1
Mayıs
2024
Çarşamba
ANTALYA

ARKA SOKAKLARIN DİLİ OLSA

Turistik yörelerin arka sokaklarını dolaştık. Küçük turizmcilerin dertleri büyüktü. Sıkıntılı, umutsuz ve gelecekten kaygılıydı hemen hepsi.

Sokaklar dardı ve düzenli değildi. Kaldırım bile yoktu çoğunda. Kimi dükkanlar mallarını sergilemek için yolun yarısını işgal etmişti. Şipşirin olması gereken, herkesin dolaşmaktan zevk alması gerektiği Akdeniz sokakları bomboş ve bakımsızdı.

Sahipsiz kedi ve köpekler belki bir lokma yiyecek umuduyla kimi görse bir süre arkasına takılıp gidiyordu. Sokaklar sessizdi, ıssızdı ve hiç de temiz değildi. Çöpler alınmamış, konteynerlerinin dışına kadar taşmıştı.

Beldibi’nin sahile parelel uzanan arka sokağında şirin bir kafeye girip oturduk. Hasan Yıldırım, Avusturyalı eşi Traude ile birlikte 8 yıldır bu kafeteryayı çalıştırıyor. Yıldırım, “Bu yılın hiçbir gününde, geçen yılın en kötü gününü bile yakalayamadım” diye krizin etkisini anlatmaya çalıştı. Sonra da sokakların temiz tutulamadığından yakındı: “Temizlik çok önemli bir konu. Ama herkes çöpünü oraya buraya atmaya devam ediyor. Çöp konteynerleri konmuş ama takip eden, arayan soran yok. Kimse evinin önünü bile temizlemiyor.

ÇÖP DAĞLARI
Mutfaktaki işine ara veren Traude Yıldırım yanımıza geldi. Heyecanla konuştu eşi de tercüme etti. Temizlik konusuna takmış bir kere; “Bu sokaklar neden böyle pis merak ediyorum. Boş olan bir araziye çöpler bırakılıyor. Burası turistlerin gezdiği dolaştığı, alışveriş yaptığı yemek yediği içki içtiği yerler. Ama temiz değil. Neden, neden acaba” diye yakınıp durdu.

Sohbetimizi dinleyen Emekli Müsteşar Yüksel Özer, araya girdi; “Turizm deyip insanları kandırıyoruz. Çalışan yok denetleyen belli değil” dedi bir hışımla. Kimliğini saklamak istesede açıkladı sonradan. 6 ay Beldibi’ndeki evinde, 6 ay da Ankara’da ikamet ettiğini söyledi. Özer’in izlenimleri önemliydi, devam etti: “Gecekonduda turizm yapıyoruz. 5 yıldızlı otel var kıyıda. Hemen arkasında, karşısında derme çatma barakalarda işyerleri açılmış, deri, altın ve marka ürünler satmaya çalışıyoruz. Olur mu hiç. Personele bak mafya mı diye korkar insan. Rusça biliyor diye eğitim diye birşey yok Azeriler tercümanlık tezgahtarlık yapıyor. Bu turizm nereye kadar gider ki.”

DENETİM SIFIR
“Doğru dürüst turist de gelmiyor artık” diyerek Özer’den sözü devraldı Hasan Yıldırım. Ve hep rastladığımız ama hoşgörüyle baktığımız durumu aktardı: “Herkes kendi kafasına göre, bulduğu yerde portakal sıkıp satmya çalışıyor. Denetim sıfır. Nerde turizm nerde hijyen, sağlık.” Bayan Traude seslendi hemen: “Sigara yasağı ile bu kadar uğraşıyorlar ama temizlik meselesiyle ilgilenilmiyor. İnternet sitelerine bakıyorum. Beldibi ve otelleri hakkında görüşler hiç iç açıcı değil. Hiçbir müşteri kaldığı otelden mutlu dönmüyor memleketine.”

