AB panellerine ilgi büyük
Dokuz Eylül Üniversitesi (DOÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin kuruluşunun 60. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, "Müzakere Sürecinde Türkiye’nin AB Perspektifi" konulu panel düzenlendi.
İzmir İktisat ve Yüksek Ticaretliler Derneği (İZİMDER) ve İzmir Ticaret Borsası’nın işbirliği ile düzenlenen "Müzakere Sürecinde Türkiye’nin AB Perspektifi" konulu panel Buca-Dokuz Çeşmeler Kampusü’nde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
DOÜ Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı, panelin açılış konuşmasında, DOÜ bünyesindeki en köklü eğitim kurumu olan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin 60. kuruluş yıldönümünü böylesi önemli bir konuyu irdeleyerek kutlamaktan duyduğu mutluluğu ifade etti. Türkiye’nin AB ilişkilerini değerlendirirken, olaya duygusal değil, akılcı bir yaklaşım gösterilmesi gerektiğini savunan Rektör Prof. Dr. Alıcı, "AB Türkiye’ye ne getirir, ne götürür teraziyi doğru tartmalıyız" dedi. Prof. Dr. Alıcı, tartışma sürecinin, toplumun aydınlanma, bireylerin bilgilenme süreci olacağını belirterek AB’nin, ekonomik ve kültürel bir birlik olduğunu, ekonomik standartların yükselmesi, tüketici haklarının korunması, sosyal güvenlik, işçi hakları gibi konularda daha iyi konuma ulaşabilme gibi konularda Türkiye’ye önemli katkıları da olabileceğini söyledi.
Açılış bölümünde konuşan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şenay Üçdoğruk ise, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği ile noktalanması gereken süreçte AB ülkelerinde spekülasyonların izlendiğini, böylesi bir süreçte Avrupalı konukların da katıldığı bir panelle konunun derinlemesine irdelenmesinin önemini vurguladı.
Kalabalık bir katılımla gerçekleştirilen panel, "Türkiye’nin AB’ye Katılım Sürecinin Siyasi Açıdan Değerlendirilmesi" konulu oturumla devam etti. Birinci oturumda ilk sözü alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiye’nin 1963 yılında dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün öncülüğünde Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzaladığını, 1999 Helsinki Zirvesi’nde de Türkiye’ye ’tam üyelik’ statüsü verildiğini belirterek, günümüzde coğrafi konumumuzun tartışılmasının ya da şartlı üyelik gibi tartışmaların yapılmasının anlamsız olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin tam üyeliğine, birlik üyesi ülkeler tarafından ciddi bir tepki olduğuna dikkat çeken Öymen, diğer hiçbir ülkenin yaşamadığı bu olumsuz tablo karşısında serinkanlı olunması gerektiğini, pireye kızıp yorgan yakmadan AB’ye tam üyelik için ciddi ciddi çalışılması gerektiğini söyledi. AB’nin 6 Ekim 2004 tarihinde yayınlanan raporlarının serinkanlılıkla ve objektif olarak okunması gerektiğine işaret eden Öymen, raporda Türkiye’yi en çok "ucu açık müzakereler" ifadesinin rahatsız ettiğine dikkat çekti.
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın 1 Ekim 2004 tarihinde yaptığı konuşmasında ’Türkiye’nin onayı geldiğinde Fransız halkının oyuna sunacağız’ sözlerini anımsatan CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, bunun çok önemli ve çok rahatsız eden bir durum olduğunu ifade etti. Öymen ayrıca, raporlar kapsamındaki; ’Türk işçilerinin serbest dolaşımına sürekli kısıtlamalar getirilmesi’, ’Türkiye’ye tüm diğer üyelerden farklı bir yöntem uygulanması’, ’müzakerelerin istendiğinde kesilebileceği vurgusu’, ’Güneydoğu’daki sular meselesi (Dicle ve Fırat’ın uluslar arası yönetime açılması), ’Ermenistan sınırının açılması istemi’, ’1915-1916 yıllarında yaşanan trajik olaylar hakkında Türkiye’nin Ermenistan’la mutabakat sağlaması (soykırımın tanınması)’ gibi konuların hiçbir Avrupa Birliği üyesine uygulanmayan ağır şartlar olduğuna dikkat çekti. Öymen, Türkiye’nin ’azınlık hakları’ konusunda Avrupa’nın çok ötesinde olduğunu savunurken, Fransa, Yunanistan gibi AB üyesi ülkelerde çok ciddi azınlık problemleri olduğunu anlattı.
Onur Öymen, AB raporlarında Türkiye’ye yönelik 400’e yakın eleştiri olduğunu da belirterek, CHP olarak raporları didik didik incelediklerini, TBMM’ye tüm detayları getirerek, soru önergeleri vereceklerini açıkladı. Öymen, tüm olumsuzluklara rağmen, CHP’nin sorumlu bir şekilde üzerine düşen görevlerini yerine getireceğini de söyledi.
