CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Süleyman Demirel Üniversitesi'nde (SDÜ) düzenlenen 'Sosyoekonomik Değişim ve Dönüşüm Sürecinde Akademik Özgürlük ve Kurumsal Özerklik'' konulu panele katıldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, panelde yaptığı konuşmada Türkiye'de üniversitelerin baskı altında olduğunu söyledi. Konuşmasına ifade özgürlüğünün, üniversitelerin bağımsızlığının, yargı bağımsızlığı kadar önemli olduğunu belirterek başlayan Öymen, "Türkiye Cumhuriyeti'nin halkalarından biri de üniversitelerdir. Bu ülkede üniversiteler kurulurken bilimi öncü edindik. Bu konuda çalışırken, Avrupa ülkelerindeki bilimsel özgürlük havasından yararlandık" dedi.

Türkiye'de zaman zaman hükümetlerin üniversitelere, yargıya, basına ağır baskılar yaptıklarını anlatan Öymen, şunları söyledi: "Bizim üniversite dönemlerimiz bu şekildeydi. Üniversite hocaları hükümetlerin boy hedefiydi. Bizim hocalarımız kahramanlık gösterdiler. Demokrasi, özgürlük anlayışını onlardan öğrendik. O dönemde herkes hükümetlere boyun eğerken, üniversiteler boyun eğmedi. Daha sonraki dönemde de üniversiteler özgür kuruluşlar olarak başarılı görevler yaptılar."

ÜNİVERSİTELERE BÜYÜK ROL DÜŞÜYOR

Bilimsel özgürlüğün sadece hükümetin baskılarıyla değil toplumun çeşitli kesimlerinin baskısıyla da karşı karşıya kaldığını anlatan Öymen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de maalesef, özgürlüklerin, demokrasinin baskı altında olduğu dönemden geçiyoruz. Herkes bu sıkıntıları yaşıyor ve nasibini alıyor. Bu dönemde üniversitelere büyük bir rol düşüyor. 1950'lilerin sonunda olduğu gibi üniversitelerin bağımsızlıklarını korumak için büyük bir mücadele vermesi gerekiyor. Bugün Türkiye'de gerçek demokrasinin

varlığından söz edemeyiz. Yargı bağımsızlığı konusunda Türkiye 64'üncü sırada, yargı Türkiye'de büyük bir baskı altında. Üniversiteler kahramanca mücadele ediyor ama bedelini de ödüyor. 7 rektör tutuklandı. Akademisyenler, gazeteciler hapse atıldı ve davaları devam ediyor. Türkiye böyle bir dönemden geçiyor. Gerçek suçlular var mı? Belki de var. Ama bu insanların hangi suçtan hapse atıldıkları belli değil. Bu isimlerin ortak özellikleri ise hükümete karşıt görüşünü savunanlar olmaları."

Bu ülkede böyle acı olaylar da yaşandığını belirten Öymen, sözlerine şöyle devam etti: "İki gün önce Cumhuriyetimizde ilk defa Cumhuriyet Savcısı gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu sıkıntılardan çıkış yolu ise yine demokrasinin içindedir. Akademik özgürlüklerden kaynaklanan sıkıntıları demokrasi içinde bulacağız. Akademisyenler de, akademik özgürlüklere zarar vermeyecek. Farklı görüşleri savunuyor olabilirler ama bilimsel toplantılara sadece kendi görüşlerini savunan insanları çağırıyorlarsa bu özgürlük değildir."

NEDENSE HAKSIZ TARAF HEP TÜRKİYE'DİR

Türkiye'nin uluslararası meselelerde hep haksız konumdaki ülke konumuna düşürüldüğünü anlatan Öymen, şunları söyledi: "Avrupa'daki dostlarımıza bakarsanız sanki yarış halindeymiş gibi aynı görüşleri savunuyor. Örneğin Kıbrıs Meselesi, 1960 yılında bağımsız bir devlet kurulmuş, 3 yıl sonra Rumlar tahrip etmişler. Türkleri öldürmüşler. Bilimsel yayınları, açıp bakın. Bu kadar haksızlığa uğramış olan Türklerin, bu haksızlığını yazan yok denecek kadar az. Herkes Rumların haklı olduğunu düşünüyor. Çünkü devletleri öyle düşünüyor. Kendi hükümetlerinin görüşlerini dikkate alarak yayın yapıyorlar."

Türkiye'nin hangi milletle bir sorunu varsa hepsinde Türkiye haksız olduğunu belirten Öymen, "Çünkü Türkiye'ye karşı bir ön yargı hakimdir. Bu önyargıyı kıracak olanlar bilim adamlarıdır. Bunu da ancak bilimsel özgürlükle yapabilirler" ifadelerini kullandı.

Bizim Batı değerlerine sahip olduğumuzu anlatan Öymen, şöyle konuştu: "Bizim, demokrasi, insan hakları, laiklik, kadın erkek eşitliği temel değerlerimiz. Batılı dostlarımız bize tarafsız bakmazlarsa sonunda Türk halkının batılı insana karşı güveni azalacaktır ve azalıyor da. Türkiye'de bilim adamlarımız, hiçbir şeyin farkında olmayan Japon çobanın durumuna düşemez. Bilim adamlarının 'haberimiz yok, bekleyelim görelim' deme hakkı yok. Rektörler hapiste yatarken hiç birimiz yatağımızda rahatça yatamayız.

Demokrasi ancak ona layık olanların rejimidir. Demokrasiye layık olduğumuzu ispat etmek zorundayız."