19
Mayıs
2024
Pazar
BODRUM - MUĞLA

Bodrum'da çarpık yapılaşma

Köşe yazarımız Yılmaz Ergüvenç, Bodrum yarımadasındaki çarpık yapılaşmanın altında yatan nedenleri, bir gazeteci titizliği ile yazdı... İşte Bodrum'daki çarpık yapılaşma..

Bodrum Yarımadası için ‘çarpık yapılaşma’ deyimini kullanmak, alışageldiğimiz anlamdan farklı.

İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük kentlerdeki çarpık yapılaşmadan anladığımız, gelir düzeyi düşük kişilerin büyük kentlere göçü sonucunda, genellikle Hazine arazileri üzerinde oluşan gecekondular, imar planı bulunmayan arazilerde hisseli tapu satışları ile yapılan kaçak inşaatlar, ve de imar planlı parsellerde yapılan plan dışı uygulamalardır. (Hisseli tapu satışı, bir parsel üzerinden bir çok kişinin hisse alarak, gayri resmî olarak bölünmüş toprak parçasını, özel sözleşmelerle sahiplenmekle oluşur.)

Bodrum ve yöresindeki çarpık yapılaşma ise, refah düzeyinin artışına paralel olarak yazlık ev sahibi olmak isteyenlerin oluşturduğu talep sonucu, arazilerden azami rant elde etmek üzere düzenlenmiş imar planları ve Belediye Meclis kararları ile oluşmuş yerleşimlerde görülüyor. Yani burada söz konusu olan, tapulu parsellerdeki legal planlama sonucu oluşan çarpık yapılaşmadır.

Küçücük Yarımada’da, hepsi bir birinden ayrı ve bir birleri ile ilişki kurmadan çalışan belde belediyeleri, ayrı ayrı planlama yaparlar. Bu, ‘Six blind men’ hikâyesindeki altı kör adamın fili ayrı ayrı tarifine benzer. Bu arada, ahbap çavuş ilişkileri ve rant çıkarları ile yapılaşmaya açılan dağlar, tepelerdeki zeytinlikler, ovalardaki mandalina bahçeleri, hiçbir şehircilik ilke ve kurallarına uyulmadan, yerlerini beton ikincil evlere bırakır. Doğanın bahşetmiş olduğu mavi ve yeşilin birleştiği koylar ve tepeciklerin en olmadık yerinde siteler arz-ı endam eder. Bu şekilde oluşmuş 150 bin kadar yazlık evin bulunduğu söyleniyor.

Bodrum’un Akyarlar beldesinden, karşı yakadaki Yunanistan’a ait Kos (İstanköy) Adası görülür. Hele açık ve berrak havalarda Ada’daki tüm binaları seçebilirsiniz. Elinize bir dürbün alırsanız, limana bağlanmış tekneleri, yollardaki otomobilleri dahi rahatlıkla görebilir, sahile sıralanmış yapılarda Akdeniz mimarisinin güzelliklerini algılayabilirsiniz.

Şimdi birde madalyona ters tarafından bakalım. Kos’a gidelim ve oradan Turgutreis, Akyarlar’ı seyredelim. Aman Allah! Tüm dağlar, tepeler ve düzlüklerin, hiçbir planlama ilkesine uyulmaksızın, sabun kalıbı gibi evlerle, üst üste doldurulmuş olduğunu görürsünüz. Gördüğünüz manzara, İstanbul, Feriköy Mezarlığı görünümü ile eşdeğerdedir.

Az gelişmişlik, bu defa böylesine bir görüntü ile karşınıza çıkar. Eğer bu konularda hassas bir mizacınız varsa, yabancı dostlara hiçbir şey söylemez, ama kendi kendinize utanırsınız.

Efendim, bizdeki nüfusla Yunanistan’ın nüfusu bir mi imiş; Türkiye’de genç nüfusun artışına paralel dinamizm varmış; kentlerimiz gelişiyormuş hikâyelerini dinler, daha çok kahrolursunuz.

Bodrum merkezinde imara açılacak arazi kalmamış gibidir. Ama yine de bir yerler bulunuyor. İki yıl evvel yanan, kent merkezindeki orman arazisine tek inşaat çivisi çakılmayacağına, ağaçlandırma işlerine hemen başlanacağına dair nutuklar atılmıştı. Yandaki fotoğrafta, yanan orman arazisinin kıyısından, köşesinden başlayan inşaatları görüyorsunuz. Hem de 5 katlı yapılarla. Sorarsanız, ‘Efendim, aslı 3 kattır. İki katı da arazi meylinden kazandık.’ diyeceklerdir.

