Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu bağımsız milletvekilleri, Diyarbakır'da düzenledikleri grup toplantısının ardından parlamentoya gitmeme kararlarını yineledi.

Merkez Kayapınar ilçesi Diclekent semtinde bulunan Cigerxwin Kültür Merkezi'nde bir araya gelen bağımsız milletvekilleri, grup toplantısı düzenledi. Yaklaşık 1,5 saat süren toplantının ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Siirt bağımsız milletvekili Gülten Kışanak, konuşmasına önceki gün hayatını kaybeden eski Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Muş milletvekili Nuri Yaman'ın yakınlarına başsağlığı dileyip, konuşmaların ardından kendilerinin de Malazgirt'e gideceklerini söyledi. Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu'nun ilk grup toplantısını gerçekleştirdiklerini ifade eden Kışanak, 12 Haziran seçimlerinin Türkiye açısından tarihsel bir dönüm noktasında yapıldığını belirtti. Türkiye'nin 85 yıllık tarihine acılarla isyanlarla bastırma harekatlarıyla damgasını vuran Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin olanaklarının ortaya çıktığı bir süreçte olduklarını kaydeden Kışanak, bu süreçte kendilerinin de halktan politika yürüterek onay almış milletvekilleri olarak sürecin temel aktörlerinden biri olarak görevlerinin ve sorumluluklarının farkında olduklarını söyledi. Barışçıl bir anayasa yaparak Türkiye'deki tüm farklı kimliklerin ve inançların eşit yurttaşlık hukuk içerisinde yaşayabileceği demokratik bir hukuk inşa etme durumunu en aktif bir şekilde yürüteceklerini ifade eden Kışanak, "Diyarbakır milletvekilimiz Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin hukuksuz bir şekilde düşürülmesi ve bunu içine sindiren siyasi iktidarında halktan gasp edilen oylarla yeni bir milletvekili kazanması, üzerinde en çok durulması ve tartışılması gereken bir durumdur. Tutuklu milletvekili arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmaması demokratik siyasette halkın kendilerine verdiği yetkiyi, yerine getirebilecek koşullara sahip olmaması demokratik siyaset adına önemli bir sorundur" dedi.

Kendilerinin, demokratik siyaseti yapmak, Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözmek, demokratik bir anayasa yapmak, demokratik cumhuriyeti ve demokratik özerkliği inşa etmek için halktan onay aldıklarını kaydeden Kışanak şöyle devam etti:

"Bu mücadelemizi halkımızın verdiği bu yetkiye dayanarak en aktif ve en etkin bir şekilde yürüteceğiz. Toplantılarımızı bundan sonra her hafta Diyarbakır'da gerçekleştirerek örgütlü planlı programlı bir mücadeleyi yürüteceğiz. Demokratik siyasete ve çözüm iradesine yönelik bu müdahaleyi kabul etmediğimiz göstermek için parlamentoya gitmeme tutumumuzu da çözüm olanakları ortaya çıkıncaya kadar devam ettireceğiz. Bunu tüm Türkiye'ye kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Tutumumuzun ortaya koyduğumuz tavrın doğru anlaşılmasını bekliyoruz. Biz çözümün önünü açmak istiyoruz. Biz demokratik bir anayasa yapım süreci sakatlanmasın istiyoruz. Halkın iradesine yapılan bu müdahale son bulsun istiyoruz. Çözümün sorumluları siyasal aktörlerdir. Herkesten önce de parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran iktidarı kurmakla görevlendirilecek olan Adalet ve Kalkınma Partisi'dir (AK Parti) ve halen Başbakanlık görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu sorumluluktan kaçmaya hakları yoktur. Halkın iradesine yapılan bu darbeyi çözmek birinci dereceden AK Parti hükümetidir. Kürt sorununu demokratik bir anaya perspektifi ile çözmek mümkün ve olanaklıdır. Biz bu olanak heba edilmesin diyoruz."

CHP'nin meclise gitmeme kararını da değerlendiren Kışanak, "Kendi tutumlarıdır. Böyle bir tutum almayı uygun görmüştür. Bu konuda bir yorum yapmayı uygun görmüyoruz" dedi. Terörle Mücadele Yasası'nın kendisinin toplumla mücadele yasasına dönüştüğünü belirten Kışanak, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir engel haline geldiğini, ve şu anda Hatip Dicle'nin söylediği sözün yüz katını her gün herkesin söylediğini sözlerine ekledi.