3
Mayıs
2024
Cuma
DİYARBAKIR

İlker Başbuğ önemli mesajlar verdi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Diyarbakır'da yaptığı basın toplantısı'nda önemli mesajlar verdi.

Orgeneral Başbuğ, tek bir terörist kalmayıncaya kadar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin büyük kararlılıkla terörle mücadelesini sürdüreceğini söyledi.

Başbuğ, terörle mücadelenin devlet ve halkı kapsayacak şekilde yapılmaması durumunda başarının sağlanamayacağını ifade ederek, terörle mücadelede sivil toplum örgütlerinin rollerinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Genelkurmay Başkanı olduktan sonra kuvvet komutanları ile birlikte yurt gezisinin ikinci durağı olan Diyarbakır'da basın toplantısı düzenleyen Orgeneral İlker Başbuğ, terörle mücadele ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Geceyi Diyarbakır'da geçiren Orgeneral Başbuğ, kentten ayrılmadan önce 2. Taktik Hava Üs Komutanlığı'ndaki askeri terminalde kuvvet komutanları ile birlikte basın açıklaması yaptı. Başbuğ, Türkiye'nin 1984 yılından beri bölücü kanlı terör örgütüne karşı mücadeleyi sürdürdüğünü söyledi. Orgeneral Başbuğ, "Malatya ve Diyarbakır'da ifade ettiğim gibi iki gündür kuvvet komutanlarını ve Jandarma Genel Komutanımız ile 2. Ordu sorumluluk bölgesindeki ziyaretlerimize devam ediyoruz. 2. Ordu sorumluluk bölgesinde yürütülmekte olan bölücü terör örgütü ile mücadele veya bizim diğer deyişle iç güvenlik harekatı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin icra etmekte olduğu iç güvenlik harekatı bölücü terörle mücadelede en önemli yeri tutan bir bölge. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı olduktan sonra yurt içindeki ilk ziyaretimizin bu bölgeye yapılmasının uygun olacağını değerlendirdik ve dünden beri bu ziyaret denetleme faaliyetlerine devam ediyoruz. Daha önce de çeşitli vesilelerle de ifade ettiğim gibi biz ülke olarak Türkiye olarak 1984 yılından beri yani 24 yıldır bu bölücü kanlı terör örgütüne karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Daha önceki konuşmalarda defalarca terörle mücadele kavram ve anlam olarak kapsadığı alan bilgi, sorumluluk açısından terörle mücadele ile bölücü terör örgütü ile mücadele birbiriyle iç içe girmekle beraber özellikle sorumluluklar yetkiler açısından iki farklı alan. Terörle mücadele devlete düşen top yekun devletin tüm kurum ve kuruluşları değil, aynı zamanda sivil toplum örgütleri tüm halkımızı da kavrayacak şekilde genel mücadele alanını gösteriyor. Terörle mücadele dediğimiz zaman bunun bir güvenlik, ekonomik, sosyokültürel boyutları var, sağlık, eğitim olmak üzere psikolojik harekat bölümü ve uluslararası ilişkiler bölümü var. Güvenlik alanı bildiğiniz gibi güvenlik kuvvetlerine ait bir alan. Güvenlik alanında görev ve sorumluluğu olan devletimizin kurum ve kuruluşları bildiğiniz gibi Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığımızın birlikleri dahil olmak üzere elbette bunun yanında polisimiz var, istihbarat birimlerimiz var. Bunu defalarca altını çiziyorum. Diyoruz ki eğer terörle mücadelenin sürecini kısaltmasını istiyorsanız, terörle mücadelenin tüm alanlarında yani güvenlik ekonomik sosyokültürel, psikolojik ve uluslararası harekat ilişkileri arasındaki faaliyetlerin aynı zamanda eş zamanda koordineli olarak yapılması zorunlu. Bunu sağlayamazsanız terörle mücadeleyi beklenilen kısalıklara çekmek mümkün değildir. Önemli olan güvenlik alanında mücadele devam ederken, diğer alanlarda da koordineli paralel olarak artan bir yoğunluk ve ilgili bütün milletimizin ülkemizin devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarını bu alandaki faaliyetlerini yoğunlaştırması fevkalade önemli. Özellikle ekonomi sosyokültürel ve diğer alanlardaki terörle mücadelede biz, sivil toplum örgütlerinin de çok önemli rolü olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle dün Diyarbakır'da sivil toplum örgütü başkanları ve liderleri ile bir toplantı yaptık. İfade ettiğim gibi özellikle güvenlik alanının dışında kalan diğer alanlarda elde edilecek başarıda biz, sivil toplum örgütlerinin çok önemli rolü olduğu ve bunların başarılarda çok etken olduğuna inanıyoruz" dedi.

