Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, üniversitenin sahip olduğu bilimsel ve teknik altyapı ile gençlere sunduğu imkanları Süleyman Demirel Fen Lisesi son sınıf öğrencilerine anlattı.
SD Fen Lisesi Toplantı Salonunu dolduran 100ü aşkın öğrenciye, SDÜ ile ilgili bilgi veren Rektör Baydar, daha sonra öğrencilerin sorularını cevapladı. SDÜnün Ispartanın dünyaya açılan penceresi olduğunu belirten Rektör Baydar, seçkin bir öğretim yuvası olan Süleyman Demirel Fen Lisesinin de orta öğretimde Ispartanın dünyaya açılan penceresi olacağını söyledi.
SDÜnün 10 milyon metrekare genişliğinde büyük bir kampus alanına sahip olduğunu, 45 bine yakın öğrencisi, 3 bine yakın akademik ve idari personeliyle Türkiyenin 77 üniversitesi arasında 7. sırada olduğunu hatırlatan Rektör Baydar, "1992 yılında kurulan üniversitemiz henüz genç bir üniversite olmasına rağmen, Türkiyenin en iyisi olma iddiasını sürdürmektedir. Benin rektör olarak hedefim, SDÜyü bir marka yapmak ve Türkiyenin en iyisi yapmaktır. Bu amaçla ekip olarak tüm gücümüzle çalışıyoruz" dedi. Üniversite olarak Ispartadan dünyaya bakmadıklarını, tersine dünyadan Ispartaya baktıklarına değinen Baydar, "Isparta bir dünya kentidir. SDÜde buna destek olan ciddi bir bilim yuvasıdır. Üniversitemiz bu tezi doğrularcasına, bu yıl ilk kez Erasmus Öğrenci Değişim Programı ile yurt dışına 40a yakın öğrencisini göndermiş Anadoludaki ilk üniversitedir. Biz bir ekol olmak istiyoruz. Bunu da sizin gibi genç öğrencilerimizle yapacağımıza inanıyoruz" diye konuştu.
Tanıtım toplantısının sorular bölümünde, öğrencilerin, yabancı dille eğitimi nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorusunu cevaplayan Rektör Baydar, her Türk gencinin Türkçeyi en iyi şekilde bilmesi gerektiğini ifade ederek, "Türkçe bizim ana dilimiz. Bizim amacımız Türkçeyi bilimsel bir dil haline getirmek. Her gencimiz ilköğretimden başlamak üzere ana dilini çok iyi öğrenecek ve bilecek. Ancak, bunun yanında en az bir hatta iki, üç lisanı da rahatça anlayıp, konuşabilecek. İşte bu mümkün olduğu takdirde kendimizi ve tüm çalışmalarımızı dünyaya daha iyi aktarıp, anlatabiliriz. Unutmayın ki kendi dillerini unutan toplumlar, tarihsel süreç içinde yok olmaya mahkumdurlar" dedi.