3
Mayıs
2024
Cuma
MALATYA

Suat Arslanboğa hayatını anlattı

Süper Lig'de üçüncü sezonunu yaşayan Malatya Bölgesi üst Klasman Hakemi Suat Arslanboğa'nın hayat hikayesi Türk filmlerini aratmayacak cinsten. 2 yaşındayken, geçirdiği rahatsızlıktan dolayı doktorların sakat kalabileceğini hatta ölebileceğini söylediği Arslanboğa, şimdi Türkiye'nin en gözde liginde düdük çalıyor.


Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) aylık yayın organı Tam Saha dergisine özel hayatından Hakemlik kariyerine kadar açıklamalarda bulunan genç Süper Lig Hakemi Suat Arslanboğa, abisinin baskısıyla başladığı hakemliğin tadını alınca bir daha bırakamadığını söyledi.


Arslanboğa, "1978 Malatya doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Malatya'da tamamladım. Ardından Kayseri'de Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nu bitirdim. Uzmanlığım futbol, yardımcı uzmanlığım ise badminton. İkisi kız, ikisi erkek dört kardeşiz. Ağabeyim Ruhi Arslanboğa da hakemdi. B Klasmanına kadar yükseldi ve bu sezon yaştan dolayı hakemliği bıraktı. Küçükken dizimden bir rahatsızlık geçirmiştim. Doktorlar aileme sakat kalabileceğimi söylemiş. Hatta bir kısmı ölebileceğimi bile öne sürmüş. 2 yaşında olduğum dönemde otururken dizim altımda katlanmış ve kemikte iltihap toplanmış. 1980'de ailem beni Ankara'ya götürmüş, birçok ameliyat geçirmişim. Ameliyat sürecinin ardından doktorlar sakat kalıp kalmayacağımı, hatta yaşayıp yaşamayacağımı tartışmış. Malatya'ya döndükten sonra annem son çare olarak dizimden aşağıya kara merhem sürmüş. O merhem bacağımdaki tüm iltihabı boşaltmış. Sağ bacağımdaki iz o ameliyatlardan kalma" dedi.


Hakemliğe nasıl başladığı hakkında da bilgiler veren Arslanboğa, "1996'da Malatya'da başladım. Aslında hakemliğe hiç de sıcak bakmıyordum. Bazen Malatya'daki hakem derneğinin önünden geçerken ağabeyim, "Gel bir uğrayalım" dediğinde bile içeri girmezdim. Kayseri'de okuduğum dönemde bir gün bana telefon açıp, öğrenim belgemi göndermemi istedi. Karşı çıktım ama ısrarla evraklarımı alıp beni kursa yazdırdı. Sonrasında bir kere tadını alınca da bu defa ben hakemliği bırakamadım. Malatya bölgesi hakemi olduğum için normal olarak civar kentlerde maç yönetiyordum. Seyirciden tutun da yöneticisine, oyuncusuna kadar ciddi bir baskı var üzerinizde.

Bazen saha içinde tehdit edilmeniz bile söz konusu. Baskıyı düşündüğünüz zaman zaten baskıya maruz kalırsınız. Maç öncesi ve sonrası aşırı yorum yapılan pozisyonlar varsa, takip etmemeye çalışıyorum. Yaptığım bir hata varsa gereken dersi alırım. Maça çıkmadan önce etkilenmemek için gazete okumam mesela" diye konuştu.


"SÜPER LİG'DE MALATYA'YI TEMSİL EDİYORUM"
Saha'da işinin verdiği duruş gereği ciddi olduğunu ifade eden Arslanboğa, "Doğrusunu söylemek gerekirse saha içinde çok fazla gülen bir hakem değilim. Aslında hakemin iki çeşit davranış tipi vardır; saha içinde tabiri caizse Erol Taş, saha dışında da kendisi olur. 90 dakika boyunca dikdörtgen bir alanın içinde yaptığınız neyse, onunla anılıyorsunuz. Dolayısıyla oradaki işinizi ciddiye almak zorundasınız. Ciddi bir iş yaparken de ciddi durmak zorundasınız.