Konuşmasında dün Diyarbakır Valiliği'nde sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan toplantının önemine değinen Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:

"Bu nedenle dün yaptığımız ve 1.5 saat süren toplantıda biz özelikle Diyarbakır'daki bu değerli sivil toplum kuruluşlarımızın önderlerini başkanlarının kendi ilgi alanlarına giren konulara ilişkin görüş ve düşüncelerini dinledik. Bu konuda bir hususu belirtmek istiyorum; bu alandaki faaliyetlerin yürütülmesi bizim silahlı kuvvetler olarak direk sorumluluğumuzda olan bir konu değil. Ancak şu da bir gerçek ki, bu alanda alınacak başarılar terörle mücadele sürecini kısaltacaktır. Bu nedenle kendileri ile dün yaptığımız samimi ve açık görüşmeler çerçevesinde onların bu konudaki görüş ve önerilerini bizim bundan sonraki yapacağımız hususu buradan aldığım izlenimleri ve görüşleri ilgili makamlara hükümet başta olmak üzere aktarmaktır. Gerekli konuları da elbette Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında MGK üyelerine de aktaracağız. Özellikle bu çerçevede Diyarbakır çok önemli. Biz Diyarbakır'ı bu bölgede en önemli şehir olarak değerlendiriyoruz. Bunun için elbette Diyarbakır'ın hali hazırda içinde bulunduğu sorunlar problemler bizim de problemlerimizdir. Dolayısıyla bu problem ve sorunların çözümünde Türk Silahlı Kuvvetleri olarak katkımız olursa bundan büyük bir mutluluk duyarız. Önemli bir iki konuya değinmek istiyorum. Dün bize verilen bilgiler çerçevesinde önemli tespitlerden bir tanesi Diyarbakır'ın nüfusunun yüzde 64'ünün 24 yaşın altı olması. Çok önemli bir rakam. Eğer yüzde 64 teşkil eden 24 yaş altındaki nüfusu gerçekten etkin ve iyi kullanabilirsek Avrupa ülkelerine baktığımız zaman Diyarbakır nüfusunda gıpta edilecek bir potansiyel var. Yüzde 64 geleceği gösteriyor. Siz bu nüfus potansiyelini genç nüfusu iyi kullanıp eğitirseniz ben size söyleyeyim; Diyarbakır'ın geleceği çok parlak olur. Başarırsız olursanız maalesef terörle bağlantı açısında bazı sorunları da getirdiği aşikardır. Bakın özellikle bölücü terör örgütüne karşı hassas olan yaş grubu 14 ve 18 yaş grubunu teşkil ediyor. Bu 26 yaş grubu arasında elbete 14 ve 18 yaş arasında olanlar da var özelikle altını çizdiğimiz noktalardan bir tanesi bu. 14 ve 18 yaş grupların devletimiz özel kuruluşlarımızın sivil toplum örgütlerin aldığı tedbirlerle bu 14-18 yaş grubunu nitelikli iyi bir meslek eğitimi vererek nitelikli bir noktayla getirebilirsek inanınız ki bu bölücü terör örgütünü etkisiz hale getirme sürecini beklendiğinden daha erken aşağı çekmek mümkün. Bunu yapabilecek güçteyiz bence en önemli temel noktalardan bir tanesi bu fakat bu toplantıda dile getirilen 2 nokta ise buradaki özellikle kız ve kadınların eğitim durumu. Bu belki Türkiye'nin genel bir sorunu olmakla beraber, özelikle kız ve kadınlarımızın eğitim durumu ayrıca iş hayatındaki rolleri maalesef bu bölgede diğer bölgelere oranla çok düşük. Bu da herhalde özellikle üzerinde yoğun durulması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Üçüncü temel nokta; GAP Eylem Planı. Biliyorsunuz kısa bir dönem evvel bu plan revize edildi. Biz şu izlenimi aldık. Bu GAP Eylem Planı'nda eğer planladığı şekilde yatırımlar uygulanmaya devam ederse sivil toplum kuruluşlarından aldığımız izlenimler de geleceğe yönelik iyi işaretler vereceği yönünde. Bu planda sivil toplum örgütleri başkanlarının çok memnun olduğu ve ümitvar olduğunu gördük bu tabii ki çok önemli bir nokta. 