16
Mayıs
2024
Perşembe
HASANKEYF - BATMAN

'Asıl tarih yerleşim alanının altında yatıyor'

DSİ Genel Müdürlüğü ile Almanya, İsviçre ve Avusturya'dan oluşan Ilısu Konsorsiyumu arasında imzalanan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin (Hes) Ticari Anlaşması, Hasankeyf'teki tarihi sırların açığa çıkmadan sular altında kalma tehlikesini beraberinde getirdi.

Hasankeyf'in asıl tarihinin şu andaki yerleşim yerinin altında olması ve baraj yapımının 7 yıl gibi kısa bir sürede bitirilecek olmasından dolayı Hasankeyfteki kazı çalışmalarının sonuçlanmadan tarihin sulara gömülmesini gündeme getirdi. 2004 yılına kadar Hasankeyf kazılarına Başkanlık yapan Prof. Dr. Oluş Arık, Hasankeyf'in gerçek tarihine ulaşmak için en az 50 yıl gerektiğini açıklamıştı. 2004 yılından bu yana Hasankeyf kazılarına başkanlık eden Prof. Dr Abdüsselam Uluçam, Hasankeyf'in geçmişine ışık tutacak asıl tarihinin şu anda vatandaşların ikamet ettiği meskun mahallin altında bulunduğunu belirterek, "Bu alanda hiçbir çalışma yapılmadı. Çünkü vatandaşlara ait bu alan istimlak edilmedi. Barajın 7 yılda bitirilmesinin öngörülmesi nedeniyle acil eylem planlarını değiştirmek zorunda kaldık. Ilısu Barajı'yla ilgili yabancı konsorsiyumla Türkiye Cumhuriyeti hükümeti arasında kredi anlaşması imzalandı. Bu süreç biraz daha boyut değiştirdi. Artık önümüzdeki yıl 2012 yılına kadar hazırladığımız uzun dönemli eylem planında bir değişiklik olması gerekiyor. Hasankeyf'te kültür tarihini ortaya çıkaracak kazı çalışmaları tıkandı. Bunun başlıca sebebi Hasankeyf'te kamuya ait kazı yapılacak yer kalmamasıdır. Son yıllarda gerçekleştirilen istimlak çalışmaları, DSİ ile mülk sahibi vatandaşların mahkemelik olması nedeniyle durdu. Bu konu halen çözülmüş değil. Ne olabilir? Eğer baraj yapımı konsorsiyumla imzalanan anlaşma gereği 7 yıllık süreç içinde olacaksa o halde Hasankeyf'te geniş kapsamlı sistematik bir kazı çalışması yapmak gerekiyor" dedi.

ASIL HASANKEYF YERLEŞİM ALANININ ALTINDA

Hasankeyf denince ilk akla gelen kaya kitlelerinden oluşan Ortaçağ dünyasının iç kale olarak kullandığı ama antik dönemde Hasankeyf adının verildiği oyma mağaraların şekillendiği şehrin geldiğini ifade eden Prof. Dr Abdüsselam Uluçam, Ortaçağ'ın asıl kentinin şu anda Hasankeyf'in yerleşim alanının altı olduğunu kaydetti. Hasankeyf denince akla kaya kitlelerinin geldiğini söyleyen Uluçam, "Herkes orayı ziyaret eder ve böyle bilinir. Ancak Ortaçağ'ın asıl kenti, Ortaçağ'da Artukluların başkenti, Eyyübilerin büyük ticaret merkezi olan asıl kent şu anda Hasankeyflilerin yaşadığı benim gecekondu olarak tabir ettiğim uydurma yapıların altında bulunuyor. Yani asıl kazı çalışmaları burada gerçekleştirilecek" diye konuştu.

Hasankeyf Kazı ekibi Başkanı A. Selam Uluçam, arkeolojik kazı çalışmalarında bir süre tayin etmenin imkansız olduğunu açıkladı. Toprak altından çıkacak olan kültür varlıklarının niteliği ve niceliğinin bunun belirleyicisi olduğunu belirten Başkan Uluçam, "Çünkü öyle anlar gelir ki bir metrekarelik alan üzerinde haftalarca hatta aylarca çalışmanız gerekir. Ama toprak üstünde belirgin olan mimari yapıyı, dokuyu canlandıran örneklerle de duvar takibiyle bu işi daha hızlandırabilirsiniz. 7 yıllık süreç yeterli mi sorusuna cevap olarak biz hiçbir zaman belirleyici olamayız. Bilimsel açıdan kazıların belirli bir ömrü ve zamanı sınırlı olmaz. Ancak zaruret olacaksa yeni bir planlamayla, yeni bir programlamayla bunun kapsamı genişletilerek çalışmalar daha hızlandırılabilir veya kapsam genişletilebilir" şeklinde konuştu.

