8
Mayıs
2024
Çarşamba
DİYARBAKIR

Demokrasi ve Türkiye konferansı

Gaziantep'te Anadolu Düşünce Grubu (ADG) tarafından 'Demokrasi ve Türkiye' konulu konferans düzenlendi.

Gaziantep Grand Otel'de düzenlenen konferansa Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Vali yardımcısı Gökhan Veli Kılıçoğlu, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Gaziantep Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, ADG Başkanı Akif Bindal ve çok sayıda davetli katıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan ADG Başkanı Akif Bindal, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk'un davetleri üzerine kırmayıp geldiği için teşekkür dileklerinde bulundu.
Konuşmacı olarak katılan Yargıtay Onursal Başkanı 'Demokrasi ve Türkiye' ye değinerek, demokrasi kavgasının Türkiye'de devam ettiğini söyledi.

Selçuk, Türkiye'de demokrasi konusunda zaman zaman büyük sıkıntılar oluştuğunu belirterek, "Türk demokratik yaşamı, geçmişi ve bugünkü hali ile yokuşları tırmanmakta büyük güçlükler yaşıyor. Buraya elbette güzel şeyler söylemeye gelmedim doğru şeyler söylemeye geldim. İdari kelam etmeye gelmedim. Eksiklerimizi söylemeye geldim. 1906 yılına baktığımız zaman birde
2006 yılına baktığımız zaman 1906 yılında bugünkü anlamda demokrasi hiçbir ülkede yoktur. Demokrasi çok hızlı bir gelişme göstermiştir. O dönemde çok partilerin olduğu gibi ülkeler vardır ama bugünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yorumlarıyla güçlenen anlamdaki demokrasiyi özellikle çoğulcu boyutunu görememekteyiz. Şuanda 119 ülkede partili rejim vardır. Bu var olan ülkelerin devletlerin yüzde 62'sidir. Demokrasiler arasında büyük farklar var.

Bugün en gelişmiş ülkelere baktığımız zaman hep yeni demokrasiye geçmiş ve demokrasi anlayışının çok farklı olduğunu görüyoruz. Hiçbir ülke bugün çok partili rejimden vazgeçemiyor geçmekte istemiyor. Halk kapalı rejimi kabul etmiyor. Bir defa bu nokta da herkesin birleşmesi gerekiyor. O nedenle artık kapalı rejime dönüş hiçbir zaman Türkiye'de ve dünyada gerçekleşmeyecektir. Ben buna inanıyorum. İkinci bir nokta ise halk sadece demokrasiyi istemiyor. Devletin kendisine hizmet etmesini ve dönek yönetenlerden hesap sorulmasını istiyor. Buda doğru bir gidiştir.

Kültür Üniversite'nin tekerinden çıkmıştır. Bu bilgisayar çağında kültür artık halka inmiştir. 11 Eylül demokraside bir bocalama dönemiyle geçilmiştir. Ama yinede hiç bir halk bu demokrasiden vazgeçmiyor. Güvenlikle özgürlük arasındaki çatışmada özgürlük başak bir işlev üstlenmiştir" dedi.
Selçuk, bilgisayarın saniyede 360 trilyon işlem yapan ağı kurduğunu ifade ederek, "Böyle bir dünyada artık insanların demokrasiden uzaklaşmalarının mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu bir gerçektir. Peki demokrasi nasıl bir rejimdir. Bana göre ikinci iyidir. Birinci iyi hala bulunamadı. Ama adı belli hiper demokrasi artık dünya özellikle gelişmiş ülkeler bundan çok söz ediyor. Batının gelişme sürecine baktığımız zaman Türkiye'nin erişme noktasında çok farklı olduğunu görüyoruz. Geçmiş dönemlere baktığımız
zaman bin yıl önce Çin'de Mezopotamya'da matematik vardır. Kimileri orta çağdan söz ederler ben orta çağı tamamen karanlık bir çağ olarak görmüyorum. Özellikle 12. yüzyıla baktığım zaman 12. yüzyılın üniversiteler çağı olarak görüyoruz. Prag, Polonya, Sorbog, Kenbilç, Oxford üniversiteleri 12. asırda kurulmuştur. 12. asrın bir başka özelliği de var. Katitralle asrı olması dünyanın en büyük katitarellerinin o dönemde kurulduğunu görüyoruz. Bence burada matematiğin çok önemli katkısı vardır. 12. yüzyılın arkasından maddeci bir yüzyıla daha giriyoruz. 19. yüzyıl maksın yüzyılı, kontun yüz yılı. Onu izleyen 20. yüzyıl ise çok uzun sure yaşadığı artık bir sentez çağı olarak bilinir. 21. yüzyılı ne olacağını şimdiden kestirmek iyi değil ama sanıyorum bu yüzyılların bir muhasılasına doğru gidiyor" diye konuştu.

