DİSKİ'de kimyager olarak çalışan Nazire Turan, iyi bir sinema izleyiciliğinden mutfakta emek vermeye Diyarbakır Kültür Sanat Festivali kapsamında yürütülen sinema atölyesinde başladı.

Eğitmenliğini Hüseyin Kuzu, Ahmet Soner ve Gültekin Tetik'in yaptığı Celal Çimen, Perihan Taş, Kazım Öz ve Hüseyin Karabey'in danışmanlığını yaptığı atölyede kamerayla tanışan Turan, atölye kapsamında senaryosunu kendisinin yazdığı "Suretin Surem" adlı ilk filmine imza attı. Atölye festivalle sınırlı kalmadı ve kentteki sinema meraklılarına zemin oluşturan Diyarbakır Sinema Atölyesi kuruldu. Burada çeşitli eğitmenler tarafından festivaller kapsamında dönüşümlü dersler verildi.

Diyarbakır Sinema Günleri'nin organizasyonunda yer alan Turan "Sek Sek" adlı kısa metrajlı filmini çekti. Turan'ın Avrupa Gezici Film Festivali ve Londra Kürt Filmleri Festivali'nde gösterilen bu filmi sayesinde, ünlü yönetmen Milos Forman'ın kurduğu Prag'daki Famu Uluslar arası Film Okulu'na başvurusu kabul edildi. Aralarında Emir Kustarica gibi yönetmenlerin yetişmiş olduğu okulda yönetmenlik bölümünde okuyan Nazire Turan senarist ve aynı zamanda okulun dekanı olan Pavel Jech'ten senaryo dersleri alırken, dünya sinemasından örneklerin bulunduğu birçok filmi izleyip yönetmenlerinden deneyim alma imkanı buldu. Okulda senaryosunu da kendi yazdığı Waiting (Bekleyiş) adlı belgesel film ile Music Drama, Talk to me (Konuş Benimle) ve final projesi olan Pomegranate (Nar)'ı çekti.

NAR FİLMİ CANNES'DA GÖSTERİLDİ
"Nar" adlı filmde kayıp fırsatlar, kaçırılan tren, kayıp giden duygular, taneleri dört bir yana dağılan narla tarif edilirken; gelişen teknolojiyle birlikte insanlar arasındaki iletişim kopukluğu ve yabancılaşma anlatılıyor. Bir meyve olarak narla yeni tanışan Prag'da Famu Uluslar arası Film Okulu'ndaki akademisyenlerin izlediği özel gösterimde film mitolojik olarak değerlendirildi. Filmin Yeraltı Krallığı'nın hükümdarı Hades'in Persephone'ye kendisini unutmaması ve tercihini yapması için Persephone'ye verdiği nar tanesini anımsattığı şeklinde görüşler sunuldu.

Ardından kısa adı TÜRSAK olan Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı aracılığıyla Cannes Short Film Korner'de tanıtımı yapıldı. Filmin diğer seçkilerle birlikte DVD'si basılarak dünya piyasasına sürülecek.

Prag'daki sinema eğitiminin ardından daha anlatılacak çok hikayesi olduğu için Diyarbakır'a dönen genç sinemacının son projesi ise 'Kayıplar'. Faili meçhul cinayetlerle ilgili son dönem yapılan kazı çalışmalarından yola çıkarak araştırma yapan Turan ilk uzun metrajlı filmi "Kayıplar" için çalışmalarını sürdürüyor.

Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivali kapsamında yapılan Sinema Atölyesi'nin hayatında bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Turan "Sadece bir film izleyicisiydim. Sinema Atölyesi'ndeki eğitim güvenimi arttırdı, kamera arkasına geçme isteğimi ortaya çıkardı" diye konuştu. Festivaldeki atölyelerin Diyarbakır'daki potansiyeli açığa çıkardığını ifade eden Turan, "Yolumu festival açtı" dedi.

iha

Yayın Tarihi : 20 Mayıs 2009 Çarşamba 11:35:19