7
Mayıs
2024
Salı
DİYARBAKIR

Diyarbakır Cezaevi müze yapılsın

DİYARBAKIR BAROSU ADLİ YILI 'REFERANDUM' AÇIKLAMASIYLA AÇTI

Diyarbakır Barosu Başkanı M. Emin Aktar'ın, adli yıl açılışı nedeniyle düzenlediği basın toplantısına referandum damgasını vururken, Anayasa değişikliğinin kimseden yana bir taraf gözükme kaygısı yaşamadan değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Adli yıl açılışı nedeniyle Diyarbakır Barosu'nda bir basın toplantısı düzenlendi. Avukatların da katıldığı basın toplantısında konuşan Baro Başkanı M. Emin Aktar, yeni Anayasa paketiyle ilgili değerlendirmelerde de bulundu. Yeni Anayasa'ya ihtiyaç olduğunu belirten Aktar "2010-2011 adli yılına bugün başlamış bulunmaktayız. Yeni adli yıla Anayasa değişiklerinin halkoylamasına sunulduğu koşullarda girmekteyiz. Yargı bağımsızlığı konusunda yapılan yeni düzenlemelerin hukuk, yargı ve demokrasi sorunları yerine tüm ülke kısır bir tartışmanın içerisine sürüklenmiştir. Anayasa değişikliklerinin Türkiye halkına, hukuk sistemine, yargı bağımsızlığı ve yargının demokratik meşruiyet zemininde yeniden örgütlenmesi konusunda getirdiği yenilikler ne yazık ki tartışılamamaktadır. Bu kısır tartışmaları aşması gereken hukuk kurumları da ne yazık ki taraf olma refleksiyle, tartışmaya zenginlik ve derinlik katamamışlardır. Hukuk kurumlarının dışında ilgili ilgisiz herkes açıklamalarla oluşan kamplaşmayı

derinleştirmektedir. Oysa yapılması gereken Anayasa değişikliklerini kimseden yana bir taraf gözükme kaygısına düşmeksizin değerlendirmek ve toplumun ihtiyacı olan yeni demokratik bir Anayasa talebini yükseltmektir. 1982 Anayasası kabul edildiği günden beri tartışılmaktadır. Hazırlanışından kabul yöntemine, başlangıç kısmından geçici hükümlerine kadar anti demokratik bir ruha sahip olan bu Anayasa yapılan 15 değişikliğe rağmen halen de bu niteliğini korumaktadır" dedi.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ ANCAK UYGUN POLİTİK ATMOSFERDE GÖRÜŞÜLEBİLMEKTEDİR"

Baro Başkanı Aktar, kısmi anayasa değişikliğinin Anayasa'nın 42 ve 66. maddelerini de kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ettiklerini belirterek, "Anadille eğitim sorunu ve yeni bir vatandaşlık tanımının getirilmesi özellikle Kürt meselesinin çözümü konusunda hayati bir öneme sahiptir. Anayasa değişiklikleri ancak uygun politik atmosferde görüşülebilmektedir. Yapılacak Anayasa değişikliği referandumundan sonra hepimizin yeni bir Anayasa ihtiyacını yükseltme mücadelesi vermesi ve bu amaçla uygun bir

politik atmosferin oluşmasına katkı sunması gerekmektedir. Mevcut sistemin çoğulculuğu reddederek tekçi bir anlayışı tüm topluma zorla giydirmiş olmasıdır. Çoğulculuğu kabul etmeyen bu anlayış farklılıklara tahammül edememekte ve farklı olanı düşman görmektedir. Yargının tarafsızlığı problemi anacak uzun yıllar sürecek bir zihniyet dönüşümü ile gerçekleşebilecektir. Bu gelişmelerin dışında Kürt meselesinin şiddet dışı demokratik yöntemlerle çözümü konusunda geçtiğimiz yıl sağlanan hava ve çözüm umudu da ne yazık ki heba edilmiştir. Bu adli yıla eylemsizlik kararının sağladığı yeni bir umutla girmekteyiz. Ancak geçtiğimiz bir yıl içerisinde çözüm konusunda somut ilerleme sağlanamaması ve adım atılmamış olması, bu yeni sürecin de heba edileceği endişesini doğurmaktadır. Sorunun şiddet dışı demokratik yöntemlerle çözümünün kararlılıkla sürdürülecek ve uygun yöntemlerle yürütülecek bir süreci gerektirdiği inancındayız. Sürece egemen olması gereken üslubun karşılıklı duyarlılıkları gözeten barışçıl bir dil olması;

yöntemin ise diyalog, müzakere ve uzlaşmayı temel alması gerekir. Bu konuda hükümet başta olmak üzere, devletin tüm kurumları, muhalefet partileri ve ilgili bütün taraflara görevler düşmektedir. Bunun için sorunu güvenlik sendromundan kurtulamamış, temel demokratik ve insani hakların tanınmasına karşı duran ve bunun sonucu olarak kamplaştırıcı kışkırtmalarla çözümsüzlüğe ve şiddete mahkum eden anlayışları terk ederek, sürecin ilerleyebilmesi için çözüme yönelik güçlü bir irade göstermek ve bunun arkasında kararlılıkla durmak gerekir" şeklinde konuştu.

"DİYARBAKIR E TİPİ CEZAEVİ YIKILMASIN; MÜZE YAPILSIN"

Başbakan Erdoğan'ın 'Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ni yıkacağız' sözlerini değerlendiren Aktar, "Son günlerde gündemde olan, 12 Eylül faşizmi vahşetinin cisimleştiği yerlerin başında gelen, Diyarbakır Cezaevi'nin boşaltılarak müzeye dönüştürülmesi gerekir. Yıkılması veya başka bir amaçla kullanılmasına ilişkin alınacak bir karar toplumun hafızasının silinmesi anlamına gelecektir. Bunun önüne geçmek ve Diyarbakır E tipi (5 No'lu) cezaevinin müzeye dönüştürülmesini sağlamak için daha etkin biçimde mücadele edeceğimizin ve kentin tüm dinamikleriyle bu konuda birlikte tutum alacağımızın bilinmesini isteriz. Yeni adli yılın hukukun egemen olduğu, insan haklarına saygı ve adil yargılanma hakkının gerçekleştiği, toplumun adalete olan inancının güçlendiği bir yıl olmasını diliyor, bu duygularla tüm meslektaşlarıma ve yargının diğer tüm mensuplarına adaleti gerçekleştirme yolunda daha fazla mücadele isteğinde olmaları inancıyla hepinize sağlık ve başarılar diliyoruz" diyerek sözlerine son verdi.

İHA
Yayın Tarihi : 6 Eylül 2010 Pazartesi 13:48:04
Güncelleme :6 Eylül 2010 Pazartesi 20:57:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?