8
Mayıs
2024
Çarşamba
DİYARBAKIR

Boyner de Kürtçe konuştu

TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) Diyarbakır Zirvesi'ne katılan Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, konuşmasına Kürtçe başladı. Boyner'in, "Ji bo biratiye, Ji bo aşitiye, Ji bo wekhevbune Diyarbekir mala meye (Kardeşlik, barış ve eşitlik için Diyarbakır bizim evimizdir)" sözleri, salondakiler tarafından alkışlandı.

TÜRKONFED 14. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Diyarbakır'da devam ediyor. Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Vali Mustafa Toprak, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir başta olmak üzere, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv ve çok sayıda iş adamının katıldığı toplantı, Dicle Üniversitesi Fuar ve Kongre Merkezi'nde yapılıyor. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Organize Sanayi İş Adamları Derneği (DOSİAD) Başkanı Aziz Özkılıç, Diyarbakır'ın doğunun bir özeti olduğunu belirtti.

Kürtçe "hoş geldiniz" diyen Özkılıç, "Organize sanayi bölgemiz, yüzde 95 doluluk oranına ulaştı. Ek Organize Sanayi Bölgesi çalışmalarımız devam etmemektir. Toplam 6 bin 500 kişi istihdam edilecektir. Boydak ve Karavil grubuna OSB'de yer tahsis edilmiştir. Bu yatırımlar, diğer yatırımcılara örnek teşkil eder inşallah. OSB'nin en önemli sorunu doğalgaz ve demiryolunun olmamasıdır. Sanayicilerimz dört gözle bunu beklemektedir" dedi.

Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Tarkan Kadoğlu da bölgede ilkokul çağında 3 milyon kişi bulunduğuna dikkat çekti. Kadoğlu, "Bunların ileride işsiz kalacağı düşüncesi uykularımızı kaçırmaktadır. Yatırımcıların korkmadan yatırım yapmasını istiyoruz. Güvenlik sorununu el birliğiyle aşmaktan başka çaremiz yoktur. En büyük sorun Kürt sorunudur. Demokratik açılımı destekliyoruz ancak açılım süreci yerelden uzak ilerlemektedir. STK ve kanaat önderlerini bu işe katmadan ilerleme olmayacaktır. Bu sürece herkesin dahil edilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Daha sonra kürsüye gelen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, konuşmasına Kürtçe başlayarak, "Ji bo biratiye, Ji bo aşitiye, Ji bo wekhevbune Diyarbekir mala meye (Kardeşlik, barış ve eşitlik için Diyarbakır bizim evimizdir)" sözleri salondakiler tarafından uzun süre alkışlandı. Boyner, kürtçe başladığı konuşmasına şöyle devam etti:

"TÜSİAD olarak, tüm unsurlarıyla yerinden yönetim ilkeleri gündemimizin önünde. Yerelin güçlendirilmesi konusunda merkezi yönden girişimler başlamışsa da yerel düzeyde istenilen seviyeye ulaşamadı. Bu bölgede huzur olmadan Türkiye huzurlu olmayacaktır. Demokrtik adımlar cesaret gerektirir. Burada herkese görev düşüyor. Belki biraz daha cesaret. Silahı gömdüğümüz, mayınlı günleri geride bıraktığımız günleri ümit edebiliriz. Artık gençlerin birbirini öldürmesine, şehit olmasına, hiçbir evladın dağ başında

duasız namazsız gömülmesine tahammülümüz yok. Geçmiş 70 yılda Kürt meselesine Kürt meselesi dememek için büyük gayret sarf ettik. Şunca kahır çektik, 100 milyar dolar harcadıktan sonra meselenin ismini koyar noktaya geldik. Cesur kişiler zaman zaman bizi uyardı. Onları cezalandırdık. Kimini ölümle kimini cezaeviyle, kimini de sürgünle. Bu arada haram parayla servet edinildi. Olan, bağrı yanık kişilere ve hayatı kaydırılan nesillere oldu. Bundan sora gerçek gündemimizi görmeden edemeyiz. 19 yıl önce Başbakan Kürt realitesini tanıyoruz demişti. Bir an önce ortak kaderi el birliğiyle düzeltmeye çalışmalıyız."

