17
Mayıs
2024
Cuma
İSKENDERUN - HATAY

Ulla Battı Haciz Kalktı

İskenderun İcra Mahkemesi, 6 Eylül’de hacizli olarak körfezde batarak 40 metrede dibe oturan M/V Ulla’nın barındırdığı 2 bin 200 ton toksik yükü üzerindeki haczi kaldırdı. Mavi Deniz Taşımacılık Ltd. Şti.’nin avukatı Serdar Kelahmet’in "Haciz usulsüz kaldırıldı" yönündeki şikayetini reddeden İskenderun İcra Mahkemesi’nin, gerekçeli kararı daha sonra açıklamak üzere verdiği kararında, "Her ne kadar İskenderun 3. İcra Müdürlüğü tarafından M/V Ulla gemisi ve yükü üzerinde 10 Nisan 2003 tarihinde konulan haczin (Mahkememizde 2004/675 sayılı dava dosyası ile şikayet konusu yapılmış iken) 17 Haziran 2004 tarihinde haczin kaldırılmasına ilişkin kararı, İcra Müdürlüğü’nün icra mahkemesine intikal etmiş şikayet konusunda doğru ya da yanlış bir karar veremeyeceği, kendi kararını başka bir karar ile kaldıramayacağı, bu görevin İcra Mahkemesi’ne ait olduğu, yaptığı iş usulsüz ise de mahkememizin 2004/675 E sayılı dava dosyasından gemi ve yükü üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, konusuz kalan şikayetin reddine karar verildi" ifadelerine yer verildi.

İskenderun Çevre Koruma Derneği’nin (İÇKD) müdahil olduğu davada Ulla ve yükü üzerindeki haczin kaldırılmasına ilişkin kararı düzenlediği basın toplantısı ile yorumlayan İÇKD Avukatı Maruf Kaymaz, verilen kararın, mahkemenin 18 Ağustos 2004 tarihinde verdiği ihtiyati tedbir kararının yanlış olduğunu kabul ettiğinin teyidi olduğunu belirterek, "Ama, artık anlamsızdır. Çünkü gemi, yükü ile birlikte battı" diye konuştu.

Gemi batmadan önce, gönderilmesindeki en büyük engelin, 10 Nisan 2003 tarihinde alacaklı acente tarafından gemi ve yük üzerine konulan haciz olduğunu anımsatan Kaymaz, Ulla ve yüküne ilişkin hukuki süreci ve gelinen son durumu şöyle anlattı:

"Yine aynı acente, 1 yıl sonra 10 Nisan 2004 tarihinde İskenderun 3. İcra Müdürlüğü aracılığıyla kıymet takdiri yaptırdı. Bu kıymet takdirindeki bilirkişi mütalaaları, ’yükün değersiz’ olduğu şeklindedir. Yani yük, 10 Nisan 2004 tarihinden itibaren çıkartılmasında hiçbir sakınca olmayacak duruma gelmişti ama akabinde 11 Mayıs 2004 tarihinde yine 3. İcra Müdürlüğü vasıtasıyla bir bilirkişi heyeti daha oluşturuldu ve bu heyetin raporunda bir önceki rapor gibi, yükün değersiz olduğu kanaatine varıldı ve bu teyit edildi. Bunun üzerine Maliye Bakanlığı’nca hazine avukatları aracılığıyla 3. İcra Müdürlüğü’ndeki dosyaya yükün üzerindeki haczin kaldırılması talimatı veriliyor ve 17 Haziran 2004 tarihinde yüke ve gemiye haczi koyan 3. İcra Müdürlüğü, yük üzerindeki haczi kaldırıyor ki biz de İÇKD bu dosyaya müdahil olduk ve hukuki sürece katıldık. Bunun üzerine 18 Ağustos 2004 tarihinde, acente İskenderun İcra Tetkik merciinde yükün üzerindeki kaldırılan haczin, ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması ve İcra Müdürlüğü’nün yaptığı işlemin şikayet konusu olduğunu şikayet yoluyla dile getirdi. Aynı gün, 18 Ağustos 2004 tarihinde bizim ve bakanlığın da taraf olduğu yük üzerindeki haczin kaldırılması ihtiyati tedbir yoluyla maalesef durduruldu. Usulsüz ve yanlış bir karardı bu. Bu karar ile birlikte tekrar yük üzerinde haciz konulmuş oldu, ta ki bugüne kadar. Bugün 7 Ekim 2004 tarihinde, İskenderun İcra Tetkik Hakimliği bir karar verdi, bu karar, 18 Ağustos 2004 tarihindeki kararın tam tersi bir karardır. İhtiyati tedbir yoluyla haczin kaldırılmasını durduran mahkeme, bugün acentenin hem şikayet talebini reddetti, hem de ihtiyati tedbir talebini. Dolayısıyla yükün üzerindeki haciz tekrar kalktı."

Gemi üzerindeki haczin de kaldırıldığına işaret eden Kaymaz, "Bugün mahkeme kararıyla gemi üzerindeki haciz de kaldırılmış oldu. Artık bir yanlıştan dönüldü. M/V Ulla üzerindeki ve yük üzerindeki haciz kaldırılmıştır ve 4.5 yıldır sularımızda bulunan gemi ve yükünün gitmesi, gönderilmesi ve yükün çıkarılması için önlerinde hukuki hiçbir engel kalmamıştır. Ama gemi maalesef suyun dibinde. ’Geç gelen adalet’ diyebiliriz buna. ’Geç gelen adalet, adalet değildir’ diye bir deyim vardır, bu durum buna uyuyor maalesef. Yine de bu karar sevindiricidir. Keşke bu karar gemi batmadan önce çıksaydı, belki o gemi şu an su üzerinde İspanya’ya doğru gidiyor olacaktı" diye konuştu.

Greenpeace Akdeniz Ofisi Toksik Maddeler Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı ise hem dönemin Çevre Bakanlığı’nın, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ve hem de İspanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nin kendilerine gönderdiği yazılarda, İspanya’nın yükü 2001 yılında kabul ettiğinin belirtildiğini ifade etti. Bir süre önce Çevre ve Orman Bakanlığı önünde yaptıkları eylemle bakanlığı şeffaf olmaya davet ettiklerini belirten Dökmecibaşı, bu çağrılarını yinelediklerini kaydederek mevcut durumun, Basel Sözleşmesi’nde iki ülkenin oluşturacağı ortak fonla çözümlenmesini öngördüğünü belirtti.

iha-iskenderun
Yayın Tarihi : 8 Ekim 2004 Cuma 12:47:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?