1
Mayıs
2024
Çarşamba
ANTALYA

KIRGIN DEĞİLİM ANTALYA KAYBETTİĞİ İÇİN ÜZGÜNÜM

Başbakan'ın bile sonuçları "Çok anormal," diyerek karşıladığı Antalya'daki yerel seçimlerde, başkanlık koltuğunu kaybeden Türel: "Halk pişman. Anketler, yarın seçim olsa yüzde 50 oy oranıyla kazanacağımı söylüyor...

Antalya yerel seçiminin en sürpriz, en şaşırtıcı sonuçlarına imza attı 29 Mart tarihinde; AK Parti'ye resmen şok yaşattı. Genç belediye başkanı Türel'in seçilmesine kesin gözüyle bakılırken, seçimin galibi CHP'li, Prof. Mustafa Akaydın oldu. Başbakan Erdoğan bile şaşkınlığını "Çok anormal," diyerek dile getirdi. O dakikadan sonra da bana düşen Menderes Türel'le sıkı bir söyleşi yapmaktı. Uzun süredir de peşindeydim Türel'in. Seçim sonrası konuşmak istedim, "Görelim bakalım neler diyorlar," gerekçesiyle istemedi. Üzerinden zaman geçti, bir hamle daha! Ama yine ikna edemedim. En sonunda, geçen hafta İstanbul'da yakaladım onu. İstedim ki seçimin dinamiklerini etkileyen neydi, konuşalım, masaya yatıralım: Antalya'da zafer bekleyen ve buna çok güvenen AKP neden kaybetti?

Kente büyük yatırımlar yapan Türel'in hataları nelerdi? Antalya, CHP'li başkanı neden tercih etti? Yeni başkan Akaydın'ın da konuşmasını istedim elbette böyle bir dosya hazırlarken... Takvimlerimizi uyduramadık, "Sonra," dedi, başka bir tarihe kaldı röportaj. Türel ise söze, "Seçim kaybedip de bu kadar çok itibar gören başka bir siyasetçi oldu mu açıkçası merak ediyorum" diyerek başladı ancak siyasetten çok da uzak kalmadığının altını çizdi. Siyaset Akademisi programı nedeniyle şehir şehir gezip konferanslar veriyor, yeni görevler için adı geçiyor. Merak edenler, okumaya devam etsin lütfen..

- Yerel seçimlerin üzerinden üç ay geçti. Şoku üzerinizden atmışsınızdır herhalde ama o kaybettiğiniz ilk anı merak ediyorum: Ne hissettiniz?
- Kendimi hiç iyi hissetmedim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ama halkın tercihine saygı göstermemiz lazım çünkü demokrasi, istenmeyen sonuçlara da katlanma sanatıdır!

- Ama bunu beklemediniz, aklınızın ucundan bile geçmedi değil mi?
- Evet beklemediğim bir sonuçtu. Çünkü taraflı tarafsız herkesin takdirine mazhar olan, belki 20-25 senelik çok önemli hizmetleri beş yıl içinde yaptık Antalya'da. Kimse 'Menderes Türel çalışmadı, yan geldi yattı ve seçimi kaybetti' diyemiyor...

- Siz de her zaman söylüyorsunuz, başkaları da... Yapmadıklarıyla değil yaptıklarıyla eleştirilen bir belediye başkanı oldunuz. Şimdi objektif olarak bakabiliyor musunuz, neden kaybettiniz?
- Bir seçimi kazanmak veya kaybetmek için bir tek faktör yeterli değildir, birçok nedeni olabilir bunun... Hepsini irdelemeye kalkarsak da saatler sürer. Ama şunu söyleyebilirim net olarak, stratejik bazı hatalarımız oldu.

- Neydi o stratejik hatalar?
- Biz anketlerde, yüzde 10 önde çıkıyorduk. Benim yaptırdığım anketlerde, özellikle yarın genel seçim olsa başka partilere oy verecek birçok kişi yerel seçimlerde bize oy vereceğini ifade ediyordu. Biz de hep 'kazanıyoruz, güçlüyüz, öndeyiz, bu işi götürdük' diye baktık. 'Kazanmak gibi bir derdimiz yok, şu saatten sonra bizi sandıkta güçlendirirseniz, demokratik gücümüzü ne kadar artırırsanız biz de Antalya'nın hakkını o kadar iyi savunuruz' düşüncesindeydik. Bunun meali şu: Biz kazandık zaten, bizi farklı bir sonuçla kazandırın.