Başkan Boyner, demokrasi standardı yükselmedikçe refah standardının yükselemeyeceğini belirterek, "Önümüzde seçimler için 6 ayımız var. Ancak, Türkiye'nin üç böleni olarak nitelediğimiz din ve vicdan özgürlüğü, kimlik sorunu ve kuvvetler ayrılığını üç birleştiren haline getirmek için gerekli adımların atılması için de kaybedecek zamanımız yok. Bu bağlamda, seçimlere kadar olan süreyi, bu yeni dönemi karşılayacak atmosferi oluşturma amacıyla çok iyi kullanmamız gerekiyor. Siyasilerimizin de bu gerçeğin bilincinde olduklarını ummak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa vizyonlarının Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşları ve onların hak ve özgürlüklerini odağına alan, sivil ve demokratik ruha sahip bir anayasa olduğunu vurgulayan Boyner, "Tüm siyasi partilerin ve toplumu temsil niteliğine sahip kurumların bu arayışa ve düşünce alışverişine destek vermek ve katkıda bulunmak yükümlülüğü taşıdıkları kanısındayız. Bu bağlamda tüm siyasi partilerimizden seçim sürecinde yeni anayasa ile ilgili vaatlerinin ne olduğunu, Türkiye vizyonlarının hangi unsurlardan oluştuğunu duymak istiyoruz. Yani açıkçası Türkiye halkı olarak artık her seçim döneminde rastladığımız ve bizi ilerleme yolunda bir adım öteye götürmeyen atışmaları değil; halkın gerçek kaygılarına cevap verecek vizyonları duymayı ve tartışmayı hak ediyoruz. En azından, demin belirttiğim konularda, siyasi partilerimizin vaatleri açısından bazı ortak noktalarda buluşabileceğine inanmak istiyoruz" şeklinde konuştu.

TÜRKONFED tarafından düzenlenen zirvede konuşan Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, 7 bin yıldan bu yana yaşamın hiç durmadığı, Mezopotamya coğrafyasının en kadim kentlerinden biri olan Diyarbakır'da yatırımcıları ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu söyledi. Derinleşen bölgeler arası gelişmişlik farkının teşvik politikaları veya "projecilik" mantığı ile çözülemeyeceğini savunan Baydemir, daha stratejik yaklaşımlara, makro planlamalara ihtiyaç bulunduğunu kaydetti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın

2023'e kadar uygulayacağı strateji belgesinde neredeyse Diyarbakır'ın esamesinin okunmadığını belirten Baydemir, "İnsanların göçebelikten ilk yerleşime geçtiği Bırkeleyn mağaralarına sahibiz. zusunda merkezi yönden girişimler başlamışsa da yerel düzeyİlk kentsel yaşamına geçtikleri Ergani Çayönü'ne sahibiz. Hıristiyanlığın ilk kiliselerine sahibiz. İslam aleminin 5. Harem-i Şerifi olan Ulu Cami'ye sahibiz. Dünyada eşi benzeri bulunmayan Diyarbakır Surları'na sahibiz. Turizmi geliştirmek için daha ne olsun?" şeklinde konuştu.

Yatırım için öncelikle alt yapının güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Baydemir, çevre yolu olan, uluslararası sivil havalimanı bulunan, raylı sistemin sanayi bölgesine ulaştığı, bilişim teknolojisinin altyapısının yükseltildiği kentlere ilginin arttığına dikkat çekti. Diyarbakır'da otel kurmak isteyen herkese, talep ettiği yeri turistik alan statüsüne çevirmek için ellerinden gelen desteği vereceklerinin altını çizen Baydemir, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu yüzyılda dokunamayacağımız hiçbir köyümüz olmamalı. Ulaşmalıyız bütün köylere. Bu ulaşmayı ve buluşmaya çok büyük bir değer atfediyorum. Temenni ediyorum bu, ülkenin, Türkün, Kürdün, Alevinin buluşması olur. Hiçbir kimlik diğerinin alternatifi değildir. Diyarbakır'ın ve yüreğimin kapısı bütün girişimcilere sonuna kadar açıktır."

Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak ise yatırımcıları Diyarbakır'a çağırarak, "Gelin Diyarbakır'ı görün ve buraya yatırım yapın. Televizyonlardan izlediğiniz bir takım olumsuzluklar Diyarbakır'ın gerçek yüzünü yansıtmıyor. Diyarbakır'a gelip gezdiğiniz zaman siz de bunu göreceksiniz" dedi.

Türkiye'nin demokratik bir istikrarı yakaladığını söyleyen Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ise, "Halkımız bunu referandumda, değişim iradesini ortaya koydu. Statükonun devam etmemesi gerektiğini ortaya koydu. Bize düşen bu iradeye sahip çıkmaktır" dedi.

