7
Mayıs
2024
Salı
DİYARBAKIR

Diyarbakır’da referandum havası

DTP ile AKP arasındaki rekabette, seçmen için hizmet vaatlerinden daha çok, seçimlerin sonucunda verilecek politik mesajın ne olacağı daha önemli hale gelmiş. DTP’nin ‘Bu seçim Kürt sorununun çözümü için bir referandumdur’ vurgusu tutmuş görünüyor

Diyarbakır’da insanlarla konuşunca 29 Mart’ta bir yerel seçim değil de sanki bir referandum varmış sanırsınız. İki rakip, Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) belediyecilik vizyonu yerine “büyük politik stratejiler”in oylanacağı bir referandum...

Politikanın bu kentin ruhuna nasıl da kuvvetle işlediğini bilen biri olarak kentin sokaklarında dolaştığınızda, bu kez şaşırtıcı ölçüde gerilimden uzak, hatta vasatın altında bir seçim atmosferini kokluyorsunuz. Bir yabancının kafasının alamayacağı bir tuhaflık mıdır bu, yoksa insanlar sonucu belli gördüklerinden mi bu kadar sakindirler?

Erdoğan faktörü
İpuçları, kentin ileri gelenlerinden, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu’nun sözlerinde var: “Başbakan’ın özellikle ‘Diyarbakır’ı istiyorum’ lafıyla başlayan, (DTP’lilerin) ellerini sıkmam, ‘ya sev ya terk et’ ve pompalı tüfek (Erdoğan’ın geçen kasımda İstanbul’da DTP’li göstericilere ateş açan kişi hakkındaki anlayışlı yaklaşımını kastediyor) meselelerindeki gelişmeler, işi hizmet ve yerel seçim havasından çıkardı siyasi bir boyuta taşıdı. Şimdi Diyarbakır bir kez daha oyunu siyasi olarak kullanacak gibi görünüyor. Millet iş istiyor, aş istiyor, hizmet istiyor ama özgürlükler ve haklar ile hizmet ve ekonomi birbirinin alternatifi değil, birbirinin kardeşi. Birlikte vermeniz gerekirken, siz bunları iki ayrı yere koyup milleti tercih yapma noktasına iterseniz, siyasete oy verecektir. İkileme zorlanırsa, millet taleplerinden vazgeçmez.”

Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat M. Emin Aktar da, “Seçimler sonucunda verilecek politik mesajın ne olacağı seçmen için hizmetten daha önemli hale geldi. DTP, ‘Bu Kürt sorununun çözümü için bir referandumdur’ mesajını oturttu” diyor.

Çözüm beklentileri
Diyarbakır’daki “referandum” havasını güçlendiren bir başka faktör de, seçim sonrasında, muhtemelen nisan ayında Erbil’de toplanacağı söylenen “Kürt Konferansı”nın, Türkiye’nin Kürt sorununa çözüm kapısını aralayabileceği şeklindeki, bölgede görüştüğüm istisnasız herkeste gözlemlediğim iyimser beklenti...

PKK’nın silahsızlandırılması, yani Kürt hareketinin şiddetten arındırılması konunun bir yönü... Diğer tarafta da seçim sandığı var. Dolayısıyla DTP için bu konferans öncesinde Diyarbakır’ı elinde tutmak, yeni döneme temsil gücünü muhafaza ederek girmek anlamına geliyor.

Ankette DTP favori
Adil Gür’ün A&G araştırma şirketi tarafından 7-8 Mart tarihlerinde 2 bin 428 seçmen nezdinde yapılan kentteki son kamuoyu yoklamasına göre, DTP Büyükşehir Belediyesi başkan adayı, şimdiki Başkan Osman Baydemir’e verilen destek yüzde 57.5 seviyesinde. AKP’nin adayı Kutbettin Arzu yüzde 21’de kalıyor; kararsızlar ise yüzde 20 seviyesinde. Kararsızlar dağıtıldığında DTP’nin oy oranı yüzde 72.1’e, AKP’ninki ise yüzde 26.3’e çıkıyor. Ancak, bölgenin deneyimli gazetecisi, Diyarbakır Olay gazetesinin Yayın Koordinatörü Naci Sapan, AKP’nin bu kadar düşük bir oy yüzdesinde kalacağı kanaatinde değil. DTP’nin kararsız oylarının yok denecek kadar az olduğunu, dolayısıyla kararsızların ağırlıkla AKP’ye yöneleceğini düşünüyor.

Erdoğan’ın ekibi iş başında
AKP’nin Diyarbakır’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı için gösterdiği aday olan Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu’yu yeterince agresif bulmayanlar var, karizmasının Osman Baydemir’inkinin yanında sönük kaldığını söyleyenler, partinin Diyarbakır’daki aktörlerini “halka dokunabilen insanlar olmadığını” düşünenler var... Ama bütün bunlar AKP’nin Diyarbakır’a özel bir önem verdiği gerçeğini değiştirmiyor. Başbakan’ın “Diyarbakır’ı istemesinin” lafta kalmadığı kesin. Kutbettin Arzu’nun kampanyası için İstanbul’dan tayin edilen basın danışmanı Bekir Kaplan, kendisi gibi İstanbul’dan gönderilen, Başbakan Erdoğan’ın çok güvendiği tecrübeli bir ekibin Arzu’nun seçim kampanyasını yönettiğini söyledi. Bu ekip, Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994’te İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçilmesinde ve 2003’te Siirt’ten milletvekili olarak parlamentoya girmesinde rol oynamış...

