1
Mayıs
2024
Çarşamba
AYDIN

Miletoslu Doğa Filozofları


Thales

Miletoslu doğa filozoflarının ilki Thales, İÖ 640’da doğmuştur. Ancak düşünceleri VI.yüzyılın ilk yarısında etkin olmaya başlamıştır. O çağın dünyasını adım adım dolaşan Thales, her yanda doğayı inceliyordu. Ayrıca, üstün düzeye ulaşmış Hint ve Çin uygarlığının uzantıları ve kültür ürünleriyle de doğrudan ilişki kurabilmişti. Sık sık Mısır’a gidiyordu, orada uzakdoğu bilim ve bilgeliğini ilk elden öğreniyordu. Eleştirici bir düşünce yapısı vardı. Bu da öğrendiklerini doğru değerlendirip geliştirmesini kolaylaştırıyordu.Doğa bilimciliği bu bilgi tabanı üzerinde gelişti. Çalışmaları önce gök bilim gözlemleri üzerinde yoğunlaştı.

Günün birinde bir güneş tutulması olayını hesaplayarak döneminin gökbilimcilerini şaşırttı. Mısır’da oturduğu sıralarda da günün belirli zamanlarında gölgelerini ölçerek pramitlerin yüksekliğini hesapladı. Geometrinin ip uçlarını yakaladıktan sonra da biçimler ararsıda benzerlik ilişkisini buldu. Bu ilişkiyi kesin matematiksel kurallara bağladı.Buradan yola çıkarak bugün kendi ismiyle anılan bazı teoremleri kanıtladı.

Thales’in düzlem geometrisinin yaratılmasına yol açan bu köklü buluşları Miletos’ta bir yüzyıl sonra Hippodamos ve İsodoros gibi ünlü mimarların yetişmesini sağladı.İyonya kentlerinin kalıntılarında rastladığımız ve insanda bugün bile saygı uyandıran şehir planlama düzeni, Thales’in kuramsal çalışmalarından kaynaklanmaktadır.

İyonya’lı aydınlar, sosyo-ekonomik koşullarının kendilerine sağladığı, tarihsel itici güçle, doğa bilgeliğine böylece özgül bir dinamizm kazandırdı.Doğunun bilim ve bilgeliğini özümseyen eski Yunan aydınları, bugünkü batı uygarlığına ulaşan düşünce geleneğini yarattılar. Bunu özellikle Miletos’lu doğa filozofları başardı. Thales’de bu geleneğin öncüsüdür. Bu öncü niteliğinden dolayı Thales, eski Yunanlılarca antik çağın “yedi bilge”sinden biri ve birincisi sayılmıştır.

Thales ahlak ve varlık mantığı konusundaki yaklaşımları da uzak doğu bilgeliğinin öğrencisi olduğunu kanıtlar. Dünyada en güç şeyin ne olduğu sorusuna “kendini tanımaktır” diye yanıtlar. Ona göre en kolay şey başkalarına öğüt vermek; Tanrı, başlangıcı ve sonu olmayan şey; erdemli yaşamanın yolu ise başkalarında kınadığımız davranışları yapmamaktır.

Thales’in felsefe alanındaki bu yaklaşımlara nasıl ulaştığını gösteren hiçbir belge yoktur. Bu alanda bir yazı da bırakmamıştır. Ama Mısır’a sık sık gittiği de bilinmektedir.Evrenin başlıca yapı taşı nedir sorusunu Thales’in (su) diye yanıtladığı söylenirse de bu yanıt daha çok onu izleyen filozoflara uygun düşmektedir. 


Anaksimandros
 

Anaksimandros, hemşehrisi Thales ile hemen aynı tarihlerde yaşamıştır. (MÖ.611-549). Thales’in uzak doğudan esinlenerek yarattığı, Akdeniz bölgesine özgü ve bilimsel somutlamaya yönelik düşünce devriminin yerine oturduğu sıralarda Anaksimandros da felsefeyi çağın bilimsel düzeyinde yeniden kurma görevini yüklenmiştir.Düşüncelerini doğrudan doğruya yansıtan bir kitabı saptanamamıştır. Ona göre evrenin genel ilkesi ve tüm varlıkların kök nedeni “apeiron” adını verdiği, bilinmeyen ve sınırsız bir şeydir.Soğuk ve sıcak, kuru ve yaş hep aperiondan türemiştir. Dünyanın uzayda özgürce dolaştığını tasarlayan Anaksimandros, dünyanın ilkin sıvı durumda olduğunu, giderek canlı yaratıkların oluşmasına elverişli bir duruma dönüştüğünü savunur. İnsanlığın canlıların türeyişi konusunda yüzlerce yıl sonra ürettiği evrim düşüncesini daha o çağlarda sezinlemişti. Ona göre canlılar ilkin sularda yaşamakta iken, sonradan karaya çıkmışlardı.