Bu yöndeki bir konsantrasyon da sizi ister istemez asık yüzlü gösteriyor olabilir. Aslında saha dışında oldukça neşeli bir insanım. Tabii ki göz önünde olduğunuz için ilgi artıyor. Bir de bunun getirdiği sorumluluk var. Bizler bağlı olduğumuz Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu'nu temsil ettiğimiz için ilk önce bunun sorumluluğunu taşıyoruz. Malatya 600 bin nüfuslu güzel bir şehir. Süper Lig'de maç yöneterek, doğup büyüdüğünüz şehri temsil edebiliyor olmanız da ayrıca gurur verici bir görev. Süper Lig'de maç yönetmek gerçekten sabır ve emek gerektiren bir iş. Ben temsil ettiğim kuruma, bulunduğum ile ve aileme karşı hissettiğim sorumluluğu her zaman deklare ediyorum. Göz önünde olmanın güzelliği yanında sorumluluk gerektirdiğini de hiç aklımdan çıkarmıyorum" şeklinde konuştu.


Hakemliğe başladığı dönemde başından geçen bir anısını da anlatan Arslanboğa,
"Hakemliğe başladığım ilk yılımda oldu. Benim için çok ilginç bir anıdır ve "Benim burada ne işim var" dediğim bir maçtır. Maçtan sonra sahanın ortasında tam 45 dakika mahsur kalmıştım. Ev sahibi takımın küme düşmeme mücadelesi verdiği, rakibinin ise üst sıralara oynadığı bir maçta, tribünün önünde kıdemli yardımcı hakemdim. İlk yarıda iki ofsayt pozisyonu oldu. Birincisinde deplasman takımının atağında pasif ofsayttaki oyuncu sabit kaldı, arkadan gelen oyuncu gelip golü attı. İkincisinde oyuncu kendi
sahasından çıkarak topu aldı ve gidip gol attı. Maç 2-0 olunca tribünlerden bana pet şişeler yağmaya başladı.

O dönemde diyagonal değişikliği yapılabiliyordu. Hakem benimle diğer yardımcı hakemin yerlerini değiştirdi. Bu sırada maç 2-1 oldu. Ev sahibi takımın atağında top önce üst direğe, sonra da çizgiye çarpıp dışarı çıktı. "Oyna" işareti yaptım ve o anda film koptu. Yöneticiler sahaya girdi, bize tacizler başladı. Maç bittiğinde herkes etrafımızı çevirdi. Sahada da sadece 3 polis vardı.

Bu sırada atılan bir yumrukla diğer yardımcı hakem arkadaşımızın burnu kanamaya başladı. Ambulansa gidiyoruz, almıyorlar. Bu arada sahaya bir sürü yabancı madde atılıyor. İşte o zaman sahanın ortasında durdum ve etrafıma bakıp, "Ben buraya nereden geldim. Keşke paşa paşa evimde otursaydım" diye düşündüm. Çok dua ederim. Maça çıkmadan önce ayrıca annemin, eşimin, ağabeyimin, ablamın benim için dua etmesini isterim ve hepsinin maçtan önce sesini mutlaka duyarım. Bunların benim için en büyük uğur olduğuna inanırım" dedi.


Arslanboğa, özel hayatında da spor yapmaktan vazgeçmediğini söyleyerek, "Spor yapmaktan hiç vazgeçmiyorum. Boş zamanlarımda da antrenman yaparım. Yardımcı uzmanlığım badminton ve badminton oynamayı çok seviyorum. Üniversitede okuyan arkadaşlarımla oynuyorum. Kayseri'de okuduğum dönemde kayak yapıyordum ama riskli olduğu için 2-3 yıldır kaymıyorum. Arabayla gezmeyi, doğayla baş başa kalmayı seviyorum. Nostaljik yaşamayı severim. Malatya'nın tar hakem değilim. Aslında hake hakem değilim. Aslında hakeihi ve doğal güzellikleriyle bilinen Battalgazi ilçesine gidip, oraları gezmek beni eskilere götürüyor. Aileme mutlaka zaman ayırmaya çalışıyorum. Eşimle dışarı çıkıp gezmeyi, sinemaya gitmeyi seviyorum" ifadelerini kullandı.

İha
Yayın Tarihi : 2 Eylül 2009 Çarşamba 14:43:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?