Türkiye'de çok az kişinin kitap okuduğuna da değinen Sami Selçuk, "İlköğretim döneminde bir Amerikan çocuğu 71 bin sözcük ile karşılaşıyor. Onu 70 bin sözcükle Almanya, Fransa takip ediyor. Çok gelişmemiş Arap ülkesi ise 12 bin sözcükle takip ediyor. Türk öğrenci ise 6 bin sözcükle karşılaşıyor. Bu büyük bir açıktır. Çünkü insan sözcük sayısı ile dünyayı algılar ve yorgular. Araştırmacı- Yazar Göteng'in dediği gibi 'sözcük sayısı ile sınırlıdır' bunu geliştirmek zorundayız bu büyük bir açıktır. Bugün bu açının üzerinde durulmaması düşündürücüdür. Başka birilerinin istila etmesine karşı çıkılmaması ise bir fecaattir" şeklinde konuştu.

Sami Selçuk, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin açıkları çok büyüktür. İngiltere'de, 10 bin kişi Fransa'da 2 bin 100 kişi Amerika'da bin 400 kişi Türkiye'de ise 1 kişi kitap okuyor. Türkiye'de en çok 3 bin kitap basılıyor. Bütün bunlar açıklarımızdır. Bunları düzeltmediğimiz taktirde Türkiye'nin demokrasinin yerini korumakta güçlük çekeceğini düşünüyorum. Yunanistan'daki okul alanındaki araştırma Türkiye'nin 8 ila 10 katıdır. Mısır ve İran Türkiye'nin 3 katıdır. Bunlar çok önemlidir. Dekkarya 1764 tarihinde bir kitap yazmıştır. Bu kitap
188 yıl sonra Türkçe'ye çevrilmiştir. Aslı ise Fransızdır. Daha sonra kitabın bölümlerinin yerleri değiştirilmiştir. 240 yıl sonra aslından çevrilmiştir. Bu kitap 5 yıl içerisinde 500 bin adet satmıştır. Ama Fransa'da bir yıl sonra çevrilmiştir. 1765 yılında bu kitap Fransa'da 3 ay içerisinde 10 binin üzerinde satmıştır. Birde o dönemi düşünün. Bu kitap 1902 tarihinde Türkiye'nin bir eyaleti olan Yunanistan'da Yunanca'ya çevrilmiştir. 40 yıl içerisinde Japonya olmak aşak bir işlev üstlenmiüzere bütün
dillere çevrilmiştir. Türkiye'deki durum budur. Böyle bir ülkede siz ceza hukukunu sağlıklı uygulayamazsınız. Türk insanındaki büyük eksikliği karşılamadığını görüyorum öğrencilerimden de görüyorum çünkü. Türk insanı hiçbir zaman ne kadar biliyorum, neyi biliyorum sorusunu kendisine sormuyor."
 

iha
Yayın Tarihi : 16 Mayıs 2009 Cumartesi 18:20:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?