1984-2008 24 yıl geçti. Türkiye terörden çok çekti, bu bir gerçek. Bakınız 1984 ten bugüne kadar kaybettiğimiz insan 30-35 bin civarında. 30-35 bin insanımızı kaybettik. 6 bin 500'ü güvenlik kuvveti yani polisimiz, askerimiz, jandarmamız, geçici köy korucularımız dahil şehidimiz var. Bunun yanında vatandaş olarak kaybettiğimiz 5 bin 6 bin civarında, tümünün toplamını alırsak 35 bin civarında bir insan kaybımız var. Terörün bölgeye ve Türkiye'ye yaptığı ekonomik zarar ise apaçık ortada. Şunu ifade etmek istiyorum; kimse yanlış değerlendirmesin. Bir ülkenin güvenliği mali kaynaklarlar ile ölçülemez. İlk önce ülkenin güvenliği önemli, bu güvenliğin korunması için kaynak harcanacaksa harcanacak ama önemli olan bu terör olayını bu bölücü terör örgütü belası Türkiye'nin başına bela olamasaydı, bu kaynaklar bu bölgeye gidecekti ve konuştuğumuz kaynaklar nerdeyse 100 milyarlarca dolarla ifade edilen bir kaynak, bu da çok önemli. Şunu söylemek istiyorum; biz Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bu Türkiye'nin başındaki bölücü terör örgütünü, terör belasının etkinliğinin mümkün olduğu kadar kısa sürede sonlandırılmasını ve sonuçlandırılmasını hedefliyoruz. Amacımız Türkiye, terör belasında bölücü terör örgütünde ve bunun etkinliğinin kırılması noktasında mesafe almalıdır ve daha normal dönemlere dönmelidir. 1990'lı yıllardaki güvenlik durumunu hatırlayalım bugünkü güvenlik durumuna bakın. 1990'lı yıllarda deseydiniz, 2000'li yılarda güvenlik böyle olacak Çoğunuz inanmayabilirsiniz ama gelinen nokta bugün memnuniyet verici, güvenlik boyutunda. Ama buraya nasıl geldik, 6 bine yakın güvenlik kuvvetleri şehidimiz var, 6 bine yakın sivil masum vatandaşın kanı aktı. Bu mücadele kolay değil biz diyoruz ki bugün gelinen nokta da artık bölücü terör örgütü bir kırılma noktasına gidiyor. Önemli olan biz devlet, millet, ülke, bütün kurum ve kuruluşları ile bu kırılma noktasına giden bölücü terör örgütüne daha ağır darbeyi vurmak için el birliği ile bütün devletimizin kurum ve kuruluşlarıyla halkımızla sivil toplum örgütleri ile koordineli işbirliği omuz omuza bu mücadeleyi daha da artan bir yoğunlukla götürmek zorundayız, herkes bizde bunu bekliyor."

Başbuğ, şöyle devam etti:

''Güvenlik alanındaki mücadele güvenlik kuvvetlerine ait bir sorumluluktur ve bu alanda güvenlik kuvvetlerimiz gerçekten artan bir kararlılıkla ve şiddetle bölücü terör örgütüne karışı mücadelesini sürdürmektedir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu bölücü terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar bu mücadele aynen aynı kararlılıkla devam edecektir.''