- Peşin hükümlü davrandınız yani!
- Peşin hükümlü demeyelim, o hakikaten samimi bir söylemdi. Çünkü sandıktan ne kadar güçlü çıkarsak o kadar çok Antalya'nın hakkını savunabilecektik. Birçok yerde elimizi masaya vurduğumuzda, o el bizim elimiz değil, Antalyalıların eli olacaktı.

- Kaybetmenize dair yapılan yorumlarda tam da bu var: İktidar partisini arkanızda hissettiniz, buna güvenerek halkla iç içe olmadınız, onları hiç dinlemediniz... Bu eleştirileri kabul ediyor musunuz?
- Açıkçası kabul etmiyorum bunu. 'Yeteri kadar halkla beraber olabildik mi?' sorusu tartışılabilir belki ama onun için de şunu söylerim: Sürekli halkın içinde olsam bu kadar performansı nasıl ortaya koyacaktım? Ben gece 02.00'de mesaiyi bitiren, sabah 07,00'de mesaiye başlayan bir performansla çalıştım. Ya hizmet vermeye konsantre olacaktım ya da hizmetten taviz verip siyasi çalışmalara eğilecektim...

- 'Yatırımcı belediyecilik tamam, sosyal belediyecilik sıfır' söylemleri doğru mu yani?
- Buna da katılmıyorum. Bizim açtığımız meslek edindirme kurslarında 50 bin kişi ücretsiz yararlandı.

- Kastedilen o değil ama!
- Antalya'da yaptığımız sosyal yardımların haddi hesabı yok.

- O da değil, mesela şunu söylüyorlardı sizin için: Kaleiçi'ne gidip de bir tabure atıp insanların arasında çay içmeyen belediye başkanına Antalyalılar oy vermez!
- Şirin Hanım, bu eleştirileri çürütmem çok kolay! Ben o Kaleiçi'ne altı ayda, Antalya'nın tarihi boyunca yapılmayan hizmeti yaptım. Ben her gün sabah ve akşam şantiyeleri adımlıyordum. Antalya'da her hafta birçok yoksul evine giderdim. Ama bunları yaparken yanıma bir tane bile basın mensubu almıyordum! Çünkü sosyal belediyecilik reklam amaçlı yapılmaz bana göre. Başa dönecek olursak, hizmetlerimiz nedeniyle, kişisel sempatimiz nedeniyle bize oy verecek ama gönlü başka partide olan insanlar şöyle bir eğilime girdiler; 'Menderes nasılsa kazandı, biz kendi partimizin oyunu yükseltelim, iktidara da bir sarı kart göstersek fena olmaz!' O sarı kartlar kırmızı karta dönüşünce çok büyük pişmanlık söz konusu oldu ama iş işten geçti.

- Pişman oldular mı sizce?
- Bunu ziyadesiyle hissediyorum. Hatta bu konuda bir anketin var olduğu da söyleniyor; yarın seçim olsa yüzde 50'nin üzerinde bir oy oranıyla kazanacağımı söylüyor herkes. Çünkü biz Antalya'nın bir dünya şehri olması yolunda çok önemli hizmetler yaptık. Ama beş senemiz daha çok altyapıyı kurmakla geçti.

- Halk, Antalya'nın bu 'inşaat şehri' görüntüsünden hoşlanmadı mı acaba?
- Evet, işte bu da kaybetme nedenlerimizden bir tanesidir. Antalya altyapıdan mahrumdu. Kanalizasyon diye, kavşaklar diye, yağmur suyu kanalı diye, raylı sistem diye kazmaya başladım. Bu da bir belediye başkanı için çok cazip değildir. Çünkü yapılırken halka ciddi sıkıntı verir. Bittiğinde, o kazdığınız yerlerin üstünü kapattığınızda da bir şey gözükmediği için hizmetiniz çok çabuk unutulur. Ama biz seçimden önce de söylüyorduk; biz bu hizmetleri Antalya'nın geleceği için yapmak zorundayız. Bunun için kaybedeceksek dünden razıyız.

