Bilinen bir şey var her insanın doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği şehir çok önemlidir. Hiçbir insan doğup büyüdüğü yeri unutmaz, dünyanın neresine giderse gitsin hep oraya özlem duyar. Çünkü herkesin bir kez çocukluk hakkı var, ikinci bir çocukluk dönemi yok.
Ağrılılar'ın çoğunda bu özlem dolu dolu yaşanmaktadır. 70 li yıllarda Ağrı fazla göç vermezdi. Herkes bir birini tanır, bir biriyle sıcacık ilişki içinde olurdu. Bir bakıma akraba gibiydi insanlar.
Ne olduysa sağ-sol kavgaları başladı ve insanlarımız bölündü. İşte o zamandan sonra Ağrı göç vermeye başladı ve ilişkilerde soğukluklar başladı.
Ama herkesin içinde hemşeri özlemi vardı. Ağrı dışında insanlar birbirini arayıp sorardı, sağ-solun pek önemi kalmazdı. Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün, Ağrı’lı aslında ayrılıktan, kavgadan , sağ-sol dan bölünmeden yana değil! Bunu tüm sağduyulu olanlar kanıksamış durumda.Ağrı’lıyı dışarıdan gelen Ağrı’lı olmayan yabancılar ve bazı kamu da çalışan yabancılar böldürmeye çalışmış. Görünen bu maalesef. Ne zamanki Ağrı’lı kendi başına kalmış birbirini sevmeye başlamıştır. Gelen yabancıların bir kısmı birkaç yıl burada çalışıyorlar sonra çekip gidiyorlar, geride bizler kalıyoruz.
Yabancıların bu konuda daha sağduyulu olması gerekirken maalesef bazıları bu ayırımcılığı yapıyorlar. Birilerini pof poflayıp, sırtını sıvayıp birilerini de kötülemek gibi bir şey. Yazık ediyorlar Ağrı’mıza bu konuda kamu görevlilerine de büyük sorumluluk düşmektedir. Bu ayırımcılığın yapıldığını Ağrı da görev yapmış sonradan nakil olmuş olanlarda anlatıyor. Bazıları bunu yaptıklarını , pişman olduklarını bile dile getirmekteler. Ramazan ayındayız ve insanlar birbirine gönülden sıcak yaklaşmaktalar, her gece sohbetler, misafirlikler, davetler Ağrılı'nın sıcak gelenekleridir.
Orta yaş grubuyla konuşurken geçmişin yanlışlarının bir daha olmamasını diliyoruz. Gençlere laf anlatmaya çalışıyoruz, onların bizim düştüğümüz hatalara düşmemelerini öğütlüyoruz, birbirimizi çok sevmemiz gerektiğini, Türkiye’yi, Ağrı’yı, Vatanı, Bayrağı, Atatürk’ü, Cumhuriyeti, toplumun kültürünü sevmemiz gerektiğini anlatıyoruz.
Aslında şimdiki gençler çok daha olumlu, daha akıllı ve ideal yaklaşmasını biliyorlar, ama toplumda güç odakları var bunu aşamıyorlar. İşsizlik, hayat pahalılığı, katı gelenekler, umutsuzluk had safhada. Biz Türkiye’de bir güzel gemideyiz ve bu güzel gemiyi beraber yürütmek zorundayız başka gemi yok, hep beraber çağdaş dünyada hak ettiğimiz yerde olabilmek için daha fazla çalışmak ve birbirimizi sevmek zorundayız. Bu ülkeyi sevmek çok çalışmak ve bir birine kenetlenmekle olur, boş laflarla Vatan, Millet, Sakarya edebiyatı yaparak ayrıcalıklı olduğunu iddia ederek olmaz!.
Bin yıldır düşmana karşı nasıl birlikte savaştıysak bundan sonra da birlikte olmanın bereketini yaşamalıyız. Unuttuğumuz bir şey var Genç Cumhuriyete ve Ulu Önder Atatürk’e sahip çıkarak uygar ülkeler sıralamasında yarışabileceğiz. Avrupa Birliğine üye olma yarışında tutunacağımız dal birbirimize bağlılığımızda saklıdır. Başkasının bize faydası yok, dert varsa dermanda bizdedir. Karamsar tablo çizmiyorum ama hava bulutlu, herkesin sağduyulu olması gerekir. Özlenen Ağrı olsun,umutlarımız ve sevdalarımız bu şehir için çoğalsın, dostluklar hep şahlansın, kötülükler ve nifak bu şehre uğramasın, güzel yarınlar hepimizin olsun, hepimiz , tüm Ağrılı hemşerilerimiz barış, dostluk, kardeşlik ve sevda türküleriyle coşalım. Sevdiklerimiz çok, sevenlerimiz eksik olmasın, mutlu ve umutlu kalmamız dileği ile nice Ramazanlara……… Dr Murat Gökalp