sıkışmış ve çaresiz buluyorlar. Onlara yeni yollar sağlamak, birbirleriyle etkileşime geçirerek bir çeşit sosyal ağ oluşturmak gerekiyor. Böylece kendilerini yalnız hissetmeyecekler, bazen farkındalık tek başına yetmiyor. Farkındalık politik alanda da teşvik edilmeli, özelikle parti, dernek gibi sosyal kurumlarda pozitif ayrımcılıkla kadınların aktif olması sağlanmalı" yanıtını verdi.
BM GENEL SEKRETERİ BAN Kİ-MOON'UN MESAJI
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon da, 8 Mart vesilesiyle yayınladığı mesajda kadına karşı şiddetin durdurulması çağrısı yaptı. Ki-Moon mesajında, "Kadına karşı şiddetin hangi şekilde ve hangi nedenle olursa olsun hoş görülemeyeceğini yüksek sesle ve açık olarak en üst seviyede ortaya koymak üzere birlikte çalışmalıyız. Kadınların konumlarını güçlendirmeye yönelik ekonomik ve sosyal politikalara ihtiyacımız var. Şiddeti engellemeye yönelik programlara ve bu programları destekleyecek bütçelere ihtiyacımız var. Medyada olumlu kadın imajının yansıtılmasına ihtiyacımız var.
Şiddetin suç olduğunu, suç işleyenlerin cezalandırılacağını ve bu cezaların uygulanacağını söyleyen yasalara ihtiyacımız var. 'Kadına karşı şiddete karşı hep birlikte' kampanyası erkekleri ve kadınları kadına karşı şiddetle mücadele konusunda birlikte hareket etmeye teşvik ediyor. Ancak birlikte çalışmamız halinde daha eşit ve barışçı toplumlar inşa edebiliriz. Yaşamlarımızda bir fark yaratmak için gelin Dünya Kadınlar Günü'nde hep birlikte
kararlılığımızı gösterelim" dedi.
BM TÜRKİYE'DE NELER YAPIYOR?
Erkeklerin işgücüne katılım oranı ile karşılaştırıldığında, yüzde 25,4 ile kadınların işgücüne katılım oranının çok düşük olduğu Türkiye'de, kadın istihdamının geliştirilmesi en önemli konular arasında yer alıyor. Bu çerçevede, ILO Ankara Ofisi Türkiye'de kadın istihdamının geliştirilmesine yönelik bir pilot projeyi İŞKUR işbirliğiyle 2009 yılının Ocak ayından bu yana yürütüyor. Ankara, Gaziantep ve Konya illerinde 1 yıl süreyle yürütülecek olan pilot projenin amacı; il düzeyinde İŞKUR personelinin ve sosyal ortakların kapasitesini geliştirmek, kadın istihdamı ile ilgili konularda toplumsal cinsiyet duyarlılığı olan yaklaşımların içselleştirilmesine katkı sağlamak, pilot illerde kadınları aktif işgücü programlarına yönlendirerek kadın istihdamının artışına katkıda bulunmak ve istihdamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesinde diğer illere bir model teşkil etmek.
ILO, dünyanın pek çok ülkesinde yürüttüğü "Saygın İş Ülke Programı" kapsamında 10 Şubat 2009 tarihinde Türkiye hükümeti ile bir mutabakat zaptı imzaladı. İmzalanan bu mutabakat zaptı ile kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının artırılması konusu Türkiye'nin öncelikli konuları arasına girdi.
Türkiye'de okullaşmada kız-erkek oranının dengelenmesi hususunda UNICEF de birçok kuruluş ile sıkı bir ortaklık yürütüyor. Bu alanda yapılan çalışmalarda öncelik sosyal anlamda dışlanmış çocuklara ve özellikle kız çocuklarına veriliyor. Bu alanda yapılan en önemli çalışmayı ise kızların okula yazılma oranının yarı yarıya artırılmasına imkan tanıyan "Haydi Kızlar Okula" kampanyası oluşturuyor.
HEDEF TBMM'DE KADIN TEMSİL ORANINI YÜZDE 17'YE ÇIKARMAK
Türkiye'nin 2015 yılı hedefini, TBMM'de kadın temsil oranını yüzde 17'ye çıkarmak oluşturuyor. 2007 genel seçimleri sonucunda TBMM'de kadın milletvekili sayısı ikiye katlanarak 50'ye ulaşırken, bu Parlamento'daki toplam sandalye sayısının 9,1'ine karşılık geliyor. Bu artış, Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun oluşumu gibi olumlu sonuçları da beraberinde getirmiş bulunuyor.
Kadınların yerel düzeyde karar alma süreçlerine katılım oranları ise oldukça düşük seviyede bulunuyor.
Kadın belediye başkanı oranı yüzde 0,6 (3225'de 18), il genel meclisi üyesi kadınların oranı yüzde 1,81 (3208'de 58) ve belediye meclisi üyesi kadınların oranı yüzde 2,42 (34.477'de 834). Siyaset ve seçim süreçleri hakkında fazla bilgi sahibi olunmaması, ayrıca etkin kampanyalar yürütecek kaynakların bulunmaması, kadınların siyasette seslerini duyurmalarını güçleştiren nedenler arasında yer alıyor. UNDP, bu alanda ilerleme sağlanması amacıyla kadınların 29 Mart yerel seçimlerinde aday olarak teşvik edilmeleri için kadın sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle çalışıyor.
UNFPA Türkiye, devlet kuruluşlarıyla ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar kapsamında kadın ve çocukların haklarının korunması ve hayata geçirilmesine öncelik veriyor. UNFPA Türkiye ayrıca resmi makamlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışarak anne sağlığı ve üreme sağlığı konularında da faaliyetlerde bulunuyor. UNHCR Türkiye mülteci kadın ve çocuklara yönelik cinsel şiddete karşı yasal destek, psikolojik danışmanlık, sağlık hizmeti, barınak ve benzer hizmetler veriyor.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye bürosu, bir insanlık suçu olan insan ticaretine karşı resmi makamların eşgüdümünde, ulusal ve uluslararası paydaşlarla birlikte yürüttüğü çalışmalar kapsamında mağdurların korunması, halkın bilinçlendirilmesi ve insan tacirlerinin yargıya intikal sürecinin desteklenmesi konularına öncelik veriyor. BM Ortak Programı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ulusal düzeyde ve yerel düzeyde eşitliğin gerçekleştirilmesine uygun ortam yaratılması yoluyla ortadan kaldırmayı
hedefliyor.