İzmirli mimarlar, Mimar Sinan'ı ölümünün 422. yılında andı. Alsancak'taki büstü başında yapılan anma töreninde Mimar Sinan İlköğretim Okulu öğrencileri de üzerinde Mimar Sinan posteri olan tişörtleri ile katıldı.

Anıta çelenk koyan Mimarlar Odası İzmir Şubesi üyesi bir grup mimar büyük ustanın büstü önünde saygı duruşunda bulundu. Mimar Sinan'ın zamanı aşan bir sanatkar olduğunu dile getiren İzmirli mimarlar, Türk ulusunun simgelerinden birisinin de Mimar Sinan olduğunu vurguladı.

Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından yapılan açıklamada, "Toplumların tarihlerini inşa ederken değerlendirdiği, öne çıkan adlar ve olaylar vardır. Toplumsal var oluşun ve bir ortaklık bilincinin simgeleri olan bu değerler, bazen daha yaşadıkları çağda, bazen de çağlarını aşan zaman içinde üstlendikleri rolle toplumsal hafızaya yerleşir ve onu temsil ederler. Büyük Usta Mimar Sinan, bu simge kişiliklerden biridir. Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü döneminin ve doğal olarak en zengin hükümdarlarının ve yöneticilerinin mimar olarak çok sayıda, büyük ve anıtsal yapı tasarladı ve inşa etti. Hala bulundukları kentleri biçimlendiren, kentsel yaşamımıza yön veren bu yapıtların mimari kaliteleri, bilimsel çalışmaların öncelikli araştırma konuları içinde yer almaktadır. Sinan'ın Osmanlı kentlerinin oluşumlarını yönlendiren olağanüstü yapıtları, geleneksel kültürümüzün somut belgeleri olarak, ölümünden 422 yıl sonra bile bugünkü mimarlığımıza esin kaynağı oluşturmayı sürdürmektedir. Ancak ne yazık ki, örneklerinden büyük ölçüde salt kopyalama amacıyla yararlanılmakta, Sinan'ın akılcı mimari anlayışının özünü oluşturan araştırma, öğrenme, anlama, çağdaş bir mimari oluşturma, sürekli olarak kendini aşma çabaları, kentsel gelişmemizde ve mimari uygulamalarda çoğunlukla izlenememektedir. Sinan'ın yaşadığı yıllardan bugüne olağanüstü biçimde gelişen küresel teknolojiden, bilgi birikiminden, ilerleme ve gelişme tutkusundan yoksun bir tasarım ve çevre anlayışı, kentlerimizi toplumdan kopuk, yaşanması zor, yer aldığı ortama saygısız, çağdaş estetikten yoksun, salt rant hesaplarıyla gerçekleştirilmiş kimliksiz, yapı yığınlarına dönüştürmüştür. Oysa Sinan'ın öğretisi kopyalamayı değil, anlamayı, yorumlamayı, geliştirmeyi ve ilerlemeyi vurgular. Onun yapıtlarında izlenen eşsiz ölçülendirme, orantılandırma, strüktürel yalınlık, çevre saygısı, tüme uyum ve mekansal bütünlük çabaları, büyük ustanın tüm yaşamı boyunca dikkatle araştırdığı çeşitli ülkeler ve Anadolu halk kültürlerinden edinilmiş mimari duyarlılıkları belgeler. Ulusal yapı kültürümüzü yüceltip zenginleştiren bu ve benzer duyarlılık günümüzde ,kentlerimizde artık pek ender olarak izlenebilmektedir. Sinan'ın varlığı ile küresel ölçekte zenginleşen ulusal mimarlık, kent ve çevre kültürümüzün, ondan beş yüz yıl sonra cahil, popülist ve vahşi bir rant anlayışıyla yok edilmesine göz yummaya hakkımız olmamalıdır. Mimar ve şehircilerimizin olduğu kadar, halkımızın da Sinan'dan hala öğrenebilecekleri çok şey bulunmaktadır. Onun meslek, çevre ve insan sevgisiyle oluşturduğu, araştırarak, öğrenerek, kendini yenileyerek mükemmele erişme ilkesi, ancak toplumsal kültürümüzün uyulması gereken vazgeçilmez ana kuralları olarak benimsendiği zaman kentlerimizde daha akılcı, daha insancıl, toplumla daha uyumlu ve yaşayanları mutlu eden nitelikli yaşam çevreleri oluşturulabilecektir. Alçak gönüllülük, sağduyu, mantık, akıl, zeka birlikteliğinin simgesi olan, Anadolu'nun yerel kültürü ile Grek, Roma, Bizans uygarlıklarını özümseyerek, sentezleyerek, güçlü bir klasik mimari oluşturan büyük bilge ve usta Mimar Sinan'ı, kültürümüze yapmış olduğu ve dünya uygarlık tarihine de iz bırakan katkıları için dünyadan ayrılışının 422. yılında saygı ile anıyoruz" denildi.