 


"GERÇEK TARİHİ İSTENİYORSA MESKENLER KALDIRILMALI"

Hasankeyf'in kültür tarihinin gerçek yönüyle ve gerçek boyutuyla ortaya çıkarılması için baraja bağlı kalınmadan Hasankeyflilerin şu anda yaşadığı meskenlerin mutlaka kaldırılması gerektiğini savunan kazı ekibi Başkanı Selam Uluçam, "Yani baraj olsun yada olmasın Hasankeyf'in esas Ortaçağ dünyasındaki kenti ortaya çıkarılabilsin. Artık önümüzdeki yıldan itibaren ister baraja bağlı olsun, ister baraja bağlı olmasın kazı çalışmaları ancak Hasankeyflilerin şu anda yaşadığı yerlerin kaldırılması yada başka yere taşınmasıyla mümkün olacaktır. O bir defa şart yani. 1966 yılında yanlış bir uygulamayla eski kent düzlenerek üzerine bu gecekondular yerleştirilmiş. Bunların kaldırılması gerekiyor ki arkeolojik kazı çalışmaları devam edebilsin. Kaya katmanlarından oluşan Hasankeyf'in kültür tarihi net olarak ortaya çıktı. Asur çağı döneminde Urartuların çağdaşı pareleli İsa'dan önce yada M.Ö. 9 ila 7. yüzyıl arasında şekillenmiş kültürden öne hiçbir kültür yok. Yani kaya kitleleri bunu verdi. Yani kale başı yada iç kale dediğimiz kaya kitlesinin oturduğu Hasankeyf'in en eski tarihi 3 bin yıllık. Bundan ötesine geçemez çünkü kayaların altında bir şey aramak imkansız. Ondan önceki medeniyetlerin ortaya çıkarılması için toprak tabakalarına inmek gerekir. Bu alan da bugünkü Hasankeyf'in altında bulunuyor. Bunun dışında Dicle Nehri boyunca uzanan höyüklerde Hasankeyf'in geçmiş kültürünü aramak gerekecek. Höyüklerde Neolitik döneme kadar hatta Paleolitik döneme kadar uzanan kültür verilerine, bulgularına rastlanıyor" dedi.


Şehrin esas dokusunun binaların altında bulunduğunu belirten kazı ekibi Başkanı Uluçam, "Hasankeyf'in gizemi halen duruyor. Asıl Hasankeyf'in tarihi halen bu evlerin altında duruyor. Onun için biran önce evler boşaltılarak istimlak edilmeli. Hiçbir tarihi eserin taşınması mümkün değil. Son yıllardaki insan tahribi, iklimlerin sert olmasından dolayı yapılardaki çözülmeyi göz önünde tutarak artık diyorum ki, Hasankeyf'te gözle görülen kültür varlıklarının hemen hiç birisi bir başka yere taşınabilecek pozisyonda ve dirençte değil. Bu yıl Şap Vadisi, Selahiye bahçeleri ve Büyüksaray'da başlattığımız kazı çalışmaları 31 Ağustos tarihinde son bulacak. Şap Vadisi'nde erçekleştirdiğimiz kazı çalışmalarında Roma döneminden başlayıp Osmanlı dönemine kadar şekillenmiş 47 dükkandan oluşan bir ticaret merkezi ortaya çıkardık. Bu kültür tarihi açısından önemli. Kamuya ait kazılacak alan kalmadığı için ödeneğin bir bölümünü bu yıl da iade edeceğiz" diye konuştu.


VATANDAŞLAR TAŞINMAK İSTEMİYOR

Hasankeyf kazılarında gelişmeler yaşanırken, baraj yapımı için yapılan anlaşma Hasankeyfli vatandaşları memnun etmedi. Vatandaşların büyük bölümü baraj istemediklerini ifade ederken, bir bölümü belirsizliğin ortadan kalkmasının sevindirici olduğunu açıkladı. Vatandaşların büyük bir bölümü ata yadigarı topraklarından ayrılmak istemediklerini, hem barajın yapılmasını hem de tarihin korumasını talep etti. Hasankeyf kalesinde bulunan bir mağarada doğan ve 1 yıl önce kaymakamlık girişimiyle kale başındaki mağaradan ayrılmak zorunda kalan 26 yaşındaki Ali Ayhan isimli genç, Hasankeyf'in sular altında kalacak olmasından ötürü çok üzgün olduğunu belirtti. Mağarada doğup büyüdüğünü ve şehir hayatına alışamadığını belirten Ayhan, "Halen zorluk çekiyorum. Çünkü kalede yaşarken biz yalnızdık, yalnızlığa alıştım. Şimdi zor oluyor. Mağara yaşamını unutmak mümkün değil. Bazen nefes almak ve rahatlamak için kale başındaki mağaralara geliyorum. En büyük mutluluğu mağarada buluyorum" şeklinde konuştu.