MACERA ORMANI
Göynük’ün arka sokakları ormanla çevrili. Kanyon yolunda yeni tamamlanan Macera Ormanı kısa sürede ilgi çeker olmuş. Kriz de olsa turizme yeni aktiviteler kazandırmak gerektiğine inanan Ufuk Güven, 15 bin metrekarelik orman alanında kurulan 70 etaptan oluşan spor ve heyecan parkurunun müdavimlerinin oluşacağına inanıyor. Askeri eğitimden doğan bir fikir. Doğa ile bütünleştirilmiş, pedagojik eğitim için kullanılan değişik bir turistik aktivite. Orman alanına zararı olmayan hatta kullanarak korumaya örnek bir turistik mekan sayılıyor. Macera parkının dizaynı uzmanlar tarafından yapıldığını anlattı Ufuk Güven. Sadece turistik işletme gibi görülmemesini istedi. Arkadaş gruplarının birlikte olabilecekleri, şirket toplantılarının yapılabileceği, okulda öğrencilerin kaynaşmasını sağlayacak, insan ilişkilerinin güçlendirilmesine katkısı olan bir aktivite mekanı olduğunu anlattı.

“Aslında anlatmakla olmaz, yaşanır” diyen eğitmen Barbaros Özdoğan, ipler, kancalar, kemerlerle dolu bir yumak getirdi. Kıyafetimiz uygun olmasa da ayaklarımdan ve omuzlarımdan geçirip, kancalarını da güvenlik için taktıktan sonra, ağaçlar arası kayarak geçiş yaparak heyecanı yaşamaya çalıştık.
Bizden önce heyecan turuna başlayan Elif Nur Kanburoğlu’nu, ağabeyi Kaan Kanburoğlu’nu tırmanırken ve geçiş yaparken izledik. Elena Lesingk Kanburoğlu ve rehber Freddy Van Lier’e eşlik ettik. Bu heyecan dolu turu yarım günde tamamlamak mümkün.

BİZE EKMEK KALMIYOR
Göynük’ün çarşısında hediyelik eşya satan büyük bir mağazanın personelleri Bayram Merzaoğlu ve Erdal İskenderoğlu, kaldırımda sandalyede uyuklar vaziyetteydi. Gülerek yaklaştık; “Uyukladığınıza göre işler iyi değil galiba” dedim. Bayram Merzaoğlu, “Sorma abi, valla durum kötü. Her geçen yıl bir önceki yılı arar olduk” diye karşılık verdi.

İsmini vermedi ama hayli dertliydi otel yöneticisi; “ İnsanları kandırmaktan vazgeçmeliyiz. Turisti bulan kazıklamaya çalışıyor. Böyle olunca ikinci kez ülkemize gelmek istemiyor haliyle. Sahte, imitasyon cenneti olduk çıktık. İçkinin bile sahtesini yapmışız. Hatta insanlar hayatlarını kaybetti” diye konuştu.
Kemer’de küçük bir esnafın çalışanıydı Umut Şirin. Adı ‘Umut’ ama kendi umutsuzdu: “Ölü abi, bildiğin ölü piyasa. Geçen gün sabah sekiz buçukta açtım dükkanı. Şiftahımı akşam saat sekizbuçukta yaptım. O gün 40 Türk Lirası ve 20 Euro ile dükkanı kapattım. Anla artık sen.”

Tam “Turizm paketi” diyordum, sözümü kesti; “Paket maket anlamam abi, büyük shopingler var ya rehberlerle tur operatörleriyle ortak çalışıyorlar. Bize ekmek kalmıyor. Sokak satıçısı durumuna düştük burda. Ne satacaklarsa uçakta satıyorlar. Bize damlasını bile bırakmıyorlar” diye yakındı.

Bülent Ecevit-Kenthaber
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2009 Pazar 18:07:18
Güncelleme :16 Ağustos 2009 Pazar 18:10:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?