8
Mayıs
2024
Çarşamba
ANTALYA

TARIMIN GÖZÜ TURİZİMİN KOLTUĞUNDA

   Turizmin başkenti Antalya’nın arka bahçesinde tarım alanlarını dolaştık. Üreticiyi dinledik, tarım sektörü temsilcilerinin geleceğe dönük önerilerini tartıştık.

  İklim değişliği nedeniyle dünyanın sebze ihtiyacının aşırı artması bekleniyor. Sektör temsilcileri, bazı yasal düzenmelerin gerçekleşmesi durumunda Antalya’da tarımdan elde edilecek gelirin, turizmi katlayacağını savunuyor.

   Fırtına ve yağmur birçok seraya zarar verdiği gün Çalkaya’da üreticilerle “N’olcek bu çiftçinin hali”ni konuşuyorduk. Ramazan Çelik, İlyas Ateş, Hüseyin Mucan, Abdurrahman Çelik ve babası Mehmet Çelik, “Bizim bölgemizde ihraçlık domates üretilir. Kaliteli, sağlıklı üretim yaparız. Onun için ihracata gider malımız” dediler. Kilogramı 1 YTL’den alıcı buluyormuş. Abdullah Çelik, “Fiyat iyi ama kesintisi var yüzde 18 kadar. Buna bir çözüm bulunamadı” dedi. Sonra devam etti: “Özel birlik oluşturulsa hem ürünümüz daha iyi paraya gider hem de maliyet ucuzlar.”

  Mehmet Ateş sohbete katıldı, “Tarımda yanlış politikalar var. Hiçbirşey belli değil. On yıl önce de domates 1 liraydı şimdi de 1 lira. Pazar bulunması lazım pazar. Rusya pazarına gerekli önem verilmedi. Bize pazar bulsunlar dünyanın en güzel domatesini üretelim” dedi bir çırpıda. Masrafların yüksekliğinden yakındı ve şöyle devam etti: “Tohum altından pahalı arkadaş. 25 kilo gübre 70 Yeni Lira. Resmen zengin işi oldu bu çiftçilik. Gariban üreticilik yapamayacak artık. Gece 2’den beri ayaktayım. Seramızı su baskınından soğuktan korumak için.”
Son sözü Hüseyin Mucan söyledi; “Eskiden işi bozulan çiftçiliğe dönüyordu. Şimdi paran varsa çiftçilik yapabiliyorsun.” Mucan’ın görüşüne tüm üreticiler katıldı, “Artık hesap kitap yapmazsan çiftçilik de yapılamıyor. Girdisi çıktısı çok fazla. Küçük bir işletme gibiyiz” dediler.

TARIMSAL KOBİ
  Ülke tarımının gelişmesi için ortaya koyduğu önerileriyle tanınan ve tarım alanında yaptığı yatırımlarla bilinen Antalya Tarım AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Titiz’i ziyaret ettiğimde “Tarımsal KOBİ” uygulamasının önemine değindi, “Türk tarımına bundan daha iyi bir fırsat verilemez” dedi. Titiz’in yanında Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Şirin ve Genel Müdürü Celalettin Can da bulunuyordu. Karacabey, Ege, Çukurova, Kıbrıs ve Almanya’da yatırımları ve firmaları bulunan Savaş Titiz, 7 yıldır da Hollanda’nın Antalya Fahri Konsolosu.

  Yakın zamanda Tarım Bakanlığı ile yaptıkları toplantıdan notlar da aktardı Savaş Titiz. Küçük üreticinin organize edilip işletmeler haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de toplam 350 bin dönüm kadar seranın olduğu bunun yarısının Antalya ve çevresinde bulunduğunu hatırlattı Titiz. Ve şu istatistik rakamlarını vererek devam etti: “Aile başına ortalama 3 dönüm sera dersek, demek ki 60 bin aile seracılık yapıyor. Aileyi 4 kişi kabul edersek, ki daha fazladır, 240-250 bin kişi sadece üreticilik yaparak geçimini sağlıyor.”

