1
Mayıs
2024
Çarşamba
ANTALYA

'Akşam Sefası' başladı

Antalya Büyükşehir Belediyesi, özellikle Kepez bölgesindeki vatandaşları yaz akşamları kent merkeziyle buluşturmak amacıyla ücretsiz ring otobüs seferlerini başlattı.

 Akşam Sefası Projesi’yle her akşam Kepezaltı Mahallesi Cezaevi önü- Cumhuriyet Meydanı arasında karşılıklı sefer düzenleniyor. Seferler, her akşam saat 20.00’de başlıyor. Son otobüs ise Cumhuriyet Meydanı’ndan saat 00.15’te hareket ediyor. Uygulama 15 Eylül’e kadar devam edecek.

ANTALYA’NIN GÜZELLİKLERİ TÜM ANTALYALILARIN

Projeyi “Çünkü Antalya’nın güzellikleri tüm Antalyalıların hakkı” sloganıyla başlattıklarını ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, “Antalya zenginliklerin yanı sıra, yoksullukların da yoğun bir şekilde yaşandığı bir kent. Pek çok vatandaşımız, iş, ek iş, ev işi derken, en doğal hakları olan keyifli bir akşam sefasını yaşayamıyor. Onlar sefa olsun diye otobüse binemeyecek kadar tutumlu olmak zorundalar. Oysa Antalya’dan ve hayattan keyif almak herkes gibi onların da en doğal hakkı” dedi.

SON SEFER 00.15’TE

15 Eylül’e kadar devam edecek ücretsiz ring otobüs seferleri, her akşam saat 20.00’de Kepezaltı Mahallesi’ndeki Cezaevi önünden başlıyor. Otobüsler, Cezaevi önü- Fatih Mahallesi- Su İşleri Mahallesi- Barış Mahallesi- Dokuma Eski Cumartesi Pazarı yolu- Kipa Kavşağı- Çallı- Güllük- Cumhuriyet Meydanı hattında karşılıklı olarak çalışıyor. Otobüsler Cumhuriyet Meydanı’ndan 21.00, 22.00, 23.00 ve son olarak 00.15’te hareket ediyor. Cezaevi önünden de 20.00, 21.00 ve 22.00’de kalkıyor.

MEMNUNİYET YARATTI

İlk kez yolcu taşıyan ücretsiz ring otobüs seferleri vatandaşlar arasında büyük memnuniyet yarattı. Vatandaşlar, projenin Antalya merkezindeki güzellikleri yaşama imkanı bulamamış bir çok kişi için teşvik edici olduğunu ifade etti. Vatandaşlar, yaz akşamlarında artık aileleri ile kent merkezine gelip, gönül rahatlığıyla gezebileceklerini söyledi.

Uygulama ile vatandaşların, Eğlence Kenti Antalya Projesi çerçevesinde Büyükşehir Belediyesi tarafından yaz boyunca gerçekleştirilecek etkinlikleri izlemelerini sağlamak, kentle bütünleşmelerine katkıda bulunmak da amaçlanıyor.
 

İHA
Yayın Tarihi : 24 Haziran 2009 Çarşamba 11:30:09
Güncelleme :24 Haziran 2009 Çarşamba 11:34:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mesutca(özlü)yorum IP: 88.232.66.xxx Tarih : 3.09.2009 03:33:49

