Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.

Baro'da komisyon adına konuşan Komisyon Sekreteri Avukat Arzuhan Kaplan, ailede demokrasinin sağlanması için, aile içi şiddete dur denilmesinin gerekli olduğunu söyledi.

Kaplan, kadına yönelik şiddetin ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadının onurunu zedeleyen bir davranış olduğunu belirterek, "Kadına yönelik şiddet olaylarına iş yerinde, sokakta, okulda, gözaltında ve savaşta rastlanmaktadır. Ama kadınlar en korunduğu yer diye göründüğü yer diye düşünülen aile içinde daha büyük ölçüde şiddete uğramaktadır. Hakaret, tehdit, dayak, aşağılama, cinsel taciz, tecavüz, yaralama ve öldürme gibi eylemler genellikle erkeklerin kadınlar ekonomik faaliyetlerin yasal ve geleneksel engellerle kısıtlandığı, kadınların evlere mahkum edildiği bu engeli aşabilen sınırlı sayıda kadının çalışma hayatında ayrımcılık ve haksızlıklara maruz bırakıldığı bir gerçektir" dedi.

Şiddetin önlenmesi, failinin cezalandırılması, şiddete uğrayanın korunması için uluslararası düzenlemelerin yapıldığını kaydeden Kaplan, "1993 yılında Birleşmiş Milletler "kadına yönelik şiddeti" özel olarak ele alan ilk insan hakları belgesini kabul etmiştir. Yasaları yaşama geçirmek için çok çalışmak gerekiyor. Şiddetin sadece mağduruna yönelik çalışma ile yetinmemek, şiddetin failine yönelik çalışmalar da yapmak gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesi için barolara ve sivil toplum kuruluşlarına, şiddete karşı toplumsal duyarlılığın arttırılması için görsel ve yazılı medyaya, kanunun uygulanması için aile mahkemelerine, adli tıp, sosyal hizmetler ve polis teşkilatına büyük görev düşmektedir" ifadelerine yer verdi.