7
Mayıs
2024
Salı
DİYARBAKIR

Şeytan diye taşlandı ama yılmadı

Arı kovanına çomak sokan, ezber bozan bir kadın o. Amine Aydın (30), Diyarbakır Hazro’da doğup, Güneydoğu’nun tüm erkek egemen kurallarına nanik yapan başarılı bir öğretmen. İlk çalımını “Kızlar okumaz” diyen babasına, gizli gizli kazandığı üniversiteyle attı. İkinci çalımını da, Silvan İlçesi’nde, beden eğitimi öğretmeni olduktan sonra “Hele kadındır, spor hocası olur mu” diye eleştirenlere, erkek futbol takımı kurarak. Eleştirildi diyorsam, uzaktan dudak bükmekten değil, “Şeytan” diye bağırarak taşlayacak kadar gözü dönmüşlerden bahsediyorum. Ne küfürlere, ne taşlara papuç bıraktı. Kurduğu 10-12 yaş futbol takımı, Danone’nin Uluslar Kupası’nda Diyarbakır birincisi oldu. Geride, takdire şayan bir başarı hikâyesi bıraktı.

Amine öğretmenin görev yaptığı Silvan, 1990’lı yıllarda aşırı dinci örgüt Hizbullah’ın en etkili merkezlerinden biriydi. Pek çok köyde, kız çocuklarının okula gönderilmesi hâlâ namussuzluk olarak görülüyor. İşte bu yüzden, Amine Aydın’ın başı açık, eşofmanlarıyla ilçede dolaşıp, çocuklara futbol öğretmesi, sıradan bir şeyin ötesinde, bir devrim. Aslında o da kızını okutmak istemeyen bir babanın kızı.

Liseye kadar, annesinin babasına yaptığı baskıyla izin koparıp okuyabilmiş. Kuaförde çıraklık yaparken, ailesi liseye kaydını yaptırmak için gelmeyince, ustasını ikna edip kendini liseye yazdırmış. Herkes anne ve babasına, “Bizim çocuklar çalışıp para getiriyor, siz üstüne para verip okutuyorsunuz” diye laf edince Amine, okuldan almasınlar diye kuaförde çalışmaya devam etmiş. Spora merakı, okulda atletizm takımına seçilmesiyle başlamış. Gizli gizli antrenmanlara gitmiş. Üniversite sınavlarında, beden eğitimi öğretmenliğine de gizli hazırlanmış.

Amine, şimdi beş yıllık bir beden eğitimi öğretmeni. Görevli olduğu Silvan Yatılı Bölge Okulu’nda bir yıldır görevli.  Okula atandığı ilk gün, okulun şoförü “Hocam Danone takımı kurun” dediğinde neden bahsedildiğini anlamadı. Sonra birkaç kişiden daha aynı şeyi duyduğunda, “Bari takımı kurayım” diyerek, futbola yetenekli çocukları seçmeye başladı. Ama kolay olmayacaktı..

Okuldaki hiçbir çocuk ona güvenmiyor, kadın olduğu için futbol öğretemeyeceğini düşünüp, küçümsüyordu. Eşofmanı pijama zannettikleri için “Bu kadın şaşırmış mı, pijamayla okula geliyor” diyor, seçmelere bile gitmiyorlardı. Futbolla ilgisi, koyu Galatasaraylı babasının, Fenerbahçeli olan kendisine, Galatasaray’ın ne kadar iyi bir takım olduğunu göstermek için zorla izlettirdiği maçlardan ibaretti. Futbolun tüm kurallarını bu maçları izleyerek öğrendi. Ama okuldaki çocukları etkilemek için bunun yeterli olmadığını biliyordu. Günlerce internetten, “Forvet nasıl olunur? İngiltere ve İspanya’nın savunma şekilleri nelerdir?” gibi soruların cevaplarını araştırdı. Öğrencilere, “Sadece bir kez antrenmanlara gelin başka bir şey istemem” diye yalvardı. Nihayet öğrenciler birer ikişer gelmeye başlayınca, gün geçtikçe güneşin altında sırasını bekleyen öğrenciler kuyruk oluşturdu. Nihayet takım kuruldu.

MAÇ KAZANDIKÇA DAYAK YEDİLER

Antrenmanlar başladı ama bu kez ilçenin gençleri, “Futbol sana mı kalmış, şeytansın” diyerek taşlamaya, küfürler yağdırmaya başladı. Amine öğretmen, öğrencilerine karşılık vermemelerini tembihledi. Ama gençler bu kez de, “Siz erkek misiniz? Hocanıza küfrediyoruz, sesinizi çıkarmıyorsunuz” diyerek öğrencileri provoke etti. Yetmedi; takım maç kazandıkça, kaybeden taraf oyunculara dayak attı.

Öğrencilerin velileri de ayrı bir sorundu. Eleme maçlarını Diyarbakır’da oynayabilmek için velilerden izin almak gerekiyordu. İzin için aradığı aileler, kadın sesi duyduklarında telefonu suratına kapattılar. Hatta bazı babalar, “Ayıptır kadın başına ne arıyorsun” diyerek tersleyip, bir daha da hiç telefonuna çıkmadı. Bunun üzerine tek tek çocukların evlerine gidip annelerini ikna etmeye çalıştı. Etkili olsun diye çat pat Kürtçe konuştu. Bölgenin dini hassasiyetini bildiğinden, imam olan abisinden yardım istedi. İki öğrencinin velisinde çok zorlanıyordu. Onları da okul müdürü Mustafa Demir’e arattırıp ikna ettirdi.

Amine Aydın, Türkiye’nin ihtiyacı olan idealist öğrentmenlerden sadece biri. Annesi, beden eğitimini küçümseyip “Keşke eli kalem tutan öğretmen olsaydın” dese de, tüm eleştirilere kulak tıkayıp, okul takımını namağlup Diyarbakır birincisi yapmayı başardı. Onu taşlayıp, eleştirenlerin hepsinin süngüsünü başarısıyla düşürdü.

EKERLERSE DENİZ ÇIKACAK DİYE EVE DENİZ KUMU TAŞIDILAR

Takım, grup elemeleri oynamak için Alanya’ya gitti. Amine öğretmen, hayatlarında ilk kez deniz gören öğrencileri şöyle anlatıyor: “Alanya’ya girdiğimizde deniz sağ tarafımızdaydı. Denizi görür görmez, çocukların hepsi otobüsün sağına koştu. Onların o anki sevinç çığlıkları benim için 10 kupaya bedeldi. İşte o zaman, ne yediğim taşlar, ne de küfürlerin hiçbiri umrumda olmadı. Benim için onların zafer çığlığı, denizi gördükleri andaki çığlıklarıydı. Ama hava soğuktu ve denize giremediler. Belki Mersin’in denizi daha sıcaktır girebilirler diye yolumuzu Mersin’e kadar uzattık ama orada da giremediler. Poşetlerde evlerine kum taşıdılar. Kumu ekerlerse deniz çıkacak diye...”
 

Hürriyet
Yayın Tarihi : 4 Nisan 2010 Pazar 13:23:29
Güncelleme :4 Nisan 2010 Pazar 13:32:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?