20
Mayıs
2024
Pazertesi
DİDİM - AYDIN

Mülkiyeli bir yazar: Ayla Kutlu

Didim Belediyesi, Türkiye Yazarlarlar Sendikası ile Akköy Dergisi’nin ortaklaşa düzenlediği “Didim Uluslararası Sanat Edebiyat Günleri”nin beşincisi 22-24 Ağustos tarihleri arasında yapılıyor. ‘Barış Kültürü ve Edebiyat’ temasının işleneceği etkinliğin bu yılki onur konuğu ise yazar Ayla Kutlu.

Birkaç yıl önce yazarın Ankara-Oran’daki evinde yaptığım söyleşi sırasında birçok sorunun ardından son olarak “Peki Ayla Kutlu yazınsal hayatında istediği yerde mi?” diye bir soru yöneltmiştim. Şöyle cevap vermişti Kutlu da: “Ben yazarlığa çok geç başladım, bunu aslında bir şans olarak görüyorum. İyi yetişmiş, iyi donatılmış bir insan kimliğiyle edebiyata girince sonradan bunu yazmasaydım, yapmasaydım diyeceğim hiçbir yapıtım olmadı, ama yirmili yaşlarımda yazsaydım, böyle yorumlarım olabilirdi. Yerime gelince iyi bir yerde misiniz diye sorarsanız, ben biraz daha iyi bir yerde olmayı hak eden bir yazarım. Biz sizin adınızı hiç duymadık denildiğinde içime dokunuyor”.

Onun siyasi zeminli romanlarını okuyan hatta çocuklarına da, yazdığı çocuk kitaplarını alan ve senaryosunu yazdığı filmleri izleyenler vardır elbette, ama bu yazı biraz da yazarın içine dokunduğunu söylediği gruba yönelik. Yani biz sizin adınızı hiç duymadık diyenlere.

Kimdir Ayla Kutlu?

14 Ağustos 1938’de çok kültürlü mozaik kent Antakya’da doğar. Çocukluk yılları ll. Dünya Savaşı’nın karanlığında geçer. Cumhuriyet’in ilk kuşak öğretmenlerinden olan babası her ne kadar ud ve keman çalarak, resim yaparak bu karanlığı renklendirmeye çalışsa da ailenin yaşadığı yokluğa engel olamaz. Tüm imkansızlıklara rağmen lise müdürünün “Yahu şu Ayla’yı bir gün dokuz almış olarak görsem, şaşırırım” diyeceği kadar başarılı bir öğrencilik hayatından sonra felsefeye olan yoğun ilgisine rağmen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne gider. 1960’ta mezun olur. Devlet İstatistik Enstitüsü, Başbakanlık, Emekli Sandığı, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü gibi kurumlarda üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra 12 Mart döneminde kardeşlerinden biri idam istemiyle yargılanırken diğerinin de intihar etmesiyle farklı bir süreç başlar hayatında. Hayatı sorgulamasının yoğunlaştığı bu dönemde “Ben memurluk yapmak istemiyorum, ben insanlarla başka şeyleri paylaşmak istiyorum. Yazacak çok şeyim, söyleyecek çok sözüm var“ diyerek yazmaya başlar. 1976-77 yıllarında kitap tanıtım yazılarıyla başlayan yazma serüveni çocuk kitapları, öykü kitapları, romanlar ve senaryolarla devam eder.

Yazarın tüm yapıtlarını burada değerlendirmek zor olabilir. O nedenle birkaç eserinden bahsetmek daha doğru olacak. Tarihsel fonu eserlerine yansıtmakta oldukça başarılı olan yazar, Kaçış isimli romanında Demokrat Parti’nin sona yaklaştığı sırada giderek artan baskı dönemini, Islak Güneş’te çokpartili döneme geçişi ve Amerika’nın Türkiye üzerindeki gücünün ilk sinyallerini aldığımız dönemi, Cadı Ağacı’nda 1971 rejimi öncesini, Tutsaklar’da 1971’deki tutuklanmaları, tutuklu ailelerini, mahkeme süreçlerini, Bir Göçmen Kuştu O’da Osmanlı’nın son dönemini ve Cumhuriyet’in ilk yıllarını, Hoşça Kal Umut’ta 1980’e doğru giden zamanı kullanıp irdeliyor ve kahramanlarına bu zemin üzerinde hayat veriyor. Kadın Destanı’nda ise zamanı çok daha geriye götürüp MÖ 3000’li yıllarda Mezopotamya’daki yetki sahiplerini ve ezilenlerini anlatıyor.

Yazarın Bir Göçmen Kuştu O romanının 1986’da Madaralı Roman Ödülü’nü, Hoşça Kal Umut adlı romanının 1987’de Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Ödülü’nü, Sen de Gitme Triyandafilis isimli öykü kitabının 1990’da Sait Faik Öykü Ödülü’nü, Mekruh Kadınlar Mezarlığı öykü kitabının da 1996’da Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü aldığını belirtmekte yarar var. Ayrıca Tunç Başaran ve Macit Koper’le beraber senaryolaştırdıkları Sen de Gitme filminin senaryosu, filmin aldığı birçok ödülün yanında Altın Koza senaryo ödülünü de aldı.
Didim Uluslararası Sanat ve Edebiyat Günleri komitesi, doğumunun 70. yılında Ayla Kutlu’yu onur konuğu yaparak bu konudaki yerinde seçimini gözler önüne sermiş oldu.
Eğlenmeyi, para kazanmayı, toplumu gıdıklamayı veya kaşımayı bir marifet sayan sözde sanatçıların yanında üreten ve estetik zevki eserlerinde barındıran gerçek yazarlarımızı, sanatçılarımızı daha çok tanımak ve onlar hayattayken gereken değeri vermek gerekiyor bence. Haksız mıyım?

Eser Rüzgar-Radikal 2
Yayın Tarihi : 27 Ağustos 2008 Çarşamba 18:39:33
Güncelleme :27 Ağustos 2008 Çarşamba 18:40:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?