- Bu da çok popülist bir söylem değil mi?
- Hayatım boyunca inanmadığım hiçbir şey söylemedim. Kesinlikle inanarak söylüyorum. Bakın özeleştiri de yapıyorum ben; 800 kilometre kanalizasyon değil de 400 kilometre mi kanalizasyon yapsaydım acaba? Siyasi çalışmalara mı konsantre olsaydım acaba? 11 tane kavşak yapmışız, beş tane mi yapsaydık? Hafif metroyu şehrin içine sokmasa mıydık acaba? Düşünüyorum... Ama, daha az hizmet yaparak yeniden seçim kazansaydım bugünkü kadar mutlu olmazdım!

- Peki bütün bu hizmetlere rağmen neden seçilemediniz? Sadece iktidara sarı kart göstermek istedikleri için mi?
- Bakın, raylı sistemin bana seçim kaybettirdiğini söylüyor herkes. Peki raylı sistemi Antalya'ya getirmeyecek miydim? Doğrudur, raylı sistem yapılırken esnaf çok tedirgin oldu, işleri sekteye uğradı ama bunlar hep Antalya'nın geleceğiyle ilgili. İnşallah yanılırım ama bu beş yıl içerisinde Antalya'ya hizmet konusunda, bizim yanımızdan bile geçeceklerine ihtimal vermiyorum.

- Şu noktaya mı geliyoruz o zaman: Hizmetlerinizi, dolayısıyla kendinizi iyi anlatamadınız mı acaba?
- Hayır, hizmetlerimizin algılanabilmesi için yeterli zaman olmadı. Raylı sistemde 11 kilometre hattı bir biçik senede tamamlamış, dünya rekoru kırmış bir belediye başkanıyım. Ama ne zaman bitti? Seçimden bir ay önce! Halkımız, orada sıkıntı görmüş esnafımız onun nimetini yaşayamadı. Onun için şimdi siyaset akademisine gittiğimde diyorum ki, 'Aranızdan belediye başkanları çıkacaktır, büyük projelerinizi seçim tarihinden bir sene önce bitirin mutlaka.'

YARIN GÖREVİ DEVRALSAM O MUAMELEYİ ONLARA YAPMAM
- Seçimlerde Mustafa Akaydın'ın reklam kampanyasını yürüten kişi, kaplumbağa ve tavşan hikâyesine gönderme yaparak sizi 'Kibirli Tavşan' olarak gösterdi. Sizin Ankara'ya, tribünlere oynadığınızı, Başbakan'a yakınlığınızdan dolayı çalışma ihtiyacı duymadığınızı, kendilerinin de bu durumdan istifade ettiklerini anlattı. Bunlara yorumunuz ne?
- Hiçbir yorum yapmıyorum. Çünkü seçimi kazanmak için her yolu mubah gören bir anlayışı kabul etmem mümkün değil. Benim için sayfa sayfa, iftira dolu ilanlar düzenleyip, benim kişilik haklarıma, yaşam biçimime dil uzatma cesaretini gösteren insanları muhatap kabul etmem.

- Devir teslim töreninde de sizi Yuh şarkılarıyla uğurladılar. Nedir bu nefretin sebebi?
- Demokrasiyi içimize sindirmemiş olmamız! Ben de bir CHP'li belediyeden görevi devraldım. O dönemki belediye başkanımızı kapıda alkışlarla karşıladık, görevi teslim aldık, bizzat makam arabamı vererek yolcu ettik. Yarın ben belediye başkanı olsam, bu talihsiz olaya maruz kalmama rağmen yine aynısını yaparım. Belediyenin üzerindeki göndere Türk Bayrağı'nı indirip CHP bayrağı asılıyor, benim için Yuh Yuh şarkısı çalınıyor, başkan 'Haberim yok,' diyor. Mümkün mu? İnsanlar orada, arabamın üstüne çıktı, yakamdan paçamdan çekiştirerek tartaklamaya kalktılar...

TEK ÜZÜNTÜM ANTALYA'NIN KAYBETMESİ
- Kırgınlığınız var mı vatandaşa?
- Hayır, hiç yok.

- Gerçekten mi? 'Yaptıklarımı anlayamadılar,' diye geçirmiyor musunuz içinizden hiç?
- Bu hiçbir şekilde söz konusu değil. Başkanlığı kaybetmiş birisi olarak bir tek üzüntüm olur sadece, mesele Antalya'nın kaybetmesidir.
 

Estağfurullah, onu ben söyleyemem!

