TBMM Töre ve Namus Cinayetleri Komisyonu Başkan Vekili Gaye Erbatur, Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan Türkiye'de, kadınlara uygulanan şiddetin 'korku filmlerini' aratmadığını söyledi.

Erbatur, New York Eyalet Üniversitesi Purchase College'de Siyaset Bilimi ve Kadın Çalışmaları dallarında öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Zehra F. Kabasakal Arat'ın komisyona sunduğu raporu açıkladı.

Rapordan öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

Namus cinayetleri kadını kontrol altında tutmanın ve erkeğin hakimiyetini vurgulamanın en çarpıcı görüntüsüdür.

Türkiye'de bazı bölgelerde törelere dayanarak aileler arasıda kan davası güdülmekte, cinayetlere son vermek için de (bedel) olarak kadınlar bir aileden diğerine gelin (barış elçisi) olarak gönderilmektedir.

Bazen kadınların yanı sıra erkekler de istemedikleri evliliklere zorlanıyor.

Törelere dayanan ve adına (beşik kertmesi) denilen uygulamada, çocuklar daha bebekken birbirlerine evlenmelerine karar veriliyor, büyüdüklerinde aile meclislerinin aldıkları kararlar uygulanmaya zorlanıyor

"Kadınların yaşamı terör gibi"

Kadınlara yapılan şiddetin korku filmlerini bile aratmadığının vurgulandığı rapora göre, namusa leke gelmesin diye veya cezalandırılmak için kadınlar ve kızlar eve kapatılıyor, intihara zorlanıyor, burunları ve kulakları kesiliyor, tehdit ediliyor, dayak yiyor, işkence görüyor ve kısacası yaşamlarını bir terör ortamı içinde geçiriyorlar.

Raporda, bazı kadınlar, ailede öyle yetiştirildikleri için eşlerinden dayak yemeyi olağan saydığını da gözler önüne seriyor. Şiddetin haksızlık ve yanlış olduğunu bilen kadın da korkusundan veya çaresizlikten karşı koyamıyor.

'Alo şiddet' hattı kurulmalı

Erbatur, raporun çalışmalarına yön verecek bir başka önemli unsurun ise 'Alo şiddet' hattı oluşturulması olduğunu belirtti.

Erbatur, "Alo şiddet hattının kurulması ve bu hizmetin yeterince eğitimli elemanlar tarafından 24 saat hizmet verecek şekilde işlevsel olmasının sağlanması gerekiyor. Bu öneriyi komisyon olarak mutlaka dikkate alacağız" diye konuştu.

Aynı rapora göre, Türkiye'de sığınma evlerinin ve çocuk merkezlerinin sayılarının artırılması gerekiyor. Avrupa Birliği normlarına göre, devletin finanse ettiği kadın için açılan sığınma evi sayısının 3 binden fazla olması gerekiyor.