4
Mayıs
2024
Cumartesi
MALATYA

Malatya'da Ahilik Haftası kutlamaları

Malatya'da Ahilik Haftası kutlamaları ilk defa İnönü Üniversitesi'nin yerleşkesinde yapıldı. 

Ahilik Haftası münasebetiyle Malatya'da ilk tören, Atatürk Anıtı'na çelenk sunumu ile başladı. 

İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlene törene Vali Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkanı Cemal Akın, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ESOB) Başkanı Şevket Keskin, Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Ali Evren, esnaf odaları başkanları, kamu kurum ve kuruluşu temsilcileri ile kalabalık bir topluluk katıldı. 

Törenin açılışında konuşan ESOB Başkanı Şevket Keskin, ahilikte kadınların önemini içerin bir konuşma yaptı. 

Keskin, "İlme, sanata ve ahlaka son derece önem verilen ahilikte, kadının da sosyal ve ekonomik hayatta önemli bir yeri vardı. Kadınların teşkilatlanıp gelişmesi için Ahi Evran'ın eşi Fatma Bacı, 13. Yüzyılda dünyanın ilk kadın teşkilatı olan Bacıyan-ı Rum teşkilatını yani Anadolu Kadınlar Birliği'ni kurmuştur. Örneğin Kayseri'deki ahiler tarafından kurulan sanayi sitesinde hanımlara mahsus çalışma yerleri de bulunurdu. Bacıyan-ı Rum teşkilatına mensup hanımlar bu sanayi sitesinde el sanatlarını ve mesleklerini icra ediyorlardı. Kadınlar daha çok çadırcılık, keçecilik, nakışçılık, örgücülük, kilim ve halı dokumacılığı, ipek ve pamuk ipliği üretimini gerçekleştirmişlerdir. Çalışan kadınlar gerek mesleki ve teknik konularda, gerekse ahlaki konulardaki çağın gerektirdiği eğitim ihtiyacını Bacıyan-ı Rum teşkilatından karşılıyorlardı. Birçok batılı araştırmacı, tarihin o döneminde Anadolu'daki kadınların bir araya gelerek bu günkü anlamda bir sivil toplum örgütü kurmalarını hayretle karşılamıştır. Alman araştırmacı Franz Taeshner de bunlardan biridir. Franz Taeshner, ahilik teşkilatı ile aynı dönemde kurulan bu teşkilatın varlığına inanamaz. Çünkü o çağlarda Türk kadınının böyle bir sivil toplum örgütünü kuracak kadar bilinçlendiğine akıl erdiremez. Sosyal, ekonomik, kültürel ve ahlaki ilkeleriyle ahilik kültürü, fertlerin hak ve özgürlüklerine ayrıca önem vermektedir. Ahilik teşkilatının erkek üyelerine 'Eline, beline, diline sahip ol!" yani 'hırsızlık etme, başkasının namusuna göz dikme, başkası hakkında kötü konuşma' prensibi benimsetilip yaygınlaştırılırken, şüphesiz işbirliği yaptıkları Anadolu kadınları o günkü adıyla Bacıyan-ı Rum teşkilatı aracılığıyla da hanımlara, 'Eşine, işine ve aşına dikkat et!' yani 'eşine yardım et, onu evine bağla, işine ve geçimine dikkat et' prensipleri benimsetiliyordu" dedi. 

