21
Mayıs
2024
Salı
ANTALYA

TTSİS semineri başladı

Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası'nın (TTSİS) 28. geleneksel semineri Antalya'da başladı. 'Gelecek' başlığı altında gerçekleştirilen seminere, Gasprom Denetim Kurulu Başkanı ve Almanya Eski Başbakanı Gerhard Schröder de katıldı.

Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası'nın 28. geleneksel semineri Antalya'nın Tekirova beldesindeki Martı Myra Tatil Köyü'nde başladı. Üç gün sürecek seminere TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, Gasprom Denetim Kurulu Başkanı ve Almanya Eski Başbakanı Gerhard Schröder, TBMM Eski Başkanı Hikmet Çetin, Dışişleri Eski Bakanı Emre Gönensay konuşmacı olarak katıldı.

"Gelecek" başlığı altında düzenlenen seminerde konuşan TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit Narin, seminerde geleceğin dünyasında geleceğin Türkiye'sinde neler yapılabileceğinin konuşulacağını söyledi. Almanya Eski Başbakanı Gerhard Schröder, ABD'de çıkan ekonomik krize değinerek yeni bir kriz yönetiminin oluşturulması gerektiğini belirtti.

Ekonomik kriz karşısında devletler topluluğunun harekete geçmesi gerektiğini belirten Gerhard Schröder, şöyle konuştu: "Böylelikle bankalara, sigortalılara tekrar güven gelebilsin. Bugün artık olumlu bir durum var. Bundan sonraki adım uluslararası finans pazarlarında kürsel kaideler yapmaktır. Finans krizi şunu gösterdi ki uluslararası zorlukların üstesinden gelmek için hep beraber çalışmak lazım. Sadece ADB başkanının uluslararası sorunları tek başlarına çözeceklerini sandığı günler geçti artık."

Rusya'nın, Çin'in, Körfez ülkelerinin kaynaklarına ihtiyacımız olduğunu anlatan Gerhard Schröder, sözlerine şöyle devam etti: "Finans pazarlarını ancak böylece istikrara kavuşturabiliriz. Bu ülkeler bankalara, sigortalara yatırım yapabilir. Avrupa bu şekilde devlet fonlarına çekingen davranırsa hata yapar."

Küresel ısınmaya da dikkat çeken Gerhard Schröder, şunları söyledi: "Ortalama olarak ısı önümüzeki yüzyıl içinde 5,8 derece artacaktır. Deniz seviyesi her yıl yükseliyor. Kıyılarda ve adalarda yaşayan milyonlarca insanı tehdit ediyor. En önemli yaşam kaynağı olan suya erişim, bugün milyarlarca insan için tehlikeli bir hal almaya başladı. Dünya nüfusunun artık 5'te 1'i temiz içme suyu bulamıyor. Bu sayı giderek artıyor. Artık üstüne savaş yapılan bir meta haline geldi. İklim değişiklikleri siyasi olarak bir tehdittir çünkü bunlar jeopolitik istikrarı bozmaktadır. Aynı zamanda ekonomik bir tehdittir. Çünkü ekolojik zararların maliyetleri muazzam olmaktadır." Bu nedenle uluslararası bir antlaşmaya ihtiyaç olduğunu anlatan Gerhard Schröder, şöyle konuştu:

"Böylelikle sera etkisini azaltabiliriz. Bu sürdürülebilir bir enerji politikası demektir. Etkin bir iklim koruması için enerji etkinliğinin artması en önemli şarttır. Petrolden, gazdan ve uranyumdan daha az bağımlı olmamızı sağlamaktadır. Enerji elde etme,
bütün dünya ekonomisinin istikrarı açısından önemlidir. Fakat barış için en merkezi önemi taşımaktadır."

Çok yönlü küresel bir enerji politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirten Schröder, hammadde konusunda yaşanan rekabetlerin barışçı yollardan çözülmesi gerektiğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİ

Avrupa Birliği'nin zor bir devre yaşadığını anlatan Gerhard Schröder, sözlerini şöyle sürdürdü: "AB'nin derinleşme süreci frenlendi. Ama bizim böyle bir sürece ihtiyacımız var. Çünkü AB genişledi. Daha fazla karar verme mekanizmasına sahip olması lazım. Bu kararların politik olarak da tatbik edilebilmesi lazım, ancak o zaman AB uluslararası zorlukların üstesinden gelebilir. Barış ve refah bundan sonraki Avrupa kuşakları için oluşacaksa bu ancak Avrupa'nın tek olmasıyla olabilir. Onun için Avrupa'dan çok fazla şey istemeyelim ama Avrupa'dan da çok uzaklaşmayalım. Biz güneyde Kuzey Afrika, Güney Doğu ülkeleriyle, Batı Balkanlar, Hırvatistan ve Sırbistan'la bir ortaklığa ihtiyacımız var, onun için stratejik ortak olarak Rusya'ya ihtiyacımız var. Tabii ki Türkiye'nin muhakkak AB'ne girmesine ihtiyacımız var."