- Söylendiği gibi siz Başbakan'ın prenslerinden misiniz?
- Estağfurullah, onu ben söyleyemem. Açıkçası sayın Başbakanımızın bize göstermiş olduğu güven benim için fevkalade önemlidir. Hep hayatım boyunca sayın başbakanımızın güvenine layık olabilmek için çalışacağım.

- Seçilemediniz, sonra da adınız Kültür ve Turizm Bakanlığı için geçti. Neden bu fikirden vazgeçildi?
- Bu hiçbir zaman gündeme dahi gelmedi! Ben açıkçası Antalya'ya bu kadar hizmet etmiş bir belediye başkanı olarak, siyasi yaşamıma Antalya'da kalarak devam etmek istiyordum. Ayrıca Bakan Ertuğrul Günay, benim hem çok sevdiğim, saygı duyduğum bir insan. Fevkalade başarıyla da yürütüyor başkanlık görevini, orada bir değişiklik olması hususu da bu aşamada ne kadar doğruydu bilmiyorum.

- 'Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır' misali tekrar siyasetle meşgul olursunuz diye bekliyorduk ancak iş dünyasını seçtiniz...
- Ben iş dünyasının içinden geliyorum. Devletle ilk tanışmam belediye başkanlığı ile oldu. Şimdi devletteki görev bitti, yeniden iş dünyasına döndüm. Sonuçta köşemize çekilecek yaşta değiliz, çalışmak zorundayız. Antalya merkezli bir işte, çok önemli bir grubun başındayım şimdi. Siyasete devam edip etmeme hususu benden çok halkın ve sayın Başbakanımızın takdiridir.

- Rixos otellerinin de dahil olduğu şirkette çalışmayı siyasete tercih etmenizin nedeni ne?
- Başkanlıktan önce de, çok uzun yıllara dayanan bir dostluğum var sayın Fettah Tamince'yle. Benim belediye başkanlığım döneminde sayın Tamince'nin belediyeyle ilgili bir ticari faaliyetinin olmaması da karar vermeme yardımcı oldu.

- Nasıl yani?
- Benim belediye başkanlığım döneminde; Tamince'nin, şirketleri itibariyle belediyeyle hiçbir ticari faaliyeti söz konusu olmadı. Hatta enteresandır, bir ihalemize katılıp kazandığında, sözleşme imzalamadı diye trilyonlarca liralık tazminatını yaktım! (gülüyor) Bizim için dostluklar ayrıdır, iş ayrıdır her zaman. Şimdi inşallah deneyimlerimle özel sektörde de faydalı olurum.

- Göreviniz nedir tam olarak?
- Sadece Rixos değil, bütün şirketler grubunun başkan yardımcısıyım. Bu grupta, inşaat var, kuyumculuk var, turizm var. Farklı alanlarda çalışıyorlar.

- AKP üyeliğiniz devam ettiğine göre herhalde Başbakan'dan izin almışsınızdır!
- Özel sektöre döndüm ama siyasi çalışmalar, siyaset benim için tabii ki vazgeçilmez. 'Bu değişim, siyasi çalışmalarımız için engel teşkil eder mi?' sorusunu da tabii ki büyüklerimizle her zaman paylaşan bir anlayışım vardır.

KANAL 24 VE STAR GAZETESİNE ANCAK YARDIMCI OLABİLİRİM
- Bir de medya ayağı var işin... Eski bir gazeteci olarak; bu grubun Star gazetesi ve Kanal 24'teki ortaklığı sebebiyle, danışmanlığa getirilmediniz mi siz?
- Tam öyle değil. Çünkü ben bütün grubun, yani Tamince Şirketler Grubu'nun başkan yardımcısı olarak görev yapacağım.

- Tamam ama ağırlıklı olarak medya ayağına karışmayacak mısınız? Öyle konuşuluyor...
- Hem Kanal 24, hem Star gazetesi fevkalade başarıyla yönetilen, çok başarılı yöneticileri bulunan bir kadroya sahip. O yüzden benim orada bulunmam bu başarılı kadroya yardımcı olmak adına olur ancak. Pozisyon itibariyle nerede eksik varsa oradaki boşluğu dolduracağım. Yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak, yönetim kurulu adına yürütülmesi gereken bütün görevleri yürüteceğim.