Diyarbakır'da böyle bir toplantının düzenlemesinin son derece önemli bulduğunu anlatan Bakan Yılmaz, "Bir yer bütün girişimcilere açık olmalı. Bu yöreleri biz yük olarak görmemeliyiz. Buralar bir yük değil. Hep sorun kavramı ile yan yana görülmesi gereken yerler değildir. Buralar potansiyeli harekete geçirilmemiş muazzam bir bölge. İlk üniversitelerin olduğu, birçok değerin üretildiği Mezopotamya. Burası neden o tarihteki önemine geri dönmesin. Bu elimizde. Bunu tekrar söylüyorum bir yük olarak değil,. Bir varlık olarak ülkemize katkılarda bulunacak yöreler olarak bakmak gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de Doğu, Günedoğu ve Doğu Karadeniz bölgelerinin gelişmişliğin altında olduğuna dikkat çeken Yılmaz, bunun ortadan kalkması için son dönemlerde çalışmalar yaptıklarını belirtti. Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti:

"Son dönemlerde bunun için önemli çalışmalar yürütüyoruz. Geçmişe baktığımızda birçok sorun yaşandı. Bundan önemlisi geleceği doğru bakış, hep geçmişe takılırsak geleceği inşa edemeyiz. Bunu yapmazsak sürekli sızlanan şikayet eden insanlar oluruz. Önemli olan yaşanmış yaşanmıştır iyi analiz etmek gerekiyor ama bunları çocuklarımızın geleceği için yapmamız yazım. Türkiye'de bölgeler arasındaki gelişmişlik farkının dozaj olarak daha da yüksek olduğunu söyleyebiliriz. 2023 yılında dünyanın10 büyük ekonomisi olma yolunda. GAP uzun zamandır Türkiye'nin gündemindeydi. 2005 yılında GAP Eylem Planı'ndan sonra büyük bir ivme kazandı. Bugün ödenek bulma değil bunları nasıl harcama sıkıntısı yaşanıyor. Ödenekler arzu ettiğimiz düzeyde kullanılamıyor. Var olanı neden yüzde 100 kullanamıyoruz diyebiliriz."

Doğu ve Güneydoğu'daki turizm potansiyelini görmemek için kör olmak gerektiğini anlatan Bakan Yılmaz, Diyarbakır'ın bu açıdan muazzam bir potansiyele sahip olduğunu dile getirdi. Yılmaz, "Uzun yıllar çok anormal bir durumda yaşamışız. Komşularla iyi ilişkiler kurmaktan daha iyi şey olabilir mi? Amerika ticaretini Meksika ve Kanada ile yapıyor. Peki biz niye komşularımızdan bu kadar korkmuşuz. Yunanistan, Bulgaristan'la niye ilişkilerimiz iyi olmasın. Niye bürokrasi engeller koyalım.

Doğu ve Güneydoğu'nun gelişmesi bu komşuluk politikası için oldukça önemli. Devlet merkezli değim insan merkezli bir anayasa istiyoruz. Kalkınmasın temel unsuru bu, geçmişte çok tartışmalar yaşandığını biliyoruz. Bugün ki dünyada kalkınma demokrasiden yoksun olamaz. Temel ve hak hürriyetler olmadığı ülkede teknoloji de gelişse kişi başına gelir artsa da bir anlamı olmaz. Kalkınma insanın bulunduğu durumdan başka bir duruma geçmiş, kendini daha iyi ifade etmesidir. Kalkınmanın özünde demokrasi vardır. Demokrasi fikir özgürlüğüyle bilginin gelişmesi açısından önemli. Bireyin ön plana çıktığı günümüzde fikir hürriyeti olmadan kalkınma olmaz. Fikir hürriyeti olmayan yerde sosyal sorunlara çözüm üretebilir miyiz. Bugün ki dünya ve ülke şartlarında herkesin uzlaşması lazım.Gerçek demokratik ortam için şiddet dilini reddetmeliyiz" dedi.

Bugün şiddetin ne bölgeye ne de Türkiye'ye hiçbir şekilde yararı olmadığını vurgulayan Yılmaz, "Türkiye homojen değil, değişik inanç grupları var. Genelde olduğu gibi bölgeler arasında da var. Mardin'e dokunun farklılıkları görün. Farklılık üstünlük-aşağılık halinde tanımlanırsa adalet ve zulüm üretilir. Farklılık, farklılıktır. Farklılık kavramını tartışırken ortaklık ve aynilik kavramını da tartışmamız gerekiyor. Eş zamanlı olarak ayrığı benzerliği de vurgulamamız gerekiyor. Türkiye'de o kadar çok ortaklığımız ve benzerliklerimiz var ki. Bunu yaptığımız zaman gerçek anlamda demokratik ortam ve demokratik istikrar elde etmiş oluruz" şeklinde konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından katılımcılara plaket verilirken toplu olarak aile fotoğrafı çekildi.

TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
TÜRKONFED TOPLANTISINA BOYNER'İN KÜRTÇE KONUŞMASI DAMGAYI VURDU
İHA
Yayın Tarihi : 17 Aralık 2010 Cuma 14:12:05
Güncelleme :18 Aralık 2010 Cumartesi 01:52:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?