5
Mayıs
2024
Pazar
DİYARBAKIR

Okkan suikastında ciddi şüpheler

DİYARBAKIR’da Hizbullah terör örgütü adına eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikasti başta olmak üzere silahlı eylemlere katıldıkları iddiasıyla yargılanıp mahkum olan 6 sanıkla ilgili, mahkemenin 50 sayfalık gerekçeli kararı tamamlandı. Kararda, sanıkların bazı silahlı eylemlere katıldıkları delilleriyle anlatılırken, Okkan suikastiyle ilgili, “Eylemin sanıklarca gerçekleştirildiği sabit görülmemiştir” denildi. 17 kişiyi öldürdüğü iddia edilen Servet Yoldaş, sadece 2 kişinin ölümünden sorumlu tutuldu. 

Mahkeme: Bunlar Gaffar Okkan suikastini yapamaz


Diyarbakır’da barındıkları hücre evine 6 yıl önce düzenlenen baskında 5 kalaşnikof tüfek, el bombaları, tabancalarla yakalanan ve Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ile 5 koruma polisinin şehit edildiği suikastte bizzat silah kullandıkları iddiasıyla yargılandıktan sonra 1’i hakkında beraat, 5’i hakkında ise mahkumiyet kararı verilen 6 Hizbullahçı terörist ile ilgili 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını tamamladı. 50 sayfalık kararın deliller kısmında, sanık Servet Yoldaş’ın terör örgütü Hizbullah’ın üst düzey yöneticileriyle toplantılara katıldığı, bazı öldürme yaralama faaliyetlerinde bulunduğuna dair örgütün kendi iç yazışmalarını içeren el yazmalı dokümanların bulunduğu belirtildi.

Gerekçeli kararda sanık Servet Yoldaş’ın iddia edildiği gibi Yılmaz Keser, İbrahim Halil Keser, Adem Keser, Salih Keser, Ramazan Deniz, Ali Haydar Aslan, Hamzaya Karabulut, Şeyhmus Filiz, Halit Kaya’nın öldürülmesi, Naciye, Yıldırım ve Hacı Keser, Hüseyin Deniz, İsmail Sarıaslan, Hüsnü Karabulut, Mehmet Reşit Tan’ın yaralanması eylemlerine katıldığına ilişkin somut inandırıcı delil bulunmadığı, sadece MİT ajanı diye Sabahattin Turan ile resmi imam Ahmet Gümüş’ün öldürülmesi eylemlerinin sabit görüldüğü belirtildi.

‘OKKAN, HALKIN İÇİNDE GEZERDİ’

Sanıklardan Servet Yoldaş, Veysi Şanlı, Suat Çetin ve Şener Dönük’ün Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, koruma polisleri Mehmet Kamalı, Mehmet Sepetçi, Selahattin Baysoy, Sabri Kün ve Atilla Durmuş’un şehit edilmesi, koruma polisleri Nuri Bozkurt, Fatih Gökçek, Veli Göztepe, Mustafa Dinçer ve Selim Şişman’ın yaralanması suikastinden sorumlu tutuldukları, ancak deliller ve ekspertiz raporlarına göre olay yerinden alınan kan, tükürük ve parmak izi örnekleriyle ilgili yapılan araştırmada sanıklara ait herhangi bir bulguya rastlanmadığı belirtilen kararın gerekçesinde şöyle denildi:

“Hizbullah’ın eylemleri, genellikle eylem kararı alındıktan sonra hedefteki kişinin takibi ve istihbaratının yapılmasından sonra 1 tetikçi, 1 koruma ve 1 gözcü tarafından hedefteki kişinin müsait bir yerde tabanca ile vurularak veya satırlanarak öldürülmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu suikast incelendiğinde, Hizbullah’ın daha önce bu şekilde herhangi bir eylem yapmadığı, suikastin ise son derece profesyonelce planlandığı, istihbarat sonucu emniyet müdürünün geçeceği yolun ve saatin tespit edildiği, o saatte o bölgedeki elektriklerin kesildiği ve daha sonra 10 koruma polisiyle makam aracıyla giderken eylemin gerçekleştiği görülmektedir. Bu eylemin örgüt tarafından gerçekleştirilmesindeki amaç ülke çapında ses getirmesidir. Zira Gaffar Okkan çarşıda, pazarda korumasız dolaşan ve halkla içiçe birlik içinde, kişilerle ilgilenen yapıya sahip bir emniyet müdürüydü. Eylemin çok daha basit biçimde gerçekleşmesi mümkün iken bu şekilde olması, örgütün gövde gösterisi yapmak amacıyla eylemi planladığını gösteriyor. Eylem evrakından anlaşıldığı gibi bu suikastin son derece planlı, programlı ve en ince ayrıntısına kadar hesap edilerek profesyonelce gerçekleştirildiği görülmektedir.”

‘EYLEMİ BU SANIKLARIN YAPMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Sanıklarının beyan ettiği gibi, bir kişinin gelip silah ve el bombası verip ‘Haydi eyleme gidiyoruz’ diyerek kişileri olay yerine götürmesi ve bu kişilerle bu tür eylemin gerçekleşmesinin mümkün görülmediği belirtilen kararda daha sonra şunlar anlatıldı:

“Çünkü Hizbullahçıların PKK’lılar gibi kırsala çıkarak askeri ve siyasi eğitim görmedikleri de düşünüldüğünde, Veysi Şanlı gibi 18 yaşından küçük biriyle Şener Dönük ve Suat Çetin gibi iddianamede de yer aldığı şekilde başka hiçbir eyleme katılmamış kişilerin ilk defa böyle vahim nitelikteki bir eyleme katıldıklarını ve eylemin sanıkların polis ifadelerinde anlattığı şekilde gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle sanıklar Servet Yoldaş, Suat Çetin, Veysi Şanlı ve Şener Dönük’ün Gaffar Okkan suikasti eyleminden sorumlu tutulmaları mahkememizce mümkün görülmemiştir. Servet Yoldaş, Sabahattin Turan ve Ahmet Gümüş’ün öldürülmesinden sorumlu tutularak cezalandırılmıştır. Sanık Suat Çetin örgütsel faaliyetleri nedeniyle 10, Şener Dönük 6 yıl 3 ay, Veysi Şanlı 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Mehmet Yaman’ın ise mahkumiyetine yeterli inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmiştir.”


Özgür CEBE/dha/hürriyet
Yayın Tarihi : 16 Nisan 2007 Pazartesi 12:52:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
vatan türk IP: 85.97.144.xxx Tarih : 9.05.2007 19:32:53
yüksek mahkeme kararını vermiş olabilir mahkemenin kararına saygı duymak gerekir kimi 18 yaşından küçük olsa bile bu şahısların müebbet hapse mahkum olmaları gerekıyordu.Gaffar okan bölücü terör örgünü çözmek üzereyken bu şekilde suikast edilmeleri ve binlerce askerlerimizin bu teröristler tarafından öldürülmeleri hazmedemiyorum.Ama gün gelicek bunların köklerini kazıyazağız ben buna inanıyorum.İlk önce tüm halkımızın gözünü açıp bu ülkede neler döndüğünü devlet tarafından anlatılması kanaatindeyim.Ben türk oğlu türküm bnm kardeşlerimi dağlarda öldürenlerin gün gelicek bunların hesabını vericekler...Bize bu vatanı Mustafa Kemal Atatürk ve Çanakkalede şehit düşen atalarımız armağan ettiler bizde bu ülkeyi ilalebet yaşatacağız...Bu şahısların ülkemizi daha da karıstırmalarına izin vememeliyiz...Uğrunda ölüm varsa seve seve canımı veririm unutmasınlar biz türk milletiyiz bizi ne Pkk ne ABD bölebilir bunun için mücadele etmemiz gerekiyor...Benim diyeceklerim bunlar biz Gaffar Okan ve nice mehmetçiğimiz bu yolda şehit oldu,gerekirse bizde olucaz ama bu ülkeyi atalarımız gibi bizden sonraki nesillere emanet etmemiz gerekiyor.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.