Sabah saatlerinde karayolu ile Erzincan'a gelen Başsavcı Cihaner, görevine başladı. Basın mensuplarını Erzincan Adliyesi'ndeki makamına davet eden Cihaner, yargı sürecinin devam ettiğinin altını çizerek gözaltı ve tutuklanması ile ilgili konuşmadı.
Cihaner konuşmasında, yaşadığı sürecin değişik şekillerde yorumlanan bir süreç olduğunu ifade ederek, "Yargı bağımsızlığının, hakim, savcı güvenilirliğinin, hatta Anayasal birtakım kurumların tartışılır bir hale gelmesi, böyle akıl dışı, hukuk dışı bir duruma geldi. Baştan beri biz hiçbir zaman kişiselleştirmedik bu olayı ve hala da öyle düşünüyoruz. Yargının, cezaevi personelinin, yardımcı personelinin özlük hakları, inanılmaz bir iş yükü, personel, hakim, savcı eksikliği işlemez bir hale gelmiş. Yüksek
mahkeme sistemi, terfi atama sistemi avukatların belli soruşturmalarda, belli süreçlerde, ayak bağı gibi görünmesi, genç avukatların durumları, mesleğe başlayan genç hakim ve savcıların ücretleri, daha çok çok önemli sorunlar var. Yani bunlar varken işin magazin kısmı ya da medyanın da bu kadar ilgisi varken kişisel bir mağduriyet varmış gibi ön plana çıkarmak istemem. Önemli olan bu sorunlar, yargısal süreçlere, yargıya gerekli saygı ve hareket alanı bırakılırsa doğru-yanlış sonunda ayırt edilecektir.
Türkiye'de hala hakimler var, mahkemeler var, bu şekilde doğruyu bulacaktır. Dava hakkında konuşmak istemiyorum çünkü hala devam ediyor, yeni başladı" ifadelerini kullandı.
"İNTİKAM FURYASI OLMAYACAK"
Başsavcı Cihaner konuşmasında bir gazetecinin sorusu üzerine, "Kin duymak kişiliğimin bir parçası değil. Meslek olarak da imkansız, yasalar vardır. Kişisel bir mağduriyet varsa yasa çerçevesinde gereğini tabii ki yaparım ama bu açık olur. İntikam furyası olmayacak merak etmeyin, yasal gereği neyse, yasal çerçevede gereğini yapacağız" dedi.
Gözaltına alınma süreci ile ilgili de açıklama yapan Cihaner, "Çok yazıldı, çizildi. Orada kastedilen fiziksel bir direniş, ayrıca gelenlere karşı onların yapmak istediği şeyi ben de onlara yapabilirdim ve daha da güçlü olarak yapabilirdim. Kaygımız yargı güvenilirliğiydi. İnsanların yargıya olan inancını sarsmamak, içinde kavga eden bir yargı, yargıya güvenmeyen bir yargı mensubu gibi bir şeyden hep kaçındık zaten, öyle bir şeyde söz konusu değil. Yeter ki sürece medya da dikkatli yaklaşsın, medyanın
yaklaşımı çok önemli. Adalet duygusu yıpratılmamalı. Zaten çok kritik günler yaşıyor ülke, en çok birliğe ihtiyacımız olan günleri yaşıyoruz. Potansiyel her türlü ayrışma noktasını kaşımamamız lazım. Tam tersi birliğe vurgu yapmamız lazım ve onu sağlayacak, sürdürecek olan yargıdır. Medyanın da adli süreçlerde daha dikkatli olması lazım. Yani henüz verilmemiş bir karar için 'skandal' demek ya da bir gün önce aynı mahkemenin verdiği kararı yere göğe sığdıramamak gibi. Bunlar çok etik değil" ifadelerini kullandı.