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik ise, "Öncelikle Ahilik gibi geçmişte bir medeniyetin kurucusu olan bir milletin çocukları olarak böyle bir müesseseyi tekrar toplumumuzun, tekrar gençlerimizin önüne getiren ve bunu bayram olarak ülkemizde kutlanmasına vesile olan esnaf ve sanatkarlar odası temsilcilerine ve bu konuda emekleri geçen arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. İkinci olarak ise böyle bir bayramın üniversitemiz yerleşkesinde kutlanmasına fırsat veren arkadaşlarımıza ikinci olarak teşekkür etmek istiyorum. Artık çağdaş dünyada, üniversiteler elitiks anlayışla, sadece seçkinci insanlara hizmet etme görevini bırakarak, yaşadıkları toplumla bütünleşen toplumunu problemine çözüm üreten toplumu ile kaynaşan, onlarla birlikte olma kültürünü yaşayan kurumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Türkiye üniversiteleri, bundan sonra toplumun üniversiteleri olarak, toplumu ile birlikte toplumunun yükselmesine, ileri gitmesine katkı verecektir. Bu vesileyle, bu üniversitedeki ilk yöneticilik günlerimde böyle bir bayrama ev sahipliği yapmaktan üniversitemiz adına şeref duyduğumu, mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. Geçmişte oluşturduğumuz Osmanlı İmparatorluğuna, Osmanlı medeniyetine baktığımızda, 650 yıla yakın bir süreç içerisinde, dünyanın liderliğini yapmış bir geçmişin çocuklarıyız. Tabi bu geçmişimize baktığımızda, bu işin zadece kılıç kalkan ile olmadığını, o gün bizi dünya birinciliğine taşıyan alt yapılarımızın, müesseselerimizin olduğunu biliyoruz. İşte ahilik ve lonca teşkilatı böyle bir toplumsal işlevi yerine getiren bir kurum. Ben üniversite yıllarında iken soysal bir bilimci olmamakla birlikte ben bir yaz tatilimi Milli kütüphanede lonca teşkilatı ve ahilikle ilgili kanuni dönemini araştırmakla geçirdim. O günkü çocuksu aklımla, sanıyorum 200 sayfaya yakın Abdulbaki Gölpınar'ların, Fuat Köprülü'lerin o günkü bildiğim kadarı ile Milli Kütüphane'deki eserlerini incelemiştim. Geçmişini ihya etmeyen uluslar geleceğini de ihya edemezler, inşa edemezler. Bu açıdan geçmişimizi öğreneceğiz, geçmişe takılı kalmadan, oradan bulduğumuz güzellikleri geleceğimize inşa için kullanacağız. Bu konuda da üniversitelerimizdeki sosyal bilimcilere, sosyologlarımız büyük görevler düşmektedir. Diğer derslerini ve diğer akademik çalışmalarının yanında, böyle bir sorumluluğunda üniversitelerin üstlenmiş olması gerekir. Bu görevleri yerine getirirsek, üniversite olarak fonksiyonlarımızı yerine getirmiş sayılırız. Ahilik teşkilatı önemli bir müessesedir. Bugün çağdaş dünyada devletin küçülmesinden söz ediliyor. Gelen siyasi iktidarlar, 'Hizmet alımı yapın, devlet şu işten elini çeksin' diyor. Geçmişte biz bunu başarmışız. Tamamen esnafın dükkan açmasından tutunda, ustalığını verilmesinde, bütün işleri, bütün fonksiyonları, esnaf teşkilatlarımızın yerine getirdiğini görüyoruz. Bugün içinde bulunduğumuz bir takım sıkıntılarda, kültürel yozlaşmalarda, ahlaki geçirdiğimiz zaafları göz önünde bulundurursak, ticaret ve ekonomi ile ilgili alanlarda, zamanında böyle bir teşkilatın nasıl fonksiyon icra ettiğini, nasıl bir toplumsal bütünlük icra ettiğini daha da anlaşılır olduğunu görürüz" ifadelerini kaydetti. 

"TARİHİNİ BİLMEYEN MİLLETLERİN COĞRAFYASINI BAŞKALARI YAPAR"
Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın ise törende yaptığı konuşmasında şunları söyledi: 

