19
Mayıs
2024
Pazar
İZMİR

Batı İzmir'i yeniden keşfediyor

Fransız akademisyen Smyrnelis, 19. yüzyıl İzmir’inin günümüz toplumları için bir arada yaşam modeli olabileceğini söylüyor

İletişim Yayınları’ndan çıkan “İzmir 1830 - 1930: Unutulmuş Bir Kent Mi?” kitabı, tarihin göz ardı ettiğimiz bir yönüne parmak basıyor. Kitapta, Osmanlı’nın ikinci önemli liman kenti İzmir’in bu dönemdeki hareketli sosyal ve kültürel yaşamına, en önemlisi de etnik zenginliğine dikkat çekiliyor. Kitabın editörü Fransız akademisyen Marie-Carmen Smyrnelis.

Smyrnelis uzun süredir İzmir tarihi üzerine çalışan bir araştırmacı. 2000 yılında doktora tezini tamamlayan Smyrnelis, Paris’teki Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’de (Sosyal Bilimler Yüksek Araştırmalar Okulu) ders veriyor ve Maison de Sciences de l’Homme’da (İnsan Bilimleri Enstitüsü) araştırmalarını yürütüyor.

Kitap Fransa’da Şubat 2006’da basıldı, Nisan ayında da Yunanistan’da yayımlandı. Kitabın editörü Smyrnelis, sorularımızı yanıtladı.İzmir tarihini incelemeye nasıl karar verdiniz?
İlk neden bilimsel: 10 yıl önce doktora tezimi yazmaya başladığımda, İstanbul, Selanik ve İskenderiye gibi kentlerin aksine, 18. ve 19. yüzyıl İzmir’ini ele alan, gerçek anlamda bilimsel bir inceleme yoktu. Gerek Türk gerek Yunan tarafında, daha folklorik kalan veya sadece ticarete yoğunlaşan incelemeler vardı. İkinci neden ise, soyadımdan da anlaşılacağı gibi daha kişisel: Smyrnelis, Yunancada ‘İzmirli’ anlamına geliyor. Ama bu konuda bilgim oldukça sınırlı, sadece atalarımın 19. yüzyıl ortasında İzmir’den Atina’ya yerleştiğini biliyorum.

Önce geri çevirdiler
Kitabın adındaki “İzmir unutulmuş bir kent mi?” sorusuyla, Batı kamuoyunu ve tarihçiliğini kast ediyorsunuz değil mi?
Elbette, ne Türk ne Yunan kamuoyu için unutulmuş bir kent İzmir. Kitabın başlığını oluşturan soruyla, zamanında en az İskenderiye kadar önemli olan bu kentin Batı bilim dünyasında göz ardı edilmesini sorgulamak istiyorum.
Yakın zamana kadar Batı’da, diğer kentlerin aksine, İzmir üzerine roman, film ve monografi bulmak imkansızdı. Tezime başladığım sırada bu daha yakıcı bir durumdu. Fransa’daki Autrement Yayınevi bile, ilk başta “İzmir, İstanbul gibi hayaller uyandırmıyor insanda” diyerek bizi geri çevirmişti; ama metni okuduktan sonra projeyi kabul ettiler.
Son yıllardaysa İzmir’i yeniden keşfetme çabasından bahsedebiliriz. Kent üzerine yayımlanan çalışmalar çoğalıyor. İzmir’de de yeniden keşif çabaları artıyor: Belediyenin son zamanlarda önemli yayınları oldu, arşivler oluşturuldu.
Dönemin İzmir’i kozmopolit bir kentti, fakat farklı cemaatlerin ayrı mahallelerde yaşadığını görüyoruz. Yoğun ilişkileri var mıydı?
İzmir’in katı biçimde cemaatlere bölünmüş bir kent olduğunu asla düşünmemeliyiz; örneğin bir Rum rahatlıkla Ermeni mahallesinde yaşayabilirdi. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında mahalleler arası etnik sınırlar aşınmaya başlar; örneğin 18. yüzyılda Katolik ve Protestanlar arası evlilik çok güçken, bu durum zamanla değişir. Cemaat sınırlarının yerini giderek sosyal ayrımlar alır; zengin ve mütevazı kesimler ayrışır.
Bizim kitabımız 1930’da sonlanıyor ama İzmir’de inançlar arası sınırlar aşılmaya bugün de devam ediyor. Bildiğiniz gibi İzmir’in Fransız kökenli tüccar ailelerinden Giraud’ların kızı Caroline, Koç Ailesi’ne gelin gitti...

Fransa için örnek
Koşullar farklı olsaydı, İzmir’in o günkü yapısı, bugünkü Türkiye içinçok-etnisiteli bir yaşam modeli oluşturabilir miydi?
Dönemin İzmir’inde insanların farklarına rağmen işleyen bir kent yaşamı vardı.
Ben iyimser bir insanım; İzmir modeline baktığımda sadece Türkiye değil, mevcut ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını düşünürsek Fransa için bile hâlâ bir örnek oluşturabileceğini görüyorum.
İzmir’de o dönem kurulan diyalogda kültürel yaşamın önemi büyüktü sanırım... Ne dersiniz?
Buna kitapta oldukça vurgu yaptık; Basma Zerouali’nin bölümü tamamen bunun üzerine. Zerouali, İzmir müziğinin bütün cemaat müziklerinden beslendiğini, Batı ve Doğu etkilerini birleştirdiğini gösteriyor. Ortak ticaret dili ‘lingua franca’ da bu ortak zemine başka bir örnek elbette.

Milliyet
Yayın Tarihi : 3 Eylül 2008 Çarşamba 17:40:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?