22
Mayıs
2024
Çarşamba
ERGANİ - DİYARBAKIR

Makam Dağı'na kara rağmen rağbet

Ergani ilçesinde Zülküfil Peygamber Türbesi'nin bulunduğu Makam Dağı'na, karla kaplı olmasına rağmen ziyaretler sürüyor. 

İlçe merkezinde bahardan kalma günler yaşanırken, ilçenin inanç turizmi açısından önemli mekanlarından Zülküfil Peygamber Türbesi'nin bulunduğu Makam Dağı'nın yolu, kar nedeniyle hala kapalı durumda bulunuyor. 

Karla kaplı Makam Dağı yolu, bir yandan emniyet güçleri nezaretinde Köylere Hizmet Götürme Birliği'ne ait iş makinalarıyla temizlenirken, öte yandan dağdaki türbeye ziyaretler de sürüyor. Makam Dağı eteklerindeki mistik ortamı solumak uğruna karla kapalı yolu aşmaya çalışan ziyaretçi gruplar, peygamber türbesinde dua edip, dağın zirvesinden ilçenin kuşbakışı görüntüsünü seyrediyor. Buradaki mistik atmosferin büyüsüne kapılan ziyaretçiler, bol bol hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmiyor. Makam Dağı'nın manzarasına hayran kaldıklarını söyleyen ziyaretçiler, dönüş yolunda araçları kara saplansa da bu ziyaretin her şeye rağmen güzel ve heyecanlı olduğunu ifade etti. 

Zülküfil Peygamber Türbesi'nin bulunduğu Makam Dağı, özellikle yaz aylarında şehir içi ve dışından ziyaretçi akınına uğruyor.
İHA
Yayın Tarihi : 2 Mart 2007 Cuma 15:40:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet hanefi serdal kaplan IP: 88.244.205.xxx Tarih : 14.04.2007 11:56:14
allahınızı severseniz şu an erganide yaşayan hemşehrilerim bu günlerinizi erganide doya doya yaşayın giden yıllar geri gelmiyor sonradan çeşitli nedenlerle sizlerde bizler gibi erganiye elveda diyebilirsiniz ve o günlerinizi çok ararsınız ben liseyi bitirdikten sonra erganiden ayrılalı 30 sene oldu ve o günlerimi hele makamımızı makama çıkarken minto bacının suyunu çiftpınarı mala verdiyimiz o ikik tane badem ağacının dibini çok özledim herkese selam

uguryasin IP: 85.106.231.xxx Tarih : 4.03.2007 17:02:21
BELEDIYEMIZE.SONSUZ.TSK LERMI SUNARIM AMA O YULUN DAHA ONCEDE YAPILMASI VEDE KARIN ENGEL OLMAMASI ICIN DAHA IYI COZUMŞER URETE BILRILER BELEDIYE BASKANIMIZ NADIR BINGOLEDE SAYGILARIMI SUNARIM

delal cantür IP: 85.100.35.xxx Tarih : 5.12.2008 20:37:21

-kesinlikle harika bir yer tek kelimem budur


aleyna bilim IP: 81.214.104.xxx Tarih : 1.12.2008 18:44:24

süper biyer herkesin gezipgörmesini tavsiye ederim


tuğba bilim IP: 85.100.35.xxx Tarih : 5.12.2008 20:11:10

bnm adım tugba bn yalovalıyım babamın görevi nedeniyle diyarbakıra taşındık ve tesadüfen makam dağına çıktık bence mu hteşem bir yer herkesin gitmesini tavsiye ederim


Resul ÜSTÜN IP: 88.229.187.xxx Tarih : 26.06.2010 11:19:52

MÜSLÜM ÜZÜLMEZ VE MAKAM ÇİÇEĞİ

Yaşadığımız coğrafyanın doğa koşullarından da kaynaklanan yaşamsal dayatmalar sonucu olsa gerek ki; Mezopotamya halkı olarak kıskançlık derecesinde hiçbir halka kısmet olmayan tarihi ve kültürel yaşanmışlıklarla donanımlıyız.
“Bu durum ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda bir doymuşluğun ifadesi midir?” diye sorarsanız, yanıtım elbette ki “hayır” olacaktır. Çünkü soyutlar somuta dönüştürülmedikleri sürece pozