5
Mayıs
2024
Pazar
ISPARTA

TÜSİAD Başkanı'ndan sert açıklamalar

TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Isparta'da yaptığı konuşmada, “Bugün artık kutuplaşma ve gerginlik içine girmek yerine, ülkemizin ve tüm bireylerin refahını arttıracak ekonomik ve sosyal politikalar çevresinde kenetlenmeliyiz” dedi.

Yalçındağ, Büyük Isparta Oteli'nde düzenlenen ‘KOBİ’lerde Finansman Sorunları ve Basel II’ toplantısına açış konuşması yaptı.

2001 yılı ertesinde uygulanmaya başlanan ekonomik programın getirdiği istikrarın 2007’de bozulduğunu belirten Yalçındağ, şöyle konuştu:

"Büyüme hızı yavaşladı, enflasyon hedeflenenin iki katına çıktı, YTL değer kazanmaya devam etti, cari işlemler açığındaki yükselme durdurulamadı. Bunun yanı sıra, mali disiplin yeniden bozuldu, faiz oranları maalesef büyümeyi destekleyecek seviyelerin çok üzerinde seyretti, işsizlik oranı yüksekliğini korudu ve verimlilik artış hızı yavaşladı.

2007 ayrıca dünya piyasalarındaki dengenin de bozulmaya başladığı bir yıl oldu. Amerika’daki yüksek riskli konut kredilerinin yarattığı zincirleme zararlar, bu zararların piyasada yarattığı güvensizlik, hükümetlerin müdahalelerinin yetersiz kalması, 2008’e büyük sorunların devredilmesine yol açtı.

2008 ZOR GEÇECEK

Ekonomi yönetiminin büyük bir ikilemle karşı karşıya kaldığını belirten Yalçındağ, şunları söyledi:

"Bu yıl bütçede öngördüğümüz % 4 enflasyon oranı ve aslında mevcut sorunlarımızı çözmekte yetersiz olan % 5 büyüme hızını yakalamamız, ekonomimizin geldiği noktada ve bu küresel konjonktürde kolay olmayacak. Hedeflenen % 4’lük enflasyona ulaşmak için para politikasında bir gevşeme olmaması gerekecek. Daralan uluslararası likidite karşısında, Türkiye’nin yurtdışından fon çekebilmesi için yüksek reel faiz politikasına devam etmesi kaçınılmaz olacak. Kısacası, Merkez Bankası’nın gelecek dönemde faiz politikasında temkini elden bırakmayacaklar. Öte yandan, Reel faizlerin mevcut seviyesi ile hem yüksek büyüme hızı elde etmemiz, hem de istihdam yaratmamız oldukça zor olacak

Ancak, bu tabloya rağmen, soğukkanlı bir değerlendirmenin ve alınan yerinde kararların zamanında ve eksiksiz uygulanması ile çok şeyin değişebileceğine olan inancımızı da koruduğumuzu belirtmeliyim.

Her şeyden önce, 2008 yılında dünya ekonomisindeki gelişmelerin çok yakından izlenmesi ve para politikasında istikrarlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği görüşündeyiz. İkinci önemli nokta, kısmen bozulan bütçe disiplininin 2008 yılında yeniden sağlanması... Bunun, yurtiçi ve yurtdışı yatırımcılara verilecek çok kuvvetli bir mesaj olacağına inanıyoruz. 2008’in kayıp bir yıl olmaması için, reform ivmesinin yeniden yükseltilmesi de bir başka gereklilik olacak."

MİKRO REFORMLARA HIZ VERİLMELİ

Şirketler kesiminde rekabet gücünün daha da artmasına imkan sağlayacak mikro reformlara vakit kaybedilmeden hız verilmesi gerektiğinin altını çizen Yalçındağ, "Bu reformlar, şirketlerimizin finansmana erişimini kolaylaştıracak, artan maliyet baskıları karşısında verimliliklerini yükseltmelerine imkan sağlayacak, üretilen ürünlerin katma değerini yükseltecek. Ayrıca, inovasyonu teşvik edecek, yaratılan değerlerin yatırımı ve istihdamı artırmaya tahsis edilmesine imkan verecek. Böylece, daralan finansman imkanları, finansmana erişim koşullarının iyileştirilmesi ile dengelenebilecek..." dedi.

TOPLUMDA KUTUPLAŞMA BAŞLADI

Hükümetten beklentilerini de açıklayan Yalçındağ, şöyle konuştu:

"Ülke olarak yenilenen meclisten ve yeni kurulan hükümetten beklentimiz, geçmiş dönemin tecrübesi ile reform sürecine hız kazandırması ve toplumumuzu kenetlemesiydi. Oysa bugün itibariyle reform sürecinde ciddi bir atalet, toplumda ise maalesef kutuplaşma görüyoruz.