"Şeyh Ebadali'nin Osmanlı Devletini kurucusu Osman beye yaptığı meşhur nasihatte şöyle bir ifade vardır; 'Oğul geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman, geçmişini iyi bil ki, nereye gideceğini unutmayasın.' Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları yapar. Tarihini bilmeyen milletlerin geleceğe sağlıklı olarak hazırlanmaları, mümkün değildir. Tarih şuuru ve mazi ile atiyi bir birine bağlayan çok güçlü bir zincir halkasıdır. Geçmiş ile gelecek arasındaki bu köprünün kurularak nesillerde tarih şuurunun uyandırılması, büyük önem arz etmektedir. Güçlü ekonomik temelleri ve teşkilatları bulunan devletlerin tarihte büyük imparatorluklar kurduğu bilinmektedir. 6 asır boyunca 3 kıtada adalet dağıtan Osmanlı Devleti'ni temelinde de güçlü bir ekonomik teşkilatlanma vardır. Ahilik bu ekonomik temelin çimentosunu oluşturmaktadır. Osmanlı Devleti'nin temelini atan Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi de, kayınpederi ve hocası Şeyh Ebadali de birer ahiydiler. Büyük düşünür Ahi Evran tarafından inşa edilen Ahilik Teşkilatı, Türk tarihinde kurulan en eski sivil toplum kuruluşlarından birisidir. 13. Yüzyılın başlarında kurulan Ahi Teşkilatı, Osmanlı devletini kuruluşunda ve bugün üzerinde 40 tan fazla devletin bulunduğu devasa coğrafyada hakimiyetinde çok önemli rol oynamıştır. Ahilik nizamnamelerinde yer alan kurallar incelendiğinde Şed Kuşatma törenlerine dikkatle bakıldığında Ahilikte doğruluk, güven, tevazu, cömertlik, kanaat, şükür ve hepsinden de önemlisi de helal kazancın özellikle öğütlendiği görülecektir. Bununla birlikte hatalı üretim yapan sanatkara dükkan kapatma, kurban kesme, ziyafet verme, selam kesme gibi yaptırımlar uygulandığı, esnafın şarap içme, zina etme, yalan, iftira, sahtekarlık gibi hallerde ise meslekten ihraç edilerek, bu şekilde cezalandırıldıklarını görüyoruz. Ecdadımızın 8 asır evvel inşa ederek uygulamaya koyduğu bu prensipler, günümüzde bire bir uygulanmasa da, birçoğu bugüne uyarlanabilir prensiplerdir. Başta Ticaret ve Sanayi ile Esnaf Odaları olmak üzere ticari hayatın bütün oda ve teşkilatları bu prensiplere kafa yormalı, günümüze uyarlanmaları konusunda üniversitelerimizle işbirliği yaparak, projeler geliştirmelidir. Ahilik kurumu dikkatlice incelendiğinde, günümüzde karşılaştığımız sosyal ve ekonomik birçok probleme evrensel anlamda çözüm getirdiği görülecektir. Yıllar evvel elimizin tersiyle bir kenara yittiğimiz bu kadim kurumu Almanya ve bazı gelişmiş ülkeler güncelleşerek, yeni yeni ekonomik modeller geliştirmektedirler. Biz de en az yabancılar kadar aslen bize ait olan ahiliği yeniden incelemek ve ondan yararlanmak zorundayız. Bu yararlanma, sadece Ahilik Haftası kutlamaları ile sınırlı kalmamalı, sene boyunca düzenlenecek kültürel ve iktisadi programlara zenginleştirilerek hayata geçirilmelidir. Böylece, piyasalarında itimat ve güvenin hakim olduğu, insanların bir birini aldatmadığı, daha huzurlu bir cemiyetin oluşmasına katkıda bulunulmuş olunacaktır." 

Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz ise Ahilik Haftası kutlaması ile ilgili konuşmasında, esnaf teşkilatının toplumumuzun en önemli kesimlerinden bir tanesini oluşturduğunu vurguladı. Vali Daşöz, "Sadece nüfus itibariyle böyle değildir. Yaptıklarıyla, ürettikleriyle, üretici ve tüketici zincirinde oynadıkları rol ile en önemlisi, toplumumuzun çimentosu olmakta. 

Esnaf, birlik ve beraberliğimizin simgesi olmaktadır. Gerçekten toplumumuzun en önemli kesimini oluşturmaktadırlar. Tabii bunun çok önemli nedenlerini, Ahilik Haftası vesilesiyle yaptığımız araştırmalarda, tarihimizde ve kültürümüzde görüyoruz. Ahiliğin en önemli ilkelerinin içinde dürüstlük, cömertlik, kardeşlik, helal kazanç, yardımlaşma, kısacası hem ahlak ilkeleri, inanç ilkeleri, hem de meslek ilkeleri bir arada yer almaktadır. O günden bugüne kadarda toplumumuzun her kesimini başta esnaflarımız olmak suretiyle etkileyerekten, günümüzde iyi düşünmeleri, izlerini hep birlikte görüyoruz.

Artık çağımızda geldiğimiz nokta şüphesiz, çok farklıdır. Çağımızda inanılmaz rekabetin yaşandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönemde bilgi her şeyden önemlidir. Bilgiyi kullanma gücü, teknolojiyi kullanma gücü, her şeyden daha önemli bir hale gelmiştir. Kalite standartları, ürün standartları, hizmet garantileri, yedek parça garantileri, siparişlerin zamanında verilmesi gibi kavramlar, uluslararası boyutta büyük önem kazanmıştır. Ama bunların hepsinin temelinde ilke olarak, ruh olarak ahiliğin o getirmiş olduğu ahlak ilkelerini görüyoruz ve görmekte zorundayız. Bakın bugün dünya küresel bir krizin sancılarını yaşıyor. 
Sadece maddi anlamda kaliteyi çok ön plana çıkartmak, her şeyi tüketicilere uygun şekilde yerine getirmekte yetmiyor. İşin içine ruhu, ahlakı, güzelliği de katma mecburiyetimiz var. Ahiliğin ilkeleri, bütün dünyanın istifade etmesi gereken çok büyük bir kaynaktır" ifadelerini kaydetti. 

