Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili Mesut Değer, Şemdinli davasının seyriyle komisyonun izlediği seyir arasında çok fark bulunduğunu belirterek, "Yarınki duruşmada farklı sonuçların çıkacağını düşünüyoruz. Sürpriz bir gelişme olabilir" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, yarın Van. 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek Şemdinli davası için CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili Mesut Değer, CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan ve CHP Van Milletvekili Mehmet Kartal ile Van'a geldi. Elkatmış, Ferit Melen Havaalanı'nda Vali Yardımcısı Osman Ahsen tarafından karşılandı. Herhangi bir açıklama yapmayan Elkatmış, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü Sosyal Tesisleri'ne giderek dinlenmeye çekildi.
Havaalanından Van İl Başkanlığı'na geçen CHP'li milletvekilleri burada bir basın toplantısı düzenledi. CHP Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkan Vekili Mesut Değer, yarın Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek Şemdinli davasının duruşmasına katılmak için geldiklerini ifade etti. Değer, dava yargıya intikal ettiği için geniş bir açıklamada bulunmak istemediğini, Şemdinli Komisyonu olarak hazırladıkları 700 sayfalık raporu Türk kamuoyuna sunduklarını söyledi. Kendisinin yaptığı bütün çalışmalar ve konuşmalara Şemdinli Raporu'nda yer verdiğini aktaran Değer, davanın seyriyle komisyonun izlediği seyir arasında çok fark bulunduğunu iddia etti. Değer, "Yarınki duruşmada farklı sonuçların çıkacağını düşünüyoruz. Sürpriz bir gelişme olabilir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Şemdinli İlçesi'ne yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamalarda 'Bu iş nereye giderse gitsin, ucu nereye varırsa varsın üzerine gideceğiz' dediğini hatırlatan Değer, bu sözleri Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de söylediğini kaydetti. Değer, "Gelinen süreç ne oldu. Ben komisyon üyesi olarak Şemdinli davasının kapatılacağını belirttim. Mart ayında yaşanan olaylar Şemdinli olayını kapattı. Keşke Şemdinli olayını her açısında irdeleyebilseydik. Orada yaşanan olayları hukuki, siyasi, kültürel ve sosyolojik boyutuyla suç ve cezai olarak tartışabilseydik. Ama Şemdinli olayı farklı boyuta gitti" dedi. Değer, Danıştay 2. Dairesi'ne yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırınınsa yargıya asıl darbeyi vurduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"Hakim ve savcılar yaralandı. Başbakan yine çıkıp, olay organize değil, yok organizelidir. Bu olay bireysel değil bağlantıları var. Olay şudur, yok budur diye yine konuşuyor. Bende buradan kendisine sesleniyorum. Şemdinli olayı da, diğer olaylarda da elinde belge varsa çık cesurca tüm kamuoyuna açıkla. Elindeki belgeleri bilgileri anlat. Komisyon üyesi olarak Başbakan'ı davet ettim. Elinde bu kadar belge ve bilgi varsa bunları komisyona ver. Olay organize değil, neden değildir. Elindeki doneleri, bilgileri, belgeleri bize verin veya kamuoyuna sunun dedim. Ama onlar çıkıp, 'Bu iş nereye giderse gitsin, ucu nereye varırsa varsın üzerine gideceğiz' diyor. Ama nereye gidelim. Hiç bir yere gidemiyoruz, sadece olaylar kapanıyor".
Daha sonra konuşan CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan, Şemdinli için söylenecek fazla bir şeyin olmadığını dile getirdi. Geçmişte çok şey söylediğini aktaran Canan, yargı sürecinin devam ettiğini ve sonucu beklediklerini ifade etti. Artık bu aşamada bir şey söylemenin doğru da olmayacağını kaydeden Canan, "Daha önce söylediğim görüşlerimin arkasındayım. Şemdinli olayı ve Danıştay'a yapılan silahlı saldırıyla ilgili görüşlerimi daha önce ifade ettiğim için onun dışında farklı birşey söyleyecek durumda değilim. Bence sonucu beklesek daha sağlıklı bir şekilde değerlendirme yapma şansımız olacak diye düşünüyorum. Tahminler üzerine bir şey söylemek doğru değildir. Hiç beklemediğimiz şekilde sonuç çıkabilir. O nedenle yargı süreciyle ilgili bir şey söylemek doğru değil. Ama Türkiye'de ortaya çıkan tablo ve gelişmelerle ilgili kaygılarımı daha önce ifade ettim" dedi.
Türkiye'de toplumsal iki gerçekten kaynaklanan korku olduğunu söyleyen Canan bunların, bir tanesinin laik rejim biçimiyle ilgili duyulan korku, diğerinin ise Kürt sorunundan kaynaklanan bölünme korkusu olduğunu ifade etti. Canan, sürekli bu iki korku yüzünden Türkiye'de bir takım odakların devreye girerek adeta ülke bölünecekmiş veya rejim yıkılacakmış gibi bir takım olaylar ve eylemlerin ortaya çıktığını, toplumda bir gerginlik oluşturulduğunu kaydetti.
.
Yayın Tarihi :
31 Mayıs 2006 Çarşamba 19:20:39