Kaş için güçbirliği

Antalya’nın Kaş ilçesinde Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği tarafından düzenlenen toplantıda biraraya gelen Türkiye Tabiatını Koruma Derneği ( TTKD) Antalya Şube Başkanı Hediye Gündüz, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Kaş- Kekova Proje Sorumlusu Umut Tural, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kaş Temsilcisi Nur Keçeli, Sualtı Araştırmacısı Biyolog Ünsal Tarhan ile çok sayıda Kaşlı, sualtı zenginliğinden zeytinliklere kadar Kaş’ın değerlerinin korunması için güç birliği kararı aldı.

Doğal zenginlikleri ve mimari dokusuyla Akdeniz’de bozulmadan korunabilmiş son kale olan adlandırılan Kaş’ta son on yıldır yaşanan çarpık yapılaşma ve çevresel tahribat, Kaşlı doğasever ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirdi. Kaş’ta düzenlenen toplantıda bir araya gelen Türkiye Tabiatını Koruma Derneği ( TTKD) Antalya Şube Başkanı Hediye Gündüz, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Kaş- Kekova Proje Sorumlusu Umut Tural, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kaş Temsilcisi Nur Keçeli, Sualtı Araştırmacısı Biyolog Ünsal Tarhan ile çok sayıda Kaşlı,yapılaşma ve rant tehdidi altında bulunan Likya Yolu, Limanağzı ve Kaş- Kekova arasındaki kıyı bandında acil önlem alınması gerektiğini vurgularken, nesli tehlikede olan balık türlerinin avlanmasının da önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekti.

DOĞAL MİRASA ‘ÇALI ÇIRPI’ MUAMELESİ
Kaş ve çevresindeki yapılaşmaya bağlı olarak gelişen çevresel tahribatın hız kazanması nedeniyle böyle bir toplantı organize ettiklerini belirten Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Mustafa Eriş, bölgenin doğal dokusunu oluşturan makiliklerin ‘çalı, çırpı’ muamelesi gördüğünü belirtti. Zeytinlik ve makiliklerin yapılaşma için bu kadar kolay kurban edilmemesi gerektiğini ifade eden Eriş, Kaş kıyılarında balık avının da önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Eriş, Orfoz, Istakoz ve Karavida gibi türlerin zamansız avlanarak yok olduğunu kaydederek, “Patara’yı, Kaş’ı ve Kekova’yı görmeden ölmeyin şeklinde bir slogan var. Ölüdeniz ve Adrasan arasındaki bölge çok önemli değerler içeriyor. Bu da bölge insanına büyük sorumluluklar yüklüyor” dedi.

KAŞ, ‘AKDENİZ MÜZESİ’ OLARAK KALMALI
Toplantıda konuşan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Antalya Şube Başkanı Hediye Gündüz ise Türkiye’de ve tüm dünyada yaşanan hızlı kentleşme ve kent alanlarının sürekli genişlemesinin doğal alanların tahribine yol açtığını söyledi. Gündüz,ormanların, makiliklerin, zeytinliklerin ve tarım alanlarının yok olduğuna dikkati çekerek, Antalya, Alanya, Çamyuva’da neredeyse tek bir alanın dahi boş kalmadığını söyledi. Gündüz, kıyı yapılaşması ve doğal alanların tahribinin batıya doğru ilerlediğini bildirerek, çevre örgütlerinin Bodrum, Kuşadası ve Marmaris gibi turizm kentlerinde yaşanan kontrolsüz yapılaşmanın Kaş’da yaşamaması için harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Gündüz, “Kaş’ın tüm güzellikleriyle Akdeniz müzesi olarak kalmasına fırsat vermeliyiz” şeklinde konuştu.

BÖLGE BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ZENGİNİ
Doğal Hayatı Koruma Vakfı Kaş- Kekova Proje Sorumlusu Umut Tural da Kaş’taki arıtma tesisiyle ilgili yaptıkları ön çalışmada tespit ettikleri sorunlara değindi. İşlevsel olmayan arıtma tesisinin bölge açısından tehdit oluşturduğunu belirten Tural, Kaş bölgesinde 1994 yılından beri birçok çalışma yaptıklarını, biyolojik zenginlik araştırması, deniz çayırlarının korunması, orfoz ve alt türlerinin sayımı gibi projeler yürüttüklerini söyledi. Türkiye’nin 1976’da imzalanan Barselona Sözleşmesi’ne imza koyduğunu anımsatan Tural, bu sözleşmeye göre, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerin belirli koruma alanları oluşturmak zorunda olduğunu belirtti. Tural, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu kapsamda Türkiye kıyılarında dokuz koruma alanı var. Kaş- Kekova Koruma Alanı da bunlardan biri. Daha önce yaptığımız çalışmalarda Kaş bölgesinin biyolojik çeşitlilik açısından Tekirova Üçadalar’dan sonra en zengin ikinci bölge olduğunu ortaya çıkardık. Daha sonra Kekova olan koruma alanı, Kaş Kekova olarak değiştirildi. Bu koruma alanının hem kıyı hem de denizi kapsıyor. Deniz alanının yönetim planını çıkartıp, bu alanın kullanma koruma dengesini oluşturarak sürdürülebilir korunması amaçlanıyor.”