Türkiye'nin AB'ye üye olmasının iki taraf için de çok önem taşıdığını anlatan Gerhard Schröder, şöyle konuştu:

"Bu çok iyi bir kazanımdır hem refah bakımından hem de güven bakımından. Çocuklarımızın istikbali için bu tarihi projenin gelişmesi lazım. Müzakerelerin başlangıcıyla Avrupa'da yepyeni bir dönem başlamıştır. Türkiye'nin ve AB ile müzakerelerinin bir tek amacı var. O da Türkiye'nin üye olmasıdır başka hiçbir amacı yoktur. Bunu gayet iyi biliyorum. Çünkü ben bu önemli karara daha önce de
katılmıştım. Bundan kimse vazgeçemez. Bunun içinde Avrupa'nın Türkiye'ye verilmiş tarihi bir sözü vardır. 1963'te o zamanki ortak Pazar Türkiye'ye 'sen üye olabilirsin' diye söz verdi. 15 sene önce AB üyelik için bazı şartlar öne sürdü. Bunlar katılmak isteyen bütün ülkeler için geçerli. Türkiye'nin de bu şartları yerine getirmesi lazım. Başbakan Erdoğan ülkeye modernizasyon ve yenileşme getiriyor. Cesur bir politikası var ve Türklerin çoğu tarafından destekleniyor."

Bu başarılı ekonomik reform politikasıyla Türkiye'nin aynı zamanda küresel finans krizine karşı iyi silahlandığını anlatan Gerhard Schröder, sözlerine şöyle devam etti: "Son 6 yıl içinde Türkiye yüzde 7 büyüme gerçekleştirdi. Bu da gösteriyor ki Türkiye AB için ekonomik için son derece önemlidir. Sadece Türkiye'nin AB'ye ihtiyacı yok AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı var. Bunu daima vurgulamamız lazım. Türkiye'nin AB'ye katılması Avrupa ve Türkiye'nin güven politikası için çok büyük kazanım olur. Türkiye
stratejik olarak Avrupa ve Asya arasında buluştuğu noktadadır. Böylece Avrupa'nın dünyadaki ağırlığını daha da güçlendirebilir. Avrupa'daki politika, Türkiye'nin hala yürürlükte olan katılım sürecini desteklemesi lazım."

21. yy da yeni tehlikeler ortaya çıktığını anlatan Gerhard Schröder, bunların, terörizm, şiddet, kitle imha silahlarının giderek yaygpürdürülebilir bir enerji poınlaşması olduğunu ifade etti. Bugün hiçbir ülkenin bu zorlukların üstesinden tek başıma gelebilecek durumda olmadığını anlatan Schröder, şunları söyledi: "Güçlü ve etkin çok yönlü bir sisteme ihtiyaç var. Dolayısıyla bu hukuk üzerine dayalı bir sistem olması lazım. Terörü sadece askeri mücadeleyle çözemeyiz. Terörün köküne inmemiz lazım."

ABD SÜPER GÜÇ OLMA ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİ

TBMM Eski Başkanı Hikmet Çetin de, Gerhard Schröder'in Avrupa'da vizyon sahibi bir lider olduğuna dikkat çekti. Küreselleşmenin bir çok olumlu ve olumsuz yanları bulunduğunu ifade eden Hikmet Çetin, şöyle konuştu:

"Bugün artık dünya iç içe. Artık ülkelerin rahat bir ulasal ekonomik politika sahibi olması çok güç. Amerika'daki bir ekonomik kriz Antalya'daki insanları etkiler hale gelmiştir. 21. yy'ın başında Amerika süper güç olarak ortaya çıktı. Dünya yepyeni bir ortama girdi. Demokrasi, serbest piyasa ekonomisi, barış, bunlar olmadı. ABD, süper güç olma gücünü kaybetti. ABD, müttefiklerini bile dikkate almayarak dünyaya tek başına yöneteceği düşüncesi gütmüştür. 11 Eylül saldırısıyla ABD dünyadaki saygınlığını giderek kaybetti. Son ekonomik krizle ABD, süper güç olma özelliğini iyice kaybetti."

Dünyada bir gruplaşma olduğuna dikkat çeken Çetin, bu gruplaşmanın savaşa yol açmayacağını fakat bölgesel krizlere neden olabileceğini sözlerine ekledi.

İHA
Yayın Tarihi : 30 Ekim 2008 Perşembe 14:24:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?