6
Mayıs
2024
Pazertesi
MALATYA

Yayınevi cinayetinde dava günü

Malatya'da, Zirve Yayınevi'nde 3 kişiyi öldüren sanıkların duruşmasına bugün başlanıyor. Cezaevinden alınan sanıklar duruşma için adliyeye götürüldü.

Malatya'da 18 Nisan tarihinde biri Alman uyruklu 3 kişiyi öldürmek suçundan tutuklanan 5 zanlı, bugün sabah saatlerinde ilk duruşmalarına çıkmak üzere Malatya E Tipi Cezaevi'nden alınarak adliyeye götürüldü. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davada yargılanacak olan tutuklu sanıklar Emre G., Salih G., Cuma O., Abuzer Y. ve Hamit C., güvenlik tedbiri altında cezaevinden çıkarıldı. Tutuksuz yargılanan Kürşat K. ve Mehmet G. ile birlikte ilk duruşmalarına çıkacak olan zanlılar, "silahlı örgüt kurmak, terör örgütü faaliyetleri çerçevesinde birden fazla adam öldürmek, iş yeri dokunulmazlığını bozmak ve silahlı terör örgütüne yardımda bulunmak" suçlarından yargılanacak.

18 Nisan 2007 tarihinde Malatya'da meydana gelen olayda zanlıların, Niyazi Mısri Caddesi'nde bulunan Ağbaba İşhanı'nda faaliyet gösteren Zirve Yayınevi'ni basarak Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Alman uyruklu Tilman Geske'yi öldürdüğü öne sürülmüştü.

İHA
Yayın Tarihi : 23 Kasım 2007 Cuma 10:57:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ali KÖROĞLU IP: 85.110.17.xxx Tarih : 23.11.2007 14:58:10

MALATYA BAROSUNA bağlı sebest avukatlık mesleğini icra ediyorum.Genelde ceza davalarım vardır. Ancak bu gün adliyeye gittiğim de gördüğüm manzara gerçekten korkunçtu. Ve iyi ki bu davada herhangi bir tarafın avukatı değilim diye düşündüm. Çünkü bir tarafta mağdur yakınlarının kinve üzüntü dolu bakışları ve bir taraftan da bu olayı kınıyorum, bize ne lazımdı, çocuklarımız bu işi neden yaptı diye düşünen ve aynı zamanda karşı tarafın acısını içinden paylaşıp bunu korkularından ifade edememenin ezikliğini yaşayan sanık yakınlarının ürkek bakışları ve kendi çocukları için duydukları büyük üzüntü ve bir şey yapamamının verdiği korkunç çaresizlik. Bunları görünce insan bir an keşke zaman geriye alınsa ve bu insanları engellemek için elimden geleni yapsam diye düşündüm, ancak maalesef zamanın geri alınması mümkün değildi. Her ne sebeple olursa olsun şavaş durumu hariç insan öldürmeyi ve hele böyle vahşice öldürmeyi yasaklayan dinimizin ne kadar büyük bir hassasiyet gösterdiğini bu gerçeği insanımıza anlatamamızın sonucu olan bu elim olaydan gerçekten çok ders çıkarmamız gerektiğini düşünüyor ve bu çocuk yaştaki sanıkları, bu amansız tuzağa düşüren etkenleri iyi analiz edip başka çocukların vede gençlerin de bu yollara tevessül etmelerini engellemeye çalışmalıyız. Tabi öncelikle Allah'ın yardımı ile bunu başarmayı dilemeliyiz. Çünkü Allah (CC) bu yolda bütün anne ve babalara güç, bilinç ve feraset versin diye dua ediyorum her zaman. Ve biliyorum ki Allah'ın yardımı olmazsa bizler birer hiçiz. Ve de düşünüyorum bu gencecik bedenler ve hepsinin üniversiteye hazırlanan gençler olmasından dolayı gencecik beyinler neden böyle bir yola başvurmuşlardır. Bunlar gerçekten tertemiz ve günahsz dünyaya gelmişlerdir. Peki sonra ne oldu da bu bu gençler azılı birer katil oldu. Bunun burası şimdilik meçhul. Zamanla inşallah ortaya çıkar. Fakat sebep her ne olursa olsun dünyaya yüzyıllarca İslamla hizmet etmiş ve hükmetmiş bir ecdadın çocukları nasıl olupta din için türklük için böyle saçma bir yola başvurmuşlardır. Eğer bu olaya kurban olmuş kişilerin işlemiş oldukları bir suç varsa tabiki cezasının yetkili mercilerce verilmesi gerekirken bunun bizim elimizden verilmesinin haklılığı nasıl ve ne yolla bu gençlere öğretilmiş. Bu olayın işlendiği tarihte hasbelkader olaya bulaşmış ve gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılmış bir kişiye Malatya Barosu tarafından müdafi tayin edilmiştim. Bu şüpheliye ve ayrıca daha sonra cezaevinde ziyaret ettiğim tutuklu sanıklardan birine şöyle demiştim. 'Eğer başkalarının misyonerlik yapmasına kızıyorsanız buna karşı atak olarak onları öldürmektense siz de misyonerlik yapın, siz dininizi anlatın, siz başkalarının dininizle şereflenmesini sağlayın, siz dininizi öyle yaşayın ve bütün insanlığa örnek olun ki başkaları gelip size özenerek müslüman olsun bu daha iyi ve pratik bir çözüm yolu olmazmı' diye söylemiştim, Ve geeçekten bu sözümü yine tekrarlıyorum. Eğer biz dinimizin gereklerini gerçekten tam olarak yaşarsak değil misyonerler kimse bize ve insanımıza zarar veremez. Bu söylediklerimden hareketle karıncayı bile incitmemiş bir ecdadın torunları olmamız hasebiyle ve 'fıratın kenarında bir kurt kapsa koyunu, mahşer günü Cenabı Allah Ömer'e sorar bunu' diyen Hz. Ömer efendimizin bu hassasiyet dolu sözü ile insanlığa nasıl davranmamız ve insan hak ve hukukuna nasıl bir saygı göstememizi özetleyen bu hassasiyet dolu bir dinin mensupları olarak hepimize söylüyorum ve de Eğitimcileri öncelikle insanı sevmeyi ve mevlananın değimiyle 'yaratılanı severiz yaratandan ötürü' düsturunu çocuklarımıza öğretmeye ailelere çocuklarına sahip çıkmaya ve tüm insanları da aklı selime davet ediyorum..... Selam ve dua ile