BOŞANMIYORUZ, EN GÜZEL GÜNLERİMİZ BUNLAR...
Menderes Türel; seçim döneminde sayısız iftiraya uğradığını, hatta işi özel hayatına dil uzatmaya kadar vardırdıklarını söylüyor: "Eşim Ebru'yla boşanacağımızı bile söylediler. Külliyen yalandı! Tam tersine şimdi birbirimize daha çok vakit ayırabiliyoruz, en güzel günlerimizi yaşıyoruz."

İÇKİ İÇİYORUM DİYE AFERİN ALACAĞIM HİÇ AKLIMA GELMEZDİ!
- Siz CHP'li bir belediyeden görevi teslim aldınız. 'Antalya ve AKP ne alaka?' diyenler oldu haliyle. Ne alakaydı sahiden söyler misiniz?
- Açıkçası siyaset aklımda yoktu, ben Ticaret Sanayi Odası başkanıydım. Ama CHP ve Demokrat Parti adayları açıklandıktan sonra beliren tatminsizlik, beni siyasete girme noktasına zorladı. Halkın baskısıyla karşı karşıya kaldım. Üç aşamalı bir karar süreci başladı benim için. Siyaset yapacak mıyım, yapacaksam hangi partide yapacağım, hangi hedef için yapacağım? Kararımı verdiğimde benim bütün söylemlerimin uyuştuğu yegane partinin AKP olduğunu gördüm.

- Demokrat Parti kökenli bir ailedensiniz, hatta isminiz o yüzden Menderes değil mi?
- Evet, benim rahmetli dedem Demokrat Parti'nin ikinci kurucu başkanı, babam sayın Süleyman Demirel'in Antalya'daki en yakın dostu, amcam rahmetli Özal'ın enerji ve tabii kaynaklar bakanı.

- Yine de AKP ve Menderes Türel nasıl bir araya geldi?
- Demokrat Parti'nin, bu siyasi çizginin devamı AKP'ydi çünkü! AKP'nin tüzük, söylem ve felsefesi düşüncelerimle örtüşüyordu. Dün AKP'de belediye başkanıydım, bugün değilim ama çok net söylüyorum: AKP'de siyaset yapma kararı hayatımda verdiğim en önemli ve en doğru kararlardan biridir.

- Peki AKP'nin içinde ne kadar değişip dönüştünüz siz?
- Ben şahsen hiç değişip dönüşmedim. Siyasetten önce neysem yine aynı kişiyim, aynı yaşamı devam ettiriyorum. Bundan dolayı da ne partimde, ne de çevremde en ufak bir rahatsızlık yaratmadığımı biliyorum.

- 'Menderes Türel eskiden içki içen bir adamdı, şimdi AKP'ye yaranmak için ayran içmeye başladı' eleştirileri peki?
- Bu da malum ajansın bir ilanıydı. Hem de altında Prof. Dr. Mustafa Akaydın imzasıyla yayınlanmış bir ilan. Aynen ilanda şu söyleniyordu; 'Menderes Türel iyi içicidir, şimdi AKP'li dostlarıyla ayran içiyor, çünkü ayran ekonomisinin rantından istifade ediyor, Menderes Türel ikiyüzlüdür ve sahtekardır.' Bunların davalarını açıyoruz şimdi. Biz beş sene AKP'li bir belediye olarak Antalya'yı yönettik; kimsenin kişilik haklarına müdahale etmedik. Ve bizi 'müdahaleci' diye eleştirenlerin verdiği ilan bu. Yazıklar olsun! İnsanların özel yaşamı siyasette mevzu edilebilir, çünkü halka mal olmuşsunuz artık ama insanların, yaşam biçimiyle, ibadetiyle siyasi anlamda yargılanması çok yanlış.

- Açıkça sorayım o zaman; içki içiyor musunuz?
- Bunu bana rahmetli Yener Süsoy da sormuştu. (gülüyor) Ben de dedim ki, 'Niye ibadet ediyor musun?' diye sormuyorsunuz...

-Sorayım, ediyor musunuz?
- Bunlar kişinin özelidir. İnsanlar ibadet ediyorsa toplum için etmez, Allah için eder. Ben tabii ki eş dost ortamında içki içiyorum ama belediye başkanıyken, bir resepsiyonda, bir iş yemeğinde, elimde içki kadehiyle görünmedim, görünmem de. Neden? Bunun bir belediye başkanına yakışmayacağını düşündüğüm için.

