5
Mayıs
2024
Pazar
AĞRI

Trafik kazası: 4 yaralı

Ağrı'nın Taşlıçay ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 4 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Doğubayazıt ilçesinden Ağrı istikametine gitmekte olan Şefik Koçak yönetimindeki 04 AN 305 plakalı otomobil, Taşlıçay ilçesi yakınlarında henüz öğrenilemeyen bir nedenle takla attı. Kazada, sürücü Şefik Koçak ile araçta bulunan Atakan Atak (5), Erhan Türkova (10) ile Selda Atak (27) yaralandı. Ambulanslarla Taşlıçay Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılar, ilk müdahalelerin ardından Ağrı Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

iha
Yayın Tarihi : 3 Temmuz 2009 Cuma 12:59:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
medeni yildirim IP: 85.179.164.xxx Tarih : 11.07.2009 03:49:16

EN BÜYÜK KÖY AĞRI Günümüzün en büyük sorunlarından birisi il ve ilçelerimizin ilerlemek yerine gerilemesi. Bu konuyla ilgili bir arkadaşımın yazısını alıntı yaparak yayınlıyorum...
"Sokaklar, caddeler, yollar kış boyunca buz pistinden  farksızdı.  Arabalar bundan etkilenmemek için kısmen zincir takıyorlardı. Peki ya insanlar? onlar da mı zincir takacaktı. Ya da birer buz pateni ayaklığı mı? takacaklardı. Yürüyemiyordu kimse yolda, her yer buz pistiydi. Birbirine tutunanlar, kimseye tutunamayanlar,
kalçalarının üstüne düşenler, kol-bacak kıranlar, ya da hiç yürüyemeyenler. Düşmemek için sokağa çıkmaktan korkanlar. Ve kimse sokağa çıkmadığı için ağlayan esnaflar...Bitti mi peki kış? elbette hayır. Şimdi durum biraz daha farklı. Buz pistleri artık eriyor. Temizlenmeyen yollarda ayağını her bastığında bir çukur oluşuyor. Ve eriyen kar vatandaşın dizine kadar bulaşıyor. Çatılardan vatandaşın başına düşen karlar da bunun cabası. Yolda yürümek şimdi de çizme giymek gerektiriyor. Peki yarın ne olacak. Yarın karlar tam eridiğinde, buna yağmurda eklenince ortalık çamur deryasına dönecek.Yıllardır yapılıp yapılıp bir türlü bitirilemeyen sözde asfaltlı yollarımız bitmiş olacak. Hepsi fare çukuruna dönüşecek ve muhtemelen yeniden yapılması için ihaleye açılacak.
Yapılamayan yollarda zaten her zaman nasılsa öyle olacak. Mahallesinden çarşıya gelmek için yola çıkan vatandaş bir tane çizme ayağına giyecek, diğer ayakkabısını da poşete koyarak yanında taşıyacak. Yoksa güzelim çarşımız batacak. Esnaflarımız ikide bir dükkânlarını silmek zorunda kalacak. Neyse ki çamurların bittiği günlerde gelecek. Yollar kuruyacak ve artık ne kar ayaklığı, ne buz patenini, ne çizmeyi, ne de yedek ayakkabıyı taşımak zorunda kalmayacağız. Bu sefer durum farklı olacak. Çöp cenneti memleketimizde karın örttüğü bütün çöpler meydana çıkacak. Mikroplar kendilerine vücudumuzda yer bulmak için yarışacak. Yollarımız her araba geçtiğinde toz bulutlarını hediye edecek bizlere. Bu seferde bir oksijen ağızlığı, birde bir gözlük gerekecek bize. Bir gün bahar gelecek terleyeceğiz. Banyo etmemiz gerekecek. Ve su ısıtılacak. Ben taslarla su dökecem başıma ve temizlenecem böylece. Misafir gelecek eve, tuvalete gitmek isteyecek, gidecek. Ben eline tutturacam su ibriğini dışarıdaki tuvaletin yolunu göstereceğim. Buraya geldiğimizden beri kaçıncı tuvalet yerini kazdığımızı hatırlamıyorum.
Artık bir gün olurda bu durumdaki evlerin altında hazine aramaya kalkışanların ne bulacağını tahmin etmek hiçte zor değil. Sonu gelmez bir hikâyedir anlattığım. Ve bir köy değildir bu yer. Bir şehirden, bir kentten bahsediyorum. Senin, benim yaşamaya çalıştığımız Ağrı-mızdan bahsediyorum. Ağrımız-dan bahsediyorum. Bahsetmeye de devam edeceğiz. Daha sonrada sırasıyla dile getireceğimiz, üzerinde duracağımız ve takip edeceğimiz Ağrı'nın sorunlarının muhatapları "sadece aklınızdan geçenler değil, aynı zamanda bizleriz belki de." Vatandaş olarak sorumluluğumuzu ne kadar yerine getirdiğimiz ve bu konuda ne kadar bilinçli davrandığımızı kendimize sormamız lâzım önce. Hiç bir şey yapmayıp dövünmek, hep başkalarını suçlamak yıllardır yaptığımız en kolay şeydir bizim. Ve ne yazık ki bu hiç bir zaman çözüm üretmemiştir. Bu hizmetleri yerine getirmekle görevli kişi ve kurumlar da kendi bildiklerini okumaya devam etmiştir. Unutmayalım ki herkes hakkettiğini bulur. Bizde galiba hakkettiğimiz gibi yönetiliyor ve hizmet görüyoruz. (Ya da göremiyoruz.)... "