Partisinin Malatya Atatürk Spor Salonu'nda yapılan il kongresinde konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye'ye sosyal demokrasi lazım. Türkiye'nin kaynaklarının verimli ve doğru kullanması lazım. Türkiye büyük yanlışlıklar içinden geçti. Türkiye'de işsizlik en temel konu haline gelmiştir. Bu iktidardan önce de işsizlik vardı. Yüzde 8-9 düzeyindeydi, şimdi yüzde 14 düzeyine, çıktı. Yani yüzde 50 arttı. İşsizliğe karşı büyük bir umursamazlık içerisindedirler. Dünyada, işsizlik açısından ilk 2-3 ülke

arasındayız. İşsizliğin mutlaka artıyor olmasının altında tarıma yönelik ihmal, tarımı gözden çıkarma, tarımı desteklemekten vazgeçme anlayışı en önemli unsur olarak görülüyor. Çünkü tarım insanlarımız için ekmek ve istihdam kapısıdır. Tarım, işsizliği sünger gibi emer. Siz tarımı bitirirseniz, umursamazsanız, artık tarımda yaşayanlar oğlum şehre git iş bul der ve bu çocuklar iş bulamadan büyük kentler etrafında işsizler ordusuna katılırlar. Eğer GAP projesini biran önce tamamlayamazsan, Güneydoğu'daki

alanları sulamazsanız, terörü de sosyal sorunları da önleyemezsiniz. Bugünkü iktidar, bu işlerle değil, başka işlerle meşgul. Bugünkü iktidarın rant, kar ve faiz odaklı bir ekonomi politikası var. Sadece bankaları değil, çiftçiyi de esnafı da kar ettireceksin" şeklinde konuştu.

"Türkiye'de toplumumuzun en temel değerleri adalet kavramı, hukuk ne haldedir. Adalete, hukuka güven daha güçlenmiş midir, daha sarsılmış mıdır. Maalesef içinde bulunduğumuz ortamda, hukuk ve adalete olan güven, bu iktidarın işin içine girmesinden dolayı sarsılmış, tahrip olmuştur. Hukuka olan saygı büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Kendi ifadeleriyle hakimlerin ayarlanabileceği duruma gelmiştir. PKK'lılar Türkiyea'ye gelirken, sınıra taşındılar. Yukarıdaki pazarlık doğrultusunda devletin memurlarını

görevlendirdiler. Ellerinde Öcalan'ın mektubunu teslim etmeye geldik dedir. Çadır mahkemelerinde güya yargındı, ellerini kollarını sallayarak içeri girdiler. Bu hukuka ve kanuna sığdı mı? Habur'da suç olan Malatya'da İstanbul'da Silivri'de suç mu olacak? İşler çığırından çıkmaya başlamıştır. Türkiye çok tehlikeli kargaşa ve çatışmanın içine çekilmektedir. Hukuk ve adalet çatışmasının içine çekilmektedir" diyen Baykal, daha sonra şunları söyledi:

"Hükümet bu ortamda çıkıp diyor ki, anayasayı değiştireceğim. Ne yapacaksın, Anayasa'nın neresini değiştireceksin. Efendim, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu benim talimatımı uygulamıyorlar, benim onlara sözüm geçmiyor. Bu demokraside olmaz. Başbakan'a hesap sorulamayacağı düşünülebilir mi? TEKEL'i ucuza sattın, yarın bunun hesabı sorulmayacak mı? 250 milyon dolar TEKEL'in borcunu idareye ödettin. Yarın divan kurulursa, o divanda benim adamım olsun diye, bugünden

Anayasa'yı değiştirmek istiyorlar. Dostları ve arkadaşları olarak bunlara himmet edecekler duygusu ve düşüncesi içinde Anayasa'yı değiştirme peşine düştüler. Onların derdi, kendi dertleri olduğu için Anayasa değişikliği olmaz diyoruz. Türkiye'yi tuzağa düşürmelerine göz mü yumacağız, izin mi vereceğiz. Mahkemeyi siyasetçinin emir ve kumandası altına alacaklar. Bütün gerçekleri Türkiye'ye anlatacağız. Bu konu ister istemez milletin önüne gelecek. Milletin önüne referandum olarak milletin önüne gelebilir,

sizler o referandumu bu iktidarın çekip gitmesi için, milletin bu iktidardan kurtulması için bir fırsat haline dönüştüreceksiniz.

Erken seçim denilince korkuyor. Referandum durumunda kalır ise, işte bu iktidar için erken seçim haline gelecektir. Bu millet, hukuku siyasetçiye teslim etmeyecektir."

Ermeni açılımı konusuna da temas eden Baykal, "Ermeni açılımı yaptılar. Durduk yerden dediler ki, Ermenistan ile ilişkinizi ve dostluğunuzu düzeltin dediler. Birileri büyük devletler öyle dediler. Bizim hiç kimseyle düşmanlığımız ve husumetimiz yok. Biz kin intikam peşinde koşan millet değiliz. Biz iri, iddialı durmak durumundayız" dedi.

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilen protokole tepki gösteren Baykal, "Büyük üzüntü içindeyiz" diyerek, "Hükümete. Ermenistan ile imzalanan protokolü TBMM'den çekmesi çağrısında bulundu. Baykal, "Şu protokolü derhal meclisten geri çek. Bu politikaya karşı açık ve net bir tavır koy" ifadeleri kullandı. Baykal, izlenmekte olan politikanın Azerbaycan'ı, Karabağ konusunda kendi kaderiyle baş başa bırakma ve Azerbaycan'ın Türkiye'den koparılmasının amaçlandığını ileri sürdü.

"MERSİN'DEKİ ÇARŞAF YIRTMA OLAYI HEPİMİZİ ÜZDÜ"

Baykal, Mersin'deki CHP'li kadın çarşaf yırtma ve yere atma olayı ile ilgili olarak da, "Bu olay hepimizi üzdü. Bu gösteri hepimize derinden yaralamıştır. CHP'nin böyle yırtma, yıkma, yakma, tahrip etme gibi siyasi üslubu olmaz. Bizim siyasi üslubumuz diyalog ve muhataptır. Bir birimizle diyalog kuracağız. Kimsenin kimseye karşı tepeden bakma anlayışı CHP'nin üslubu olamaz. Birbirimize saygı göstereceğiz. Hiç kimsenin giyimine yaşam şekline müdahale etme hakkı yoktur. Sen nereden biliyorsun, o

insanların hangi şartlardan geldiğini. Hangi gelenekten geldiğini? Kimse kimseyi tarif etme hakkına sahip değildir. Millet bilsin ki, insanlarımızın giyinmelerini, inançlarına kuralarına, tam bir saygı içindeyiz" ifadelerini kullandı.

Baykal, Malatya'nın sorunları ilgili olarak da şunları belirtti:

"AKP iktidarın döneminde en fazla zarar gören illerin başında Malatya gelmektedir. Devlet bırak vermeyi, özelleştirme adı altında Sümerbank, TEKEL'in başına gelenler hepimizce çok iyi bilinmektedir. Vagon fabrikasının başına gelenler biliniyor. Şeker Fabrikası da neyse ki, Danıştay kararıyla satılması engellendi. Bu tesisler elden çıkıyor da yerine bir başkası kuruluyor mu? Malatya'ya sahip çıkmaya ve yatırım yapmaya ihtiyaç var. Barajlara göstermelik ödenekler konuluyor."

Konuşmasının son bölümlünde yine seçime değinen Baykal, "Sabrın sonun selamettir. Abbas yolcu" ifadelerini kullandı.