1
Mayıs
2024
Çarşamba
ANTALYA

Hematoloji Kongresi sona erdi

35. ULUSAL HEMATOLOJİ KONGRESİ SONA ERDİ

Türk Hematoloji Derneği tarafından hematoloji alanında Türkiye'de düzenlenen en geniş kapsamlı kongre olan '35. Ulusal Hematoloji Kongresi' sona erdi.

Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, "Yeni bulunan kan sulandırıcı ilaç sayesinde diğer ilaçlarla çok az etkileşimi olacak. Yasak olan gıdalar listesi ise neredeyse olmayacak" dedi.

Antalya'nın turizm beldesi Belek'teki Gloria Kongre Merkezi'nde 7-10 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen kongrede, Türkiye'deki hematoloji uzmanlarının yanı sıra aralarında ABD, İtalya, Almanya ve İsviçre'de görev yapan Türk bilim adamlarının da bulunduğu yaklaşık 100 konuşmacı yer aldı. Kongrenin son gününde ise Türk Hematoloji Derneği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhit Özcan, Doç. Dr. Mutlu Arat, Amerikalı Dr. Angela Dispenzieri ve

Alaska Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Jesse Owens toplantıda biraraya geldi. İlk olarak konuşan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Özcan, yeni ilaç Dabigatran hakkında bilgi verdi. Özcan, "Dabigatran akut ve kronik tromboembolik, damar içi pıhtı oluşumu ve dolaşıma pıhtı atılması hastalarının tedavisinde kullanılmaktadır. 18 bini aşkın çalışma sonuçları ümit verici. Çalışma sonucunda Dabigatran kullanan hastaların felç ve sistemik emboli riskinin yüzde 34 azaldığı belirlendi.

Hastalar başka ilaçlar kullanırken ve belirli yiyecekleri tüketirken dikkatli olmak zorundaydı. INR dereğinin sabit tutulması için de sürekli kan testi ve takibi gerekmekteydi. Dabigatran düşük oranda ilaç etkileşimi olan ve besin ilaç etkileşimi izlenmeyen, olağan testleri takibi ya da doz ayarlanması gerektirmeyen yeni nesil bir ilaçtır. Yeni bulunan kan sulandırıcı ilaç sayesinde diğer ilaçlarla çok az etkileşimi olacak. Yasak olan gıdalar listesi ise neredeyse olmayacak" dedi.

Yeni bulunan yaşlı kan kanseri tedavisinde ilaç dozunu arttırmanın yaşam süresini uzattığını da elirten Özcan, "Akut Miyeloid Lösemi (AML) hastalarında uzun süren sağ kalım için tam remisyon şarttır. 60-83 yaş arasında yeni tanı koyunmuş AML ya da yüksek riskli refrakter (tedavi dirençli) anemili hastalar çalışmaya alındı. Hastalıksız sağ kalıma ulaşılıncaya kadar yapılan çalışma sürdürüldü.

Yüksek doz Daunorubicin alan hastalarda remisyon oranı yüzde 64 iken, standart doz alan hastalarda yüzde 54 olarak bildirildi. Yüksek dozda indüksiyon tedavisi sonrasındaki remisyon oranı ise yüzde 52 ile 35 arasında görüldü. İki kat doz uygulandığında yeni bir yan etki olmaksızın daha hızlı yanıt ve daha yüksek yanıt alınmasını sağladı" diye konuştu.

35. ULUSAL HEMATOLOJİ KONGRESİ SONA ERDİ
İHA
Yayın Tarihi : 10 Ekim 2009 Cumartesi 17:15:00
Güncelleme :10 Ekim 2009 Cumartesi 17:40:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?