İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu'nun (IRA) militanı Bobby Sands'in, Meza Cezaevi'nde yaşadığı insanlık dışı olayları ve ölümüne neden olan açlık grevi günlerini anlatan Açlık (Hungry) filminin Diyarbakır'daki gösterimi, duygulu anların yaşanmasına neden oldu.

IRA militanı Bobby Sands ve arkadaşlarıyla paralel zamanlarda aynı acıyı yaşamış olan Diyarbakır Cezaevi eski siyasi tutuklularının, filmle ilgili söyledikleri ise oldukça sarsıcıydı: "O kadar şey yaşamış olmamıza rağmen, hatta daha ağırını yaşamamıza rağmen film, bizim için bile sertti. O günleri bir daha yaşadık" denildi.

Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığı için mücadele eden IRA militanı Bobby Sands ve arkadaşlarının, Meza Cezaevi'nde siyasi mahkum statüsünün sağlanması için başlattıkları "tek tip elbise, battaniye protestosu ve yıkanmama" eylemlerinin ardından son çare olarak başvurdukları açlık grevinin anlatıldığı Açlık (Hungry)'ın gösterimi Avrupa Sineması'nda yapıldı.

Film gösterimine, 12 Eylül döneminin fenomeni olarak tarihe geçen Diyarbakır Cezaevi'nde kalan ve travmalarını hala taşıyan siyasi tutuklular ile aynı cezaevinde açlık grevinde yaşamını yitiren gençlerin yakınlarını da katıldı. Film eleştirmeni Alin Taşçıyan, gazeteci-yazar Ece Temelkuran, gazeteci Alper Turgut, film eleştirmeni Fırat Yücel, gazeteci Müjgan Halis ve yapımcı Serkan Acar'ın da katıldığı film sonrası bir söyleşi yapıldı.

Bir döneme damgasını vuran Diyarbakır Cezaevi'nde ağır işkencelere maruz kaldığını ve iki ayrı açlık grevine katıldığını söyleyen eski siyasi tutuklulardan Haluk Yıldızhan, "O olayları yaşamış olmama rağmen benim için izlenmesi zor bir filmdi. Üstelik daha da ağırlarını yaşamış olmama rağmen. Kemal Pir ve Mazlum Doğan'la birlikteydim. Ben iki ölüm orucuna katıldım. Filmi izlerken ölüm orucunun o sürecini gördüm, tıkandım, boğuldum" dedi.

Oğlu Cemal Arat'ı Diyarbakır Cezaevi'ndeki açlık grevinde kaybeden Sakine Arat ise anlattıkları ile salondakileri gözyaşlarına boğdu. Kendisi de bir sürgün çocuğu olan Arat, 3 çocuğunu bu tür siyasi nedenlerle 2 çocuğunu ise bu olayların yarattığı şok nedeniyle kaybettiğini söyledi.

Oğlu Tacettin Arat ile Cemal Arat'ın evlerinde bulunan Kürtçe alfabe yüzünden gözaltına alındıklarını anlatan Arat, oğullarının ölüme giden 12 Eylül günlerini anlattı. Arat, "Oğlum Cemal açlık grevindeyken son kez gördüğümde bana dedi ki 35. Koğuşta tam 800 kişi var. Bizim için bir şeyler yap ve Ankara'ya git. Ve sakın ağlama. Benim anam ağlamasın. Cebimde beş kuruş para yok. Kalktım Cezaevi'nin önünde mendil açtım. Dilendim. O parayla Ankara'ya gittim. Turgut Özal'ı ikna ettim, işkenceler durdu. Ama öyle bir hata yaptım ki, Kenan Evren'le bir kez görüşmüştüm. Oğlumun ölüm haberini alır almaz onu bir kez görmek için buraya gelmek istedim. Ama oğlumun ölümünden tam 7 gün sonra gelebildim. Evren'le görüşmeye devam edebilirdim.

Olaylara son verebilirdim. Bu hatamı ömrüm boyunca unutmayacağım" dedi.
Film gösteriminin ardından söz alan film eleştirmeni Alin Taşçıyan, filmin hafızalarda ciddi bir etki bıraktığını, güçlü bir etki bırakması nedeniyle zor izlenen bir film olduğunu söyledi. Taşçıyan, filmin içeriği kadar resimsel değerinin de yüksek olduğunu belirtti. Yapımcı Serkan Acar ise, ticari kaygıyla birçok film şirketinin filmi almayı göze alamadığını ifade ederek, "Bu filmin amacı belleklerin tazelenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılmasıdır.

IRA militanı Bobby Sands, cezaevindeyken İngiltere Parlamentosu'ndan boşalan milletvekilliği için aday gösterildi ve kendi seçim bölgesinde dönemin Başbakanı "Demir Leydi" lakaplı Margaret Thatcher'dan daha fazla oy alarak milletvekili seçildi. Aynı şekilde DTP'li miletvekili Sebahat Tuncel'in de cezaevinden milletvekili seçilmesi olaylar arasında büyük paralellik kurulmasına neden olmuştu. Yönetmenliğini Steve Mc Queen'in yaptığı İrlanda-İngiltere ortak yapımı olan Açlık'ın başrollerinde Michael, Fassbender ve Liam Cunningham var. Cannes Film Festivali'nde İlk Film Ödülü olan Altın Kamera alan Hungry önemli eleştirmenlerce 2008 yılının en çarpıcı filmi olarak gösteriliyor. Filmin gösterimi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü Sinema Birimi ve Avrupa Sineması ile ortak çalışması ile dün akşam 16.30'da Diyarbakır Avrupa Sineması'nda gerçekleşti.