BAŞBUĞ KUZEY IRAK HAREKATINA KATILAN PİLOTLARLA GÖRÜŞTÜ

Diyarbakır'daki Hava Üssü'nde geceyi geçiren Başbuğ ve kuvvet komutanları Kuzey Irak'taki terör hedeflerini bombalayan pilotlarla görüşme yaptı. Pilotları başarılarından tek tek kutlayan Başbuğ 2007 yılı Aralık ayından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, bölücü terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadelede ayrı bir sayfa açıldığını ifade ederek, "Bu da bir gerçek. Bu açılan sayfa da özellikle 2007 yılı Aralık ayından itibaren Irak'ın kuzeyinde barınan bölücü terör örgütüne karşı yürütülen hava harekatını hepiniz yakınen izlediniz. Bunların neticeleri Genelkurmay Başkanlığımız tarafından kamuoyuna iletildi. Şunu ifade etmek istiyorum; özellikle Aralık ayından bugüne kadar Hava Kuvvetlerimizin bölücü terör örgütü ile yapmış olduğu mücadele de gelinen nokta iftihar edilen bir nokta. Şunu da bilin ki diğer yabancı büyük ülkelerin hava kuvvetleri dahil olmak üzere bugün bizim Türk Hava Kuvvetleri'nin bu başarısını geldiği noktada onlar da gıpta ile bakıyorlar. Bunu açık olarak ifade ediyorum bizler iftihar ediyoruz, diğer ülkelerin hava kuvvetleri bugün Türk Hava Kuvvetleri'nin başarılarına gıpta ile bakıyorlar. Bu nedenle biz özellikle dün akşam bu bölücü terörle mücadelede çok önemli rolü olan 8. Ana Jet Üssü Komutanlığı'nda harekata bir fiil katılan genç üsteğmenler, pilotlarımız genç yüzbaşılarımızla beraber olduk, uzun süre beraber oturduk, beraber konuştuk. Onların da bu konuya ilişkin görüş ve düşüncelerini aldık. Dün akşam görüştüğümüz genç pilot üsteğmen, yüzbaşıların gözünde moral gördüm hepsinin gözü parlıyor. Hepsi görev aşkıyla bağlı görev bekliyorlar. Başarıya inanmışlar, moralleri fevkalade üstün ve göreve hepsinin yüzde yüz bağlandığını gördüm. Bundan da büyük bir mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Biz bu pilot ve komutanlarla gerçekten iftihar ve gurur duyuyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, glüvenlik kuvvetleri olarak güvenlik alanındaki bölücü terör örgütü ile olan mücadeleye kararlılıkla hatta artan bir azimle, artan bir moralle devam edeceğiz. Bunun yazı kışı sonbaharı yoktur. Şubat 2008'de en kötü hava şartlarında icra edilen Kuzey Irak'a icra edilen sınır ötesi operasyon da daha önce de ifade ettiğim gibi bu konuda askeri literatüre geçen örnek bir harekat oldu. Türk ordusunun dostları bunlunla iftihar etti, gurur duydu. Biraz düşmanlar da gerekli mesajı aldılar. Bu mücadelede yer alan Kara Kuvvetlerimiz birlikte Jandarma Genel Komutanlığı ile birlikte ve Hava Kuvvetleri ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın da bu mücadele payı olduğunu ifade etmek istiyorum. Onların da belirli bölge ve boyutta güvenlik alanındaki payı var. Biz aynı kararlılık ve artan bir azimle bu mücadeleye devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın terörle mücadelede diğer alanlarda da ümitliyiz. Alınacak başarılarla biz bu bölücü terör örgütünü beklenenden daha kısa sürelerde etkisiz hale gelebileceğimize inanıyoruz.

Diyarbakır bizim için çok önemli, Diyarbakır ümit ediyorum alınacak tedbirlerle ekonomik olarak sosyokültürel olarak ve diğer alanlarda layık olduğu gelmesi gereken ama maalesef geç kalmanın nedeni terördür. Dünyada bir başka terör örgütü gösterin ki bu kadar bölgeye insanımıza halkımıza zarar veren başka bir örgüt yoktur. Mücadele konusunda kararlıyız" şeklinde konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 5 Eylül 2008 Cuma 13:26:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?