Yine, kent merkezindeki SİT alanı, Mars Mabedi arazisi, köylüden alınıp el değiştirdikten sonra SİT alanından çıkarılmış, yapılaşmaya açılmıştır.

Antik stadyumun üzerinde oto sanayi sitesi vardır.

Antik tiyatronun sahne kısmı üzerinden karayolu geçirilmiştir.

Turizm amaçlı planlanmış kıyı şeritlerinde, apart-otel adı ile ruhsat almış yapılar, Tapu’da villa olarak satılabiliyor. Demek ki rant avcılarının yapamayacağı şey yok. Yan resimde kıyıda oluşmuş apart-otelleri (!) görüyorsunuz.

Şu anda yerleşim dışında kalan Mazı ve Çökertme gibi doğa harikaları, hatta Keramos ören yerini içeren sahiller, köylülerden satsın alınmış durumdadır. Spekülâtörler, Ankara’da yapılacak yeni ‘Turizm Amaçlı İmar Planı’na intizar ediyorlar.

Yine, tüm Bodrum Yarımadası ve Gökova Körfezi çevresindeki SİT alanları, kitle turizmine açılmak üzere Bakanlık planlarını beklemekte. 2 B orman arazilerine inşaat yapacaklar ise, emellerini yeni Cumhurbaşkanı seçimine kadar ertelemiş bulunuyorlar.

Şimdi de evlerde uygulanan mimari stillere bir göz atalım. Bodrum evlerinin, imar planı ilkeleri ve Koruma Kurulları kararları ile kristalize olmuş bir stili var.

Eski yerleşimlerde gördüğümüz beyaz badanalı veya taş duvarlı, ocaklı, musandıralı, terasında hafif konik yuvarlak beyaz kolonlar üzerine oturtulmuş ahşap pergoladan üzüm salkımları sarkan, asmalı köy evleri ile eski Rum kalfaların yapa geldiği, çatısı köşe mahmuzlu, 2/3 oranlı ve fronton tepelikli pencereleri olan kasaba evlerinden oluşmuş mimari karakterin bozulmaması için, ve de iyi niyetlerle kararlar alınmış. 

Tamam da, seyrek yerleşimli ve bahçeli evlerde güzel olan bu mimariyi alıp, 100 tane, 200 tane evi, sıkışık nizamda, yan yana ve arka arkaya sıralarsanız, ortaya mimari dejenerasyon çıkıyor. Müzikteki ‘kakafoni’ teriminin, mimarideki sinonimi nedir, bilmiyorum ama işte öyle bir şeyle karşılaşıyoruz. Size yan fotoğraflarda gelişi güzel seçerek çektiğim iki örnek sunuyorum.

Şimdi, yerel mimarların elinde bu dokümanlarla geliştirilmiş şablon projeler var. Müteahhit, nasıl bir ev istiyorsa, tarife uygun bir şablon proje, bilgisayar ekranına getiriliyor. Sağına, soluna biraz rötuş ve ebat ayarı yapıldıktan sonra, buyurun size yeni proje.

İyi yapıt verme çabasındaki mimarlar, yerel ilkelerin dar kalıpları içinde bocalıyor; ama yine de ender de olsa iyi projeler çıkabiliyor. Halbuki bu topraklardan, bildiğimiz kadarı ile, Leleg, Karya, İyon, Pers, Roma, Osmanlı gelmiş geçmiş. Bundan böyle, kolaycılığa kaçmadan, Akdeniz mimarisi ağırlıklı post-modern projelere de ruhsat verme zamanı gelmiştir. Zaten büyük yapılarda, bu tolerans başlamış bulunuyor.

Konu burada bitmedi. Sakın yazımdan yerel yönetimler aleyhinde, merkezi yönetim lehinde bir sonuç çıkarmayın. Haftaya, Yarımada’nın alt yapı problemlerini, Ankara’nın kısmen haklı, kısmen haksız, yerel yönetimlere müdahalesini, hem nalına, hem mıhına vurarak irdeleyeceğim.



Kenthaber/Yılmaz Ergüvenç
Yayın Tarihi : 18 Ağustos 2006 Cuma 12:45:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?