MİRAS HUKUKU DEĞİŞMELİ
  Savaş Titiz, miras hukuku değişmediği için arazinin parçalanıp gittikçe küçük alanlar oluştuğunu anımsattı. 5 dönümden aşağı küçük arazide tarım yapılmaması gerektiğini vurguladı. Hasan Şirin araya girdi; “Dünyada yok bu sistem. Her bir üreticinin ekonomik işletme haline getirilmesini sağlamak lazım” dedi. Titiz, sanayi kesiminde uygulanan KOBİ’ler gibi tarım sektöründe de “Tarımsal Kobi” sisteminin oluşturulması ile tarımdaki bu küçülme, parçalanma sorununa çare olacağı görüşünde.
Çiftçinin mali yapı içine girmekten çekinebileceğini söyledim, Titiz karşılık verdi: “Korkmasını gerektirecek bir şey yok. Bu konuda çalışmalarımız var. 8-9 dönüme kadar bir vergi doğmuyor. Hiç değilse KDV’lerini geri alıyor çiftçi. Ama kayıt altına alınmış olacaklar. Üreticinin korkmaması gerekir. Devlet de muhatabını bilecek. İspanya’yı örnek alsak bütün dertler bitecek.”

EUROGAB
  “Üreticiyi bir biriyle ortak yaparsak” dedi Savaş Titiz. Biraz durakladı, masasında bazı kağıtları karıştırdı. “Neyse” diye devam etti: “Eğer bunu sağlayabilirsek Türkiye önemli bir ihracak ülkesi olur. Marka domates biber patlıcanlar ortaya çıkar. Pazarlama daha rahat yapılır. Bugün sera ürününün yüzde 4-6’sı ihraç ediliyor. Bunun yüzde 50’lere çıkabilir.”

  Sadece Antalya’dan 160 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihracatı yapıldığını anımsattı Hasan Şirin ve bunun 10 katına çıkılabileceğini vurguladı. “Eurogab” dedi Şirin. “Yani İzlenebilirlik” diye devam etti. Üründe markalaşma sağlanırsa, tarladan tezgaha izlenebilirlik güvencesi sunan Eurogab sayesinde tüm sebze ve meyvelerimiz rahatça Avrupa marketlerinde yerini alabileceğini anlattı.

400 BİN HOLLANDALI
  Hollanda Fahri Konsolosu olarak 7’nci yılını dolduran Savaş Titiz ve konsolosluk işlemlerini yürüten Aşiyan Baran’a Holandalı’ları sorduk. En çok turist gönderen Almanya ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada Hollanda’nın geldiğini söylediler. 400 binin üzerinde turist gelmiş. Golf turizmiyle ilgilenenlerin hayli artmaya başladığını anımsattı Konsolos Titiz. Hollandalı tatilde bireysel dolaşmayı çok seviyormuş. Antalya, Manavgat ve Alanya’da yaşamayı tercih eden bin’in üzerinde yaşlı Hollandalı’nın bulunduğunu da söyledi.

DÜNYA SEBZE İSTİYOR
  Biyolojik mücadele, bitki besleme, fide üretimi, faydalı böcek ve tarım ilaçları konusunda faaliyetini sürdüren ADM ve Antilsan firmaları sahibi Ertuğrul Ünal, “Üretici niye çok üretmiyor, niye daha çok ihracat yapılmıyor” diye soruyla önerilerini sıraladı. Ünal, “Dünya daha iyi ve sağlıklı beslenmek için sebzeye önem veriyor. Ama klima değişikliği veya küresel ısınma gibi etkenler nedeniyle sular azalıyor, dolayısıyla üretim zorlaşabilir” diye teknik açıdan bir değerlendirmede bulundu.

  Dünyada sebzeye olan talebin çok artacağına dikkat çekti ve bu durumun Türkiye’nin ve özellikle de Antalya’nın önemini arttırdığını vurguladı. Ünal devam etti: “Bir kere tarım politikası ve uygulamaları bu duruma göre düzenlemek lazım. Türkiye bir an önce tarım toprakları potansiyelini gözden geçirmeli. Verimli sulak alanları korumalı, mümkünse miras yoluyla parçalanan arazileri birleştirmeli. Ve üretimin önü açılmalı.”

  Dünya hormonsuz ve ilaçsız ürün istiyorsa, buna göre üretimi yönlendirmek gerektiğine işaret etti Ünal. Biyolojik mücadele ve arıyla döllendirme bu nedenle önem kazanıyor. İlaç ve hormon gibi maddelerin kalıntılarını sordum Ünal’a. “Çok yol alındı ama rakipler ile kıyaslandığında hala geride olduğmuz görülüyor” diye karşılık verdi. Ünal’a göre küçük üreticinin çokluğu nedeniyle denetim ve bilgilendirmede büyük sıkıntı yaşanıyor. Sadece Antalya’dan yapılan 1 milyar dolarlık sebze ihracatının 10-15 milyar dolar olabileceğini söyledi.

Yayın Tarihi : 16 Aralık 2007 Pazar 19:42:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?