Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Diyarbakır'da olağanüstü toplanarak bazı kararlar aldı. Yapılan toplantı sonrası basın açıklaması yapan BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, bundan sonra tüm kamusal alanlarda Kürtçe kullanacaklarını ve bütün ifadelerini Kürtçe vereceklerini söyledi.

Dün KCK davasını izlemek üzere Diyarbakır'a gelen BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak'ın başkanlığında bugün olağanüstü bir Merkez Yürütme Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Yapılan toplantıda alınan kararlar basın toplantısı ile açıklandı. Bundan sonra tüm kamusal alanlarda Kürtçe konuşacaklarını ve ifadelerini Kürtçe vereceklerini belirten Selahattin Demirtaş, "Dün Kürt siyasetçilerin yargılandığı KCK davasının ilk duruşmasının son günüydü. MYK toplantımızı burada yaptık. Toplantıda özellikle KCK davasına ilişkin alınan bazı kararları paylaşmak istiyorum. Bizim açımızdan bu davada yargılanan, devletin yasakçı zihniyetidir. 20 gün bu yargılanmış, dün yasakçı zihniyet mahkum olmuştur. Sayıları onbinleri bulan Kürt siyasetçiler ya yargılanıyor, ya cezalandırıldı. Davaları Yargıtay'da olan binlerce insan var. Kürt siysetçiler, yargı yoluyla tasfiye sürecine tabi tutulmuşlardır. 90'lı yıllarda ensesine kurşun sıkarak infaz etme döneminin yerini yargı eliyle, hukuk hiçe sayılarak tasfiye almıştır. Partimizde bulunup da yargılanmayan, ceza almayan hiçbir arkadaşımız kalmadı. 1-2 yıl içinde bütün BDP'ller ya cezaevine gerecek ya da sicili bozulan siyasetçiler olacaklar. Siyasi bir soykırım ile karşı karşıyayız. Bunun bilinmesi lazımdır" dedi.

Demirtaş, "Bir halk sırf kendi dilini konuşmak istediği için hakarete uğruyor. Ana diliyle savunma yaptıkları için tutukluluklar devam ediyor. 12 eylülde 'Türkçe konuşun' diyen zihniyet ile bugünkü mahkeme arasındaki zihniyet arasında bir fark yoktur. Kürtçe AK Parti ve devlete serbesttir. Yasal zemini olmasa bile onlara, Artuklu ve TRT 6'da olduğu gibi muhalif Kürtlere bu ülkede yaşam şansı yoktur. Sadece ve sadece 30 sayfalık bir Kürtçe savunma yapılmasına mahkeme 20 gün boyunca direnmiştir. Kürtçe AK Parti'ye serbest ama Kürt halkına yasaktır demiştir. Devlet bu tutumundan vazeçmelidir. Bu zihniyetin değişmesi lazımdır. 202 ve 22 TMK acilen değişmelidir. Bunlar değişmediği sürece kimse kimse ifade özürlüğünden söz edemez. Bu maddelerin bir an önce değişmesi gerekir. Bu yasalar AK Parti döneminde çıkarılmış yasalardır. Diyarbakır'daki tavır 3 hakimin tavrı değil, AK Parti yasalarının uygulanmasından kaynaklanıyor. AK Parti yargıya talimat vermiştir. Dava Ankara'nın siyasi baskısı altında yürümektedir" iddiasında bulundu.

Bundan sonra bütün ifadelerini Kürtçe vereceklerini belirten Demirtaş, "Yargılandığımız her davada, bütün aşamalarda kendi ana dilimizi kullanacağız. Bu hakkın kullanılmasını engelleyen bütün yasalar gerici yasalardır. Bu sorun sadece yarglanması devam eden arkadaşların sorunu değildir. BDP olarak herkese ana diline sahip çıkma ve kullanma çağrısında blunuyoruz. Arkadaşlarımızın tavrı onurlu bir karardır, kimse geri dönüş beklemesin. Geri dönüş yapması gereken, mahkeme ve devletin kendisidir. Biz ve yönetici arkadaşlarımız tutuklansak, bin yıl tutuklu kalsak bile bu tavrımızın değişmeyeceğinin bilinmesi ve zihinlere kazınması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Ateşkes sürecini de değerlendiren Demirtaş "Ataşkesin seçim sonrasına uzaması bizim kararımız değil, Sayın Öcalan ile yürütülen diyalogdan alınan karardır. Memnuniyet duyduğumuzu ifade ettik. Bu devlet netleşti ve Kürt sorunu çözüm aşamasına gelmiştir. Bizim devlet Kürt halkını asimile etme politikasından zerre kadar geri adım atmamıştır. Devlet Kürtlere bakış açısında zerre kadar değişime gitmemiştir. Parti olarak bu zihniyete karşı siyaseten bütün mücadele araçlarını kullanacağız. AK Parti açısından

bir teşhir dönemi başlatacağız. Halen asimilasyon sürece tehlikesi sürmektedir" diye konuştu.