Bugün itibariyle siyasi gündemimizi dalgalandıran konu özünde üniversite camiasını, öğretim üyeleri ve öğrencileri ilgilendiren bir konudur. Zaman içinde, yüksek öğretim kuralları çerçevesinde yumuşak bir geçiş ile halledilebilecek iken, bugün siyası istikrarsızlık nedeni haline gelmiştir. Konunun, iki kısa anayasa maddesi değişikliğine indirgenmesi ve bu şekliyle meclise getirilmesi yanlış bir adım olmuştur.

SÜREÇ KONTROLDEN ÇIKIYOR

Kaldı ki bu anayasa değişikliklerinin karşı karşıya kalacağı muhtemel hukuki engellerin de iyi hesap edilmediğini açıklıkla görüyoruz. Ayrıca bu konudaki söylemlerin toplumda gerginliğe ve tedirginliğe neden olacak şekilde genişlediğine şahit oluyoruz. Adeta süreç kontrolden çıktığı izlemini veriyor.

Dolayısıyla bu konunun sadece üniversitelerimiz ile sınırlı kalmasını sağlayacak, kamu kesimi ve orta öğrenime genişlememesi için mevcut hukuki güvencelerin güçlendirilmesine ihtiyaç olduğu görüşündeyiz.

Ne yazık ki, siyasi kültürümüz ulusal öneme haiz konuları yeterli zaman ayırarak, derinlemesine ve sükunet içinde tartışma alışkanlığı geliştiremedi. Oysa bambaşka bir tablo sergileyebilirdik, demokratik reformlarımızı, özgürlükleri en geniş anlamda hayata geçirecek şekilde, çok önceden tamamlayabilirdik.
Yüksek öğrenim kurumlarımızı, yenilikçi, yaratıcı, araştırıcı, bilimsel bilgi üreten kurumlar haline getirebilirdik. İlk ve orta öğretimde 12 yıllık zorunlu eğitime geçmiş olabilirdik.

Demokratik katılımı geliştirip, güçler ayrılığı prensibini Anayasal zeminde yeniden olması gerektiği gibi tesis edebilirdik. Oysa şu anda yaptığımız, Yasama-Yürütme -Yargı dengesini Yürütme lehine bozacak yeni girişimler yapmak.

Sorunlara ideolojik kalıplarla yaklaşmayıp akılcı bir yöntem benimseyebilseydik Türkiye ekonomisini bugün rekabete çok daha kolay hazırlayabilir, refah toplumu idealimizin çok daha hızlı gerçekleştirebilirdik. Elbette, yukarıda sayılan sorunlar bir hamlede çözülüp geride kalmayacaktı. Toplum ve kurumlar tarafından içselleştirilmesi zaman alacaktı. Ama ekonomik ve sosyal gelişmeye odaklanabilmek, eğitimin yaygınlığını ve kalitesini yükseltebilmek bu sürecin hızlanmasını sağlayabilecekti."

KUTUPLAŞMA VE GERGİNLİĞİ BIRAKIN

Önümüzdeki zor dönemi aşabilmenin şartının siyasi istikrar, doğru gündeme odaklanma ve kararlı liderlik olduğuna vurgu yapan Yalçındağ, şunları söyledi:

Ekonomide yeni bir vizyonla, yeni bir şevk ile harekete geçersek, yeni bir atılımı başlatmamız mümkün olabilir. Duraklamaya uğrattığımız reformları yeniden devreye sokarak AB sürecini iyi yöneterek kalıcı bir yapısal dönüşüm sağlayabiliriz.

Bunun için öncelikle, gündemi yerli yerine oturtmak zorundayız. Türkiye dar gündemli ve kutuplaştırıcı siyasetler yüzünden geçmişte çok zaman kaybetti. Bugün artık kutuplaşma ve gerginlik içine girmek yerine, ülkemizin ve tüm bireylerin refahını arttıracak ekonomik ve sosyal politikalar çevresinde kenetlenmeliyiz.

TÜSİAD olarak, kendimizi Cumhuriyet’in demokrasi, laiklik, çağdaşlık ve refah ideallerinin taşıyıcısı, toplumsal gelişmenin gönüllüsü olarak görüyor ve ilgili tüm süreçlerde aktif olmaya devam edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz.”

ajanslar
Yayın Tarihi : 16 Şubat 2008 Cumartesi 18:48:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet ensari IP: 88.229.136.xxx Tarih : 16.02.2008 21:56:16

vet bugün cok acayıbıma gitti yine insanları aclık sınırının altında 12 saat calıştırıp asgari ücret ödeyen benim ve benim gibi insanların ödediği vergilerle devletten teşvik adı altında aldıkları paralarla geldikleri yrde şimdi devlete kafa tutuyorlar aslında memleketi siz karıştırıyorsunuz hakkınız olmayan konuşmalar yapıyorsunuz