Açılış konuşmalarından sonra Ahilik Kültürü konulu bir konferans veren İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Taner Tatar, şunları söyledi: 

"Ahilik, kardeşlik, mertlik, yiğitlik, yardımseverlik, misafirperverlik, dürüstlük, vatanperverlik anlamlarına gelmektedir. Yani Türk ve İslam kültüründe ifade edilen 'güzel ahlaklı' insan demektir. Ahi olabilmek için gidilen, eğitim görülen kuruma da 'Ahi Ocağı' denilir. Bu öyle bir ocaktır ki, oraya giren hem mesleğinin en iyi ustası olur hem de ahlakı, fazileti ve davranışlarıyla tam bir örnek insan olur. Mesleğinin basamaklarını çıraklıktan başlayarak yavaş yavaş olgunlaşarak tırmanır. Ustası ile olan ilişkisi tam bir sevgi ve saygıya dayanır. Burada amaç başkasına muhtaç olmadan, alnının terini, gözünün nurunu dökerek helal kazanç sağlamak ve işini iyi yaparak alacağı dualarla Allah'ın da rızasını kazanmaktır. Çünkü Ahinin anlayışına göre çalışmak İslam'ın bir emridir. Dürüst ve iyi çalışmak ise bir ibadettir. İmkanı olduğu halde başkalarına avuç açmak ve dilenmek günah kabul edilmiştir. Türk-İslam düşünce zemininin üzerinde yükselmiş bulunan, iktisadi, ahlaki, hukuki, dini ve hatta askeri kurumları da bünyesinde barındıran muazzam bir teşkilat olan ahilik, gençliğin ülküsü ile yaşlılığın geleneğinin birleşmesidir. Gençler iyi bir Ahi olabilme ülküsünü taşırken, onların yaşlı liderleri, ülküyü hayata tatbik etmiş ve bunu yeni nesillere bırakarak gelenekselleştirmişler, madde ve mana aleminde derin izler bırakmışlardır. Ahi, uzun yıllar içerisinde bir taraftan zanaatını öğrenmekte, diğer taraftan da ruhi olgunluğa ermektedir. Mesleki ilerlemesi de adeta ruhi tekamülü ile paralellik arz etmektedir. En nihayet Ahi, ruhunun inceliklerini, maddeye işlemekte, yüzlerce yıl sonrasında dahi hayran dolu bakışları cezbedebilmektedir. Söze dökemediği ilahi sırları, maddede dillendirmektedir. Onun sanatında aşk, doğruluk, kanaat ve sabır, maddede çiçeklenmektedir. Ahi, sevdasını taşa, demire, deriye, ağaca vs. işlemekte, en sert ve soğuk cisimleri İlahi aşkın ateşiyle kora dönüştürmekte, Mevla'sından aldığı nuru, göz bebeğinden döküvermektedir. Günümüzde dünya gün geçtikçe daha çok ahlaki krize ve kirlenmeye maruz kalmaktadır. Ahlaki çöküntü adeta bulaşıcı bir hastalık gibi korumasız insanları pençesi altına almaktadır. Bu amansız hastalığa karşı bir aşıya ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu aşı, tarih şuuru edinmede, güzel geleneklerimizi canlı tutmada, yaşamada ve yaşatmadadır. İhtiyacımız olan güzellikleri, Ahilik kurumu vasıtasıyla ecdadımızın, bütün insanlığa hediye ettiği düsturlarda görmek mümkündür. Yüzlerce maddede ifade edilen bu düsturları bir ruh olarak görmemiz lazımdır. Ruha giydirilen beden, zaman içerisinde farklılık arz edebilir. İşte bugün ihtiyacımız olan, ruhu bu geleneğimizden alıp, yaşayan bünyeler inşa etmektir. Ancak unutmamak gerekir ki, yeni inşalar için evvela inşa olunmak gereklidir." 

Etkinliğin sonunda Kadın Girişimciliği kursunu tamamlayan 140 bayan kursiyere belgeleri verildi.

iha
Yayın Tarihi : 13 Ekim 2008 Pazartesi 18:14:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?