7
Mayıs
2024
Salı
SİYASET

Karayalçın Diyarbakır'da konuştu

SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Diyarbakır'da "Toplumsal Barış, Siyaset, Kalkınma" konferansına katıldı. 

SHP İl Örgütü tarafından tertiplenen konferans, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda verildi. Konferansa SHP Merkez Yüksek Kurulu (MYK) üyeleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütleriyle siyasi parti temsilcileri katıldı. "Toplumsal barışın sağlanması için sözde vatandaş değil, özde vatandaş" yazılı pankartın açıldığı konferansta konuşan SHP Genel Başkanı Karayalçın, çeyrek yüzyıldır siyasilerin hep etnik ayrımcılığı ortaya çıkarmaya dönük çabaları olduğunu öne sürdü. Etnik kaynaşmanın oluşturulmasının yerine farklılıkların sürekli dile getirildiğini ileri süren Karayalçın, bunun sorumlularının siyasiler olduğunu iddia etti. Yıllardır süren bu sorunların parlamento egemenlerinden kaynaklandığını, özellikle 3 Kasım seçimlerinin ardından farklılıkların çok bariz bir şekilde ortaya atılmak istendiğini iddia eden Karayalçın, şöyle devam etti: 

"Haftada 1, en geç ayda 1 kez parlamento egemenleri, iktidar ve ana muhalefet partisi; insanlarımızın Türk mü, Kürt mü, Alevi mi, laik mi, anti-laik mi diye farklılıklarını öne çıkartıyor. Alt kimlik, üst kimlik tartışmaları sırasında insanlarımızın altlarını üstlerimize getiriyorlar, bunu başka bir şekilde adlandırmak olanaklı değildir. SHP'nin "Toplumsal Barışa Çağrı" adıyla bir çalışmasını da beraberimde getirmek istiyordum. Toplumsal barış yurttaşlarımızın değil, tüm siyasi partilerin sorunu, hepimizin sorunudur. Herkesin bu sorunun çözümüne, özellikle siyasi partilerin nasıl katkıda bulunacağını geriye çekilmeden ortaya koyması gerekmektedir. SHP olarak her şeyi tartışmanın içinde yer alırız. Bizim 2 kırmızı çizgimiz vardır. Emeğin ve Cumhuriyet'in temel değerleri. Eğer Cumhuriyetimiz'in kuruluşundan bu yana geçen 83 yıllık süre içinde, bu 2 konudaki farklılığımızı gideremediysek, buna kesin bir biçimde müdahale edilmesi gerekmektedir. Kimi siyasetçilerimizin, düşünürlerimizin, yazarlarımızın bu ifadenin kullanılmasına karşı çıktıklarını biliyoruz. Çeşitli gerekçeler dile getirilmektedir. 'Sorunu bu şekliyle ortaya koyarsak, Kürt sorunu dersek, Kürt sorunu ifadesini kullanırsak toplum içinde ikilemler oluşturmuş oluruz. İnsanlarımızın bir bölümünü dışlamış oluruz' şeklinde kaygılar dile getirilmektedir. Türkiye'deki tüm etnik kümeleri bu bağlamda sıralamanın doğru olmayacağını bir başka elektrik şeklinde ortaya koymaktır. Önemli olan önümüzde duran ve yaşanılan sorunun nasıl adlandırılacağı değil, nasıl çözüleceğidir. Kim nasıl adlandırırsa adlandırsın, önemli olan bu sorunu nasıl çözeceğimizdir. 82 Anayasası, 26. maddesi ile Kürt dilini yasakladı. Bu yasanın 136. maddesi ile de zorunlu din derslerini getirdi. SHP, 82 Anayasası'nın tüm yaklaşımına karşıdır. Ama SHP 82 Anayasası'nın özellikle bu 2 maddesine bütün benliği ve varlığıyla karşıdır. Sonuç itibariyle insanlarımızın birliktelik ve kardeşlik içinde yaşamalarını sağlayabilmemiz gerekmektedir. Önemli olan bu tür gelişmelerin ortaya çıkmasına neden olacak önlemleri alarak, bu acıları yaşamamak ve yaşatmamaktır." 

"Diyarbakır gezilerimde ya da Türk siyasetçilerinin Diyarbakır gezilerinde, yalnızca Kürt sorununu dile getirmelerini doğru bulmuyorum" diye devam eden Karayalçın, "Burada insanlarımızın karşı karşıya oldukları sorunları yalnızca Kürt sorunu başlığı altında toplayıp o konudaki düşüncelerimizi dile getirerek Diyarbakır'dan ayrılmaları, bana göre son derece yanlış ve yetersiz bir yaklaşım olacaktır. On binlerce çocuğun Diyarbakır sokaklarında yaşadığını bile bile, yüzbinlerce gencin işsizlik sorunu ile ciddi ölçüde karşı karşıya olduğunu göre göre, yalnızca bundan söz etmek doğru değildir" diye konuştu.
.
Yayın Tarihi : 17 Haziran 2006 Cumartesi 20:38:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?