- 'Görev başında kullanmam' diyorsunuz yani...
- Öyle demeyelim, insanların özel tercihleri nedeniyle siyasi anlamda yargılanmasını doğru bulmuyorum. Bir ara Antalya'yla ilgili 'kırmızı sokak' tartışmaları çıktığında, gazetecilerle yemek yedim. Birçoğu bana, 'AKP'li ama içki de içiyor, ne iyi bir çocuk, aferin,' falan dedi. Hayatım boyunca içki içiyorum diye aferin alacağım hiç aklıma gelmezdi! Trajikomik bir şey bu. Bu tartışmalar nedeniyle memlekette içkiyi marifet haline getiriyoruz. Beni yaptıklarımla eleştirsinler, bununla yargılanmak kadar yanlış bir şey olamaz.

- İçkiye tövbeli değilsiniz yani?
- Şu anda tövbeli değilim ama inşallah bir gün içkiye de tövbe ederim. Niyetim budur yani!

BAYKAL KURU BİR TEŞEKKÜR BİLE ETMEDİ
- Deniz Baykal'la aranız nasıldı bir Antalyalı olarak?
- Ticaret Sanayi Odası başkanıyken fevkalade iyi ilişkilerimiz vardı. Ben belediye başkanı seçildikten sonra, beş sene boyunca bir kuru tebrik, bir kuru teşekkür dahi maalesef söz konusu olmadı. Çünkü ben sayın Baykal'ın da şehrinin belediye başkanıydım. Ben buna rağmen hiçbir alınganlık göstermedim, bizzat telefonla açılışlara davet ettim kendisini ama lütfedip gelmedi.

- Ben Antalya için unutulmayacak bir belediye başkanıyım,' diyebiliyor musunuz peki?
- Belediye başkanı olduğumda bana 'Hedefleriniz nedir,' dediklerinde verdiğim cevap buydu: Antalya'da unutulmaz belediye başkanları arasında adımı birinci sıraya yazdırmak! Bunu yazacak olan da ben değildim, halktı. Eğer ben baki kalan kubbede hoş bir seda olabilmişsem ve Antalya'da unutulmaz belediye başkanları arasında halkımızın nazarında yer alabilmişsem bu benim için hayatım boyunca taşıyacağım en şerefli miraslardan biridir.
 

Şirin Sever - Sabah
Yayın Tarihi : 6 Temmuz 2009 Pazartesi 15:24:38
Güncelleme :6 Temmuz 2009 Pazartesi 15:35:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
enver IP: 88.231.52.xxx Tarih : 3.12.2009 00:07:25

sayın eski başkan inanın antalya hiç pişman degil! bu seçimlerde antalyada kaybettiniz öbür seçimlerdede diger illerde kaybedeceksiniz . Bu türk halkı şu anda çok gerçek gördü,yaptıgınız yatırımların hangi kaynaklardan geldigi ve nerelerin satıldıgı ve türkiyenin nasıl bölünecegini ak parti sayesinde gördü inanın 2011 seçimlerini herkez 4 gözle bekliyor size iş hayatınızda başarılar siyaset hayatınızda böyle bir temennim olmadıgı için sizden özür dilerim..


alparslan hasanoglu IP: 85.110.35.xxx Tarih : 9.07.2009 21:46:41

sayın başkan inanın antalya sizden de kurtuldu ekibinizdende sizin döneminizde belediyeden bir yetkılıyle görüşmek mümkün degildi zaten sizin göreve getirdıgınız asat eskı genel muduru faruk karacayır kendını başbakan zannediyordu bakın şimdi herkesle herkes görüşebiliyor bır mhp li olarak hocadan memnunuz allah size o koltugu tekrar nasip etmesin amin


misafir IP: 94.123.52.xxx Tarih : 11.07.2009 23:25:05

sevildiginiz halde kaybettiniz chp orta yaşlı broşür dagıtan bayanlarla sabah 9 akşam 7 siz üntar gıda sahibi nihar bey ortakları galeri kristal sahibi süleyman beylerle kahvaltılı toplantılarla onlar sizin yanınızda işte siz bunlar yüzünden kaybettiniz  onlar zengin ya ,chp muratpaşada, anakente sizden çok çalıştı saglık olsun garanti seçimleri kaybettiniz bu fırsat bir daha gelmez saygılar

i