Doğu ve Güneydoğu'da namus adına işlenen cinayetleri Türkiye ve Dünya gündemine taşıyan Kadın Merkezi (KAMER) Başkanı Nebahat Akkoç; namus adına işlenecek bir cinayete kurban gitme olasılığı olan 350'den fazla kadının hayatlarını kurtardıklarını yüzerce kadını da işe yerleştirerek topluma kazandırdıklarını söyledi.

Doğu ve Güneydoğu'da şiddet gören kadınlara ekonomik, psikolojik ve barınma desteği sunmak için Kadın Merkezi (KAMER) kuran Nebahat Akkoç; bölgede kadınların özgür olmadığını söyledi.

Bugüne kadar binlerce kadının hayatındaki şiddeti sorgulamasını ve şiddetten kurtulmak için çaba harcadıklarını ifade edene, Akkoç; KAMER'in bölgedeki kadın hareketine öncülük ettiğini kadınların geleceği yeniden kurmak için büyük çaba içerisinde olduklarını belirterek, " Namus adına işlenecek bir cinayete kurban gitme olasılığı olan 350 den fazla kadına destek olduk, yüzlerce kadını işe yerleştirdik, onlarca kadın kendi işlerini kurdu, erken çocukluk dönemi eğitiminin önemini vurgulamak için çaba harcadık. Şiddet ve namus adına işlenen cinayetler konusunu Türkiye ve Dünya'nın gündemine taşıdık" dedi.

"KADIN SORUNU KÜRT SORUNUNDAN BAĞIMSIZ DEĞİL"
Toplumdaki duyarlılık ile birlikte bölgede kadın intiharlarında geçmiş döneme oranla azalma yaşandığını vurgulayan Nebahat Akkoç, kadınların fuhşa zorlandığını ifade ederek, "Bölgede fuhuş olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuda da KAMER'e başvurular oluyor. Ancak oranının ne olduğunu bilmemiz mümkün değil. Bildiğimiz şey kadınların bu yolu isteyerek seçmedikleridir. Bize gelen her fuhuş hikayesi, şiddet, porno gibi hikayelerde içeriyordu. Kadınlar ya fuhşa zorlanıyorlar veya mecbur kalıyorlar" diye konuştu.

Kadın sorunun çözümünün başlangıç noktası bölgedeki şiddetsizlikten geçer diyen, Kadın Merkezi Başkanı Nebahat Akkoç,"Güneydoğu'nun kadın sorunu Güneydoğu'nun Kürt sorunundan, yoksulluk sorunundan, eğitim sorunundan, göç sorunundan bağımsız değildir. Bu sorunların tümü birbirini etkileyen sorunlardır. Sorunun çözümü için başlangıç noktası şiddetsizliktir. Önce bu sağlanırsa sağlıklı bir çözüm için kafa yorulabilir. Yoksa ne yazık ki böyle devam edip gidecektir" şeklinde konuştu.

"YASALAR CAYDIRICI OLUR"
Töre cinayetlerine yönelik son çıkan yasaların olumlu olduğunu belirten, Akkoç, "Şayet bu yasalar yapılırken töre değil de "namus" kullanılsaydı çok yerinde olacaktı. Hala bazı cinayetler "namus" meselesi sayılmakta ve indirim almakta. Çıkan yasaları çok önemli ve caydırıcı buluyoruz. Yasaların gerektiği gibi uygulanması için bir zihniyet dönüşümü gerekli ve bu daha uzun zaman alacak bir dönüşümdür" dedi.

Hükümetlerin sivil toplum örgütleri ile çok yakın ilişkide çalışması gerektiğini altını çizen KAMER Başkanı Akkoç, "Toplumsal cinsiyet rolleri ve buna bağlı olarak yaşanan şiddet, ayrımcılık evrensel bir sorundur. Halen yeryüzünde kadın erkek eşitliğini sağlayabilmiş bir rejim yoktur. Batı ülkeleri, insan hakları, kadının insan hakları konusunda çok yol kat etmiş olabilirler ama oralarda da kadınlar, türü ve sayısı buralarda yaşanandan farklıda olsa şiddet yaşarlar. Bunu AB üyesi ülkelerdeki sığınma evi sayısından ve bu evlerin doluluk oranından kolayca çıkarmak mümkündür. Şiddet evrensel bir sorun olmasına rağmen, çeşitli sebepler şiddeti arttırıcı etkiler yaparlar. Yoksulluk, göç, eğitim olanaklarından yararlanamama, kapalı yaşam tarzı, alkol, çeşitli sebeplerle iletişimsizlik, şiddeti arttırıcı sebeplerdir. Böyle baktığımız zaman ne Dünya'nın Orta doğusu ne de Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri iyi durumda değildir. Şiddetin yoğun yaşanması demek, kadınların kendi kararları kendi istekleri doğrultusunda yaşayamamaları demektir. Yani küçük yaşta zorla evlendirilme, eğitim olanaklarından yararlanamamak, açlık, işsizlik, fuhuş, namus adına işlenen cinayetler her şeyden bahsetmek mümkündür. Bireylerin başkalarının hayatına zarar vermeden kendi kararları doğrultusunda yaşayabilmelerini özgürlük olarak kabul edersek, kadın erkek hiçbirimiz özgür değiliz. Ama kadınların hayatlarına müdahale eden insan sayısı çok daha fazladır. Bu nedenle kadınlar özgür değil" şeklinde konuştu.