BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, dünkü KCK duruşmasıyla ilgili, "Dün yapılan duruşmada bir kez daha açığa çıkmıştır ki ortada yargılanacak hiçbir durum yoktur" dedi.

BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, belediye başkanları ve il başkanları ile birlikte Diyarbakır il binasında toplantı yaptı. Dünkü KCK duruşmasıyla ilgili mahkemenin bir milim bile ilerlemediğini savunan Kışanak, hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı eleştiri yağmuruna tuttu.

KCK davasında yargılanılacak hiçbir durumun olmadığını belirten Kışanak, "2 yıla yakındır cazaevinde tutulan arkadaşlarımız şimdi de tiyatro bir mahkeme sürecinde oyalanmaya çalışılıyor. Dün yapılan duruşmada bir kez daha açığa çıkmıştır ki ortada yargılanacak hiçbir durum yoktur. Çünkü haklarında dava açılan arkadaşlarımızın hepsi demokratik siyaseti geliştirmek için, Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinde ilerleme sağlamak için mücadale etmiş, siyaset yapmış, demokratik kitle örgütlerinde çalışmış insanlardırlar. Bunu yargılayabilecek bir mahkeme zaten biz düşünemiyoruz. Neyi yargılayacaklar? Neden siz halkınızla toplantı yaptınız? Neden kadın özgürlüğünü geliştirmek için çalıştınız? Neden sivil toplum kuruluşlarının gelişmesi için çalıştınız? Bunu mu yargılayacaklar. Bunları yargılayamayacakları için bir oyalama siyaseti içerisindeler. Mahkeme adeta yargılama yapılıyormuş gibi davranıyor. Ana dilde savunma yapılmak istendiği için duruşma daha bir milim dahi ilerleyememiştir. En temel, en insani, en doğal, en inkar edilemez ve evrensel hukuk kurallarından da gücünü alan bir haktır. Bunu engellemeye hiçbir iktidarın hiçbir mahkemenin gücü yetmeyecektir. Herkes bunu böyle bilsin. Mahkemelerin bu konuda takdir yetkisi ve karar verme yetkisi yoktur. Bir insanın hangi dilde konuşması gerektiğine mahkeme karar veremez" dedi.

Hayatın her alanında anadili kullanacaklarını belirten Kışanak, "Hayatın her alanında kendi ana dilimizi en aktif, en etkin bir şekilde kullanacağız. Bu sorun sadece mahkeme koridorlarına terk edilerek çözülecek bir sorun değildir. Bu sorunun çözüm yeri siyasettir. Bu sorunun özü Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtleri inkardan vazgeçti mi? Vazgeçmedi mi? Bu sorunun cevabı buradadır. Buna birinin cevap vermesi gerekiyor. Bu sorunun mahkeme koridorlarında çözümünü beklemiyoruz. Biz bu sorunu meydanlarda siyaset meydanlarında, parlamentoda, sokakta çözeceğiz. İktidar da bu tutumunu değiştirmek, bir halkın hakkını teslim etmek zorundadır. Çünkü bu halk o hakkını sonuna kadar kullanmakta kararlıdır. Başbakan lutfedip, 'ana dil hakkınızı özel yaşantınızda kullanabilirsiniz' diyor. Sayın Başbakan siz lutfetseniz de etmeseniz de herkes zaten kendi özel yaşantısında ana dilini kullanıyor. 21 yüzyılda insan yaşamı artık özel yaşamla sınırlı değildir. Yaşantımızın büyük bir kısmı artık kamusal alandadır. Kamusal alanda dilimizi kullanma hakkını kimse bizden alamaz bunu almaya kalkıştığınız an dilimize kelepçe vurma alışkanlığını sürdürme ayıbını sizde taşırsınız. Bize kalkıp mahkeme takdiridir demesinler. Bu Türkiye'de devletin ve siyasi tutumun bir yansımasıdır" diye konuştu.

Kışanak, siyasi istidarın ya değişmesi ya da inmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Türkiye böyle yönetilemez buna tahammülümüz kalmadı. İktidar söylemlerini ırkçılık, milliyetçilik ve kabadayılık üzerine kuracak oylarını artırma peşindedir. Her insan aykırı da olsa marjinalde olsa hakları vardır buna protesto hakkı da. Başbakanlık makamı dokunulamaz bir makam değildir, siyaset makamıdır. Bu halkta bu iktidarı beğenmezse başbakanı protesto etme hakkına sahiptir. Bir stadyum açılışında yapılan protestoyu hazmedemeyen bir iktidar ile karşı karşıyayız. Başbakan nasıl protesto edilir deniyor. Bu halk beğenmezse bal gibi de eder. Statta da eder meydanda da eder Dolmabahçe'de toplantıda protesto eder. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Halk protestolarla demokrasiyi savunuyor. Kendi haklarını savunuyor. Başbakan bu tutumu ile devam ettiği sürece de gittiği her yerde bu protestolar ile karşılaşacaktır."

ÖNÜMÜZDEKİ SÜRECE ÖZERKLİĞİ İNŞA SEFERBERLİĞİ OLARAK GÖRÜYORUZ"

Kışanak, son olarak önümüzdeki süreci Özerklik seferberlik süreci olarak gördüklerini belirterek, "Biz önümüzdeki süreci hakların anayasasını yapan eşitlikçi, çoğunlukçu anayasayı yapan bir mücadele olarak bakıyoruz. Bunu ancak biz yapar biz başarabiliriz önümüzdeki süreci bu anlamda bir seferberlik ruhu ile demokrasi seferberliği özgürlük mücade, demokratik anayasa yapma, demokratik cumhuriyeti ve demokratik özerkliği inşa seferberliği süreci olarak görüyoruz. Bu sürece de bu kadar önem veriyoruz. Hazırlığımız çalışmalarımız bu doğrultudadır. Bu toplantıda daha güçlü kararlar alacağız. Yolumuzda daha güçlü bir şekilde yürüyeceğiz bin inanıyorum ki bu yolun sonu zafere çıkacaktır. Bu yolun sonu demokrasiye özgürlüğe ve barışa çıkacaktır" şeklinde konuştu.