DTP’liler ve DTP’li olmayanlar, Erdoğan’ın arzusunun harekete geçirdiği tek gücün partisi olmadığı konusunda hemfikir. Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun AKP’ye seçimi kazandırmak için “AKP İl Başkanı” gibi, hatta ondan daha iyi çalıştığı söyleniyor. Vali Mutlu’nun çalışmaları hakkında geçen salı yerel gazetelerde yer alan haber ilginçti:

Vilayet-belediye kavgası
Diyarbakır Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından “sosyal yardım” adı altında iki gün önce 1200 aileye dağıtılan inşaat malzemeleri ve çimento torbalarına belediyenin zabıta ekipleri, “gecekondulaşmaya yol açtığı” gerekçesiyle el koymuştu! DTP’liler valiyi AKP’ye oy karşılığında imara aykırı yapılaşmayı teşvik etmekle suçluyor! Bu haberden bir gün önce de, tespit edilen ailelere beyaz eşya ve 1200 TL nakdi yardım yapılacağını ilan eden Vali Mutlu imzalı mektupların, bu ailelere ulaştırılmak üzere muhtarlıklara gönderildiği ulusal basına yansımıştı.

‘Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz’
Kutbettin Arzu’ya seçim vaatlerinin neler olduğunu sordum; altyapı, hizmet ve kentin gelişmişlik sorunları hakkında konuşmasını beklerken, “Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz” diyerek beni şaşırttı. Arzu şunları söyledi:
“Hep Kürt meselesinin barış ve demokrasi içinde çözülmesinden yana olduğumuzu söylüyoruz. Çözümde AKP’nin önder ve belirleyici rol oynadığını söylüyoruz.  Bu kentin en önemli sorunu, şu andaki yerel iktidarın bu kentte kendisi dışında hiç kimseyi tanımamasıdır. Herkesi ötekileştirmiştir. Biz herkesi kucaklayacağız. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Burada bir travma yaşanmış, insanlar birbirleriyle konuşamaz hale gelmiş. TRT-Şeş’e çıkmayın diye insanları tehdit ediyorlar. Artık burada Kürdün Kürde tahammülü yok. Seçim kampanyasında bir Kürt partisi olduğunu söyleyen Hak-Par da taşlanıyor, AKP de taşlanıyor.” Bütün bunlar hakkında Osman Baydemir’in de görüşünü almak isterdim, ama “kampanya çalışmalarının yoğunluğu” nedeniyle randevu vermediğini belirteyim.

DTP’nin kaybetmesi sürpriz
Bugün, nevruz... Ben Diyarbakır’dayken, şehirde DTP’nin Nevruz’u bir seçim mitingine dönüştüreceği söyleniyordu. Nevruzun nasıl geçtiğine bakarak, tarafların kendilerini ne ölçüde rahat veya ne ölçüde sonuca razı hissettikleri hakkında ipuçları elde etmek mümkün olacak. Netice itibarı ile DTP’nin büyükşehiri kaybetmesi büyük sürpriz olur; AKP’nin ise dört merkez ilçeden birini, örneğin Sur’u alması sürpriz olmaz derim.

 

Kadri Gürsel Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Mart 2009 Cumartesi 10:37:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Diyarbakırlı IP: 85.104.58.xxx Tarih : 21.03.2009 14:12:45

Olaya Tarafsız yaklaşmak gerekirse ;Ne  DTP nede AKP nin penceresinden bakmamak kaydı ile Başbakan'ın konuşmasında pompalı tüfek mevzusu gayet yerindeydi DTP li arkadaşlarda bir düşünsün bakalım aynı olay kendilerinin başına gelse onca emekle alın teriyle kazanıp satın aldıkları arabalarını birileri benzin döküp yakacak, birileride evde belki aç bekleyen ailesine ekmek götürdüğü iş teknelerinin camlarını kıracak yakacak  - yağmalayacak , sahipleride öylece seyredecek mümkünmü allah aşkına DTP li kardeşlerim siz olsanız varsa pompalı tüfeğiniz nefsi müdafa yapmazmısınız.? Şahsen ben yaparım benim aracımı birileri yakacak dükkanımın camlarını indirecek bende  izleyecem ,  mümkün değil. Ama eğer Başbakanın ya sev ya terk et sözleriyse mevzu bahis işte orada duracaksın... kardeşim bu ülke ne Kürdün Babasının malıdır ne Türkün babasının Malıdır ne Lazın ne Çerkezin babasının malıdır onlarca medeniyetin izleri varken geçmişte hüküm sürmüşlükleri varken birileride bir gün çıkar terk eyle der vatanımı varın biz kardeşçe Tanrının bize bahşettiği topraklarda kardeş kardeş geçinelim bu gün biz varız yarın başkası 100 yıl sonra kim neye nasıl sahip olacak belli değilken neyin kavgasını yapıyoruzki..Sevgi ve saygılar.