Hasankeyf'te çoban Ahmet olarak bilinen Ahmet Akdeniz, artık imzanın atılmasıyla geleceğe dair plan ve proje hazırlayabileceklerini söyleyerek, "Yeni kurulacak şehirde insanca yaşabileceğiz. Yeni şehir Hasankeyfliler için umut ışığı olacak. Baraj bizim sorunumuz değildir. Bizim sorunumuz aş, iş ve ekmektir. Ve bu tarihin nasıl korunacağıdır. Belirsizliğin ortadan kalkması halkı sevindirmiştir. Çünkü daha önce yarınlarımız için plan ve proje yapamıyorduk. Çok zor şartlarda yaşıyorduk" dedi.

Hasankeyfli vatandaşlardan Mehmet Nuri Aydın ise, baraj yapılmasına karşı olduklarını ifade ederek, "Dünyanın hiçbir yerinde olmayan tarihi eserler Hasankeyf'te bulunuyor. Havası olsun, güzelliği olsun böyle bir yeri bir daha bulamayız. Baraj yapılmasına karşıyım. Hasankeyf korunmalıdır. 20 yıldır hep baraj dendi, bir yatırım yapılmadı. Gençler çalışmak için batıya gidiyor. Baraj yerine iş sahaları açılsın" diye konuştu.

Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Fırat'tan sonra en büyük hidroelektrik potansiyele sahip bulunan Dicle Nehri üzerinde, Suriye sınırına yaklaşık 45 kilometre mesafede inşa edilecek. Proje Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak illerini kapsayacak.

Tamamlandığında gövde büyüklüğü açısından Türkiye'nin 2. büyük kurulu güç, yıllık enerji üretim kapasitesi bakımından da 4. büyükbarajı olma özelliği kazanacak Ilısu Barajı, Dicle Nehri akımlarını ekonomik ölçüler dahilinde düzenleme yeteneğine sahip bir depolama tesisi olacak. Tesis, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin uzun vadeli bölgesel kalkınma planının temel unsuru GAP'ın en önemli yatırımlarından biri olacak.

 

İHA
Yayın Tarihi : 17 Ağustos 2007 Cuma 12:44:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
zerin IP: 85.104.7.xxx Tarih : 16.06.2008 17:39:07

türkiye turizm alanında gelişeceğine gün gittikçe kötüleşecek her ne olursa olsun böyle tarihi bir kenti sular altında bırakmak saçma dünyada her ülke bir parça tarih arayışındayken biz onu gömüyoruz...... böyle bir düşünceyle daha ne kadar ilerleyebiliriz .eğer bir şeyi yıkıpta yeni bir şeyler yapacaksak hep yerimizde sayarız ve gelişemeyiz tabi bizi düşüncelerimizin ne önemi var.bence hasankeyf önemsiz sayılan bir bölgede bulunduğu için yok edilmeye çalışılıyor nede olsa önemsiz oysa soğuda keşfedilmeyi bekleyen yüzlerce eser inssan kültür var sadece keşfedilmeyi bekliyor. bugün biri gelse bir çıkar için ayasofyayı yıkalım dese yatkililer olmaz türkiyeyi yıkalım daha iyi der


rozerin iskanoğlu IP: 88.239.22.xxx Tarih : 18.06.2008 14:33:00

tüm hasankeyf halkına selam olsun .bu mücadeleden asla vaz geçmemeli tarihlerini ,topraklarını sular altında bırakılmasına seyirci olmamalı.çok merak ediyorum hasankeyfi sular altında bırakmak için kaç saat düşündüler böyle tarihi bir kenti ve belki onun altında keşfedilmeyi bekleyen olğanüstü bir şehri nasıl olurdu sular altında bırakmak için böyle bir proje planlanır.belki yetkililerde kendilerince haklı ama kimse o arihin yıkılmasına izin vermez.orda yüzlerce nsan yaşıyor dünya kadar anıları varbunu bırak eşsiz güzelikte tarihin kokusunu uyandıran neffis parçalar var o manzara nasıl olurda görüntüsünü sulara bırakır bence böyle bir proje hemen iptal edilmeli yayınladığınız için teşekür ederim