İçinde yaşadığımız bozuk düzenin hakkını yemek caiz olur mu? Ücretsiz seyahat yapmak gibi. Caiz değilse şimdiye kadar yaptığımız haksızlıkları kime helâl ettirecegiz? Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması babında önemli boyutta ücretsiz taşınan kesimin ülke menfaatine ülkeye istihdam ve sinerji sağlamıyorsa. Beleşcilere sus payı olarak ücretsiz seyahat hakları devamı sağlandı, babalarının araçlarından mı?hayır.Ülke menfaatine katkısı önem arz etmediğinden mi bilinmez.  “Kimse kusura bakmasın arkadaş” Düzen ne kadar bozuk olursa olsun devlet, hakiki değil hükmî bir şahsiyettir ve yaptığı harcamaları ve hizmetleri kendi parasından değil yine halkın parasından yapmaktadır.Dolayısı ile devletindir denilip aşırılan paralar, ya da elektrik, su, ulaşım vasıtaları vb. şeylerden yararlanıldığı halde verilmeyen bedelleri aslında milletin fertlerinden aşırılmış olur. Onun için buna caizdir diyebilmek, millet fertlerinin fırsat bulabilenleri, bulamayanlarını soyabilir demek olur. Sizce hak ediyor muyuz bu vaziyeti diyorsanız. Kocaman ‘hayır.’Diyorum.Öyleyse bunu inananların yapmaması gerekir. En zayıf düşünenlere göre bile, bu şüpheli bir konudur. “Ama bizler yazdıklarımızla önce Allah’a c.c hesap vereceğiz.” Düsturuyla.Halbuki, Rasûlüllah Efendimiz (sav), "Şüpheli şeylerden kaçınan dinini ve ırzını korumuş olur"(Buhari, Iman 39, Buyû' 2; Müslim, Musakât 107,108; Ebu Davûd, Buyû' 3) buyurmuştur.
Kendileri de, somut bir küfür düzeni olan Mekke toplumunda bulunmuş olmasına rağmen her konudaki güvenirliği ile "Muhammedü'l-Emîn=Güvenilir Muhammed" ünvanını almışlardı. Bu noktayı inananların çok iyi düşünüp değerlendirmesi gerekir. Çünkü öyle bir yönteme iki düşünceden biriyle başvurulmuş olabilir:
1.Mevcut sistemlerin ekonomik tercihleri "vahşi kapitalizm" olduğu, zengin fakir demeden halktan topladıkları paraların çok büyük bir yekününü ya mutlu azınlığın israf harcamalarına, ya da kazandıklarının çoğunu Isviçre'de, Amerika'da, Israil'de bloke eden oralarda harcayan, milletini düşünmeyen zenginlere, gerçek anlamda karşılıksız denebilecek kredilerle verdiği için devletten aşırmak, aslında bu tür israflara engel olmak, dolayısı ile "Hakça Düzen"in kurulmasını kolaylaştırmak demektir diye düşünülmüş olabilir.
2.Biz de devletin vatandaşlarıyız. Devlet, vatandaşlarına bakmak zorundadır. Öyleyse bu hizmetlerden bedava yararlanmalıyız, denebilir. Kaldıki bu hizmeti özelleştirip elini eteğini çekmedikleri gibi araya türlü formüllerle “ıslah ediciler “adı altındakilere ezdirmek suretiyle.Bu mülâhazaları şöyle cevaplandırabiliriz:
Allah ve resulü, sadece gayenin değil, gayeye götüren vasıtanın da meşru olmasını emreder. Eğer gaye, "Hakça" denen düzene kavuşmaksa en kestirme yolun haklara riayet etme olduğu bilinmelidir.
Devlet (bizim anlayışımızda) herkese değil, muhtaç olan vatandaşına bakmak zorundadır. Malı olana, malı olmasa dahi iş bulup çalışabilene, o da yoksa yakınlarından nafaka alma durumunda olana bakmak zorunda değildir. Bunların hiçbirine sahip olmayana bakmak zorundadır. Eğer siz de öyle iseniz, ihtiyacınız kadarını verilmese dahi alabilirsiniz, değilseniz alamazsınız. Şimdiye kadar aldıklarınızı ise millete (hayır kurumlarına) iade edeceksiniz.Ve ya bu ücretsiz seyahat yapanların haklarını helal ettirmeleri gerekir. Şaşalı restoranlarda basın toplantıları düzenleyip, bir iki kap yemeğin hakkını verelim derken halkın ve taşımacı esnafının ocağına su dökmenin nereden farkına varacaksınız Avantacının halindan avantacılar anlar,birde yedikleri içtikleri lüksün halkın ve taşımacı esnafının sırtından olduğunu unutarak diyorum,mesutca(özlü)yorum.