Öte yanda gök cisimlerinin hareketlerini bugünün fiziksel kavramlarına yaklaşan bir açıklamayla betimlemeyi de başardı. Oysa dünya evrenin merkezi gibiyse de onu kuşatan bir ateş kuşağının patlamalarla ve ateşler saçarak parçalandığını, çevresinde dönüşünü sürdürdüğünü de öne sürüyordu. Dünyamızın ya da güneş sisteminin büyük bir durağan enerji bulutundan oluştuğunu savunan Kant-Laplace’nin tasarımı iki bin yıl sonra bundan çok daha ileri bir şey söylemiyordu.

Anaksimandros bu üstün tasarım gücünü sürdürürken eski Hint kozmolojisinden de etkilendi. Yeni evrenler durmadan oluşmakta ve oluşan her evren eski durumuna dönüşmektedir.Bu bitmek bilmeyen dönüş, başlangıçsız ve bitimsiz bir yasaya göre gerçekleşmektedir. Anaksimandros’a göre evrenlere egemen olan tek gerçek şey “yasa”dır. Bu temel ilkeye onun çağdaşı sayılabilecek Efes’li filozof Heraklietos’ta da rastlanır.Bu köklü ilke Hint geleneğinin bir ürünüdür. Anaksimandros’dan kalan yazılı tek metin parçasının son satırı şöyledir: “Evreni yöneten adaletsizlik, suç ve cezanın karşılıklı yaratılmasıyla sürer gider”.

Eski Hint geleneğinin binlerce yıllık pratiği içinde ürettiği dönüşüm ilkesi, İyonya kıyılarında başka bir niteliğe bürünmekte, yüzyıllar sonrasının Newton yasalarına temel alınacak bir yapı kazandırmıştır.Aynı dönüşüm ilkesini Efes’li herakleitos, özüne çok daha uygun bir içerikle yeniden ele alarak, bilimsel ve toplumsal pratikte uygulanabilecek bir determinizme doğru götürmüştür. 


Anaksimenes
 

Anaksimandros’un çağdaşı olan Miletoslu doğa filozofu Anaksimenes’e göre doğanın yapı taşı sayılabilecek biricik maddesi hava idi. Yalnızca maddesel değil ruhsal dünyanın da temelinde hava vardı.Tüm canlıların bedenindeki soluk da böyleydi. Evrendeki dönüşümler ve bitmez tükenmez döngü, ancak havanın başka başka biçimlere bürünmesiyle olabilirdi; her başkalaşma ya da dönüşme evren tarihinin ayrı bir bölümünü oluşturuyordu. Anaksimenes’in bu düşünceleri de eski Hint düşün geleneğinden kaynaklanmaktadır. İyonya filozofları, uzak doğu düşünce ürünlerinin bu zengin içeriğini giderek batı kültürünün yapı taşları arasına oturtmuşlardır.

Miletos, doğa felsefesi okulunun kurucuları Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes’deki ortak özellik tüm varlıkların temeldeki bir köken maddeden ya da kendini maddesel niteliklerde yansıtan bir köken ilkeden doğduklarını savunmalarıdır. Bu ilke genelde bir yasadır.Miletoslular böylece evrendeki tüm görüngülerin (fenomenlerin) belli bir yasallık ya da yasa düzeni içinde geliştiklerini vurgulamışlardır. Böylece insan düşüncesinde yasallığa doğru beliren bu eğilim gelecek yüzyıllarda doğa bilimlerinin temel ilkesini oluşturan determinizm çizgisinin oluşmasında başlıca etken olmuştur. Miletoslu fiozofların öncülük ettiği düşünce biçiminin tartışmaları günümüzde de sürmektedir. 


Hekataios

Eski Yunan uygarlığının ilk düz yazı yazarlarından Hekateios MÖ.500’lerde yaşamıştır. Miletosun ileri gelen ailelerinden birinin oğlu olarak politikaya atılmış ve Perslere karşı İyonya bölgesindeki ayaklanmaları başlatanlar arasındadır. Yukarı Mısır’da Lüksor kentine kadar uzanan geziler yapmıştır.

İyon diliyle yazdığı iki kitabından günümüze bazı bölümler kalmıştır.Dünyayı Dolaşmak (Periodos ges) adlı kitabı ile eski Yunan coğrafyasının temellerini atmıştır. Anaksimandros’un coğrafya yöntemini izleyen Hekataios, yuvarlak bir dünya haritası yayınlayarak dünyayı ilk kez Avrupa ve Asya olarak ikiye bölmüştür.Soy Ağaçları adını taşıyan ikinci kitabında ise söylencelere dayanan bir takım söylentileri ya değiştirerek anlatmış, ya da akılcı bir biçimde yorumlamıştır.

Onun bu yazıları tarihsel olayları kronolojik sıraya göre anlatması yönünden kendi türünün ilk örnekleri sayılır.

Vekilinize soru sormak/sorununuzu iletmek ister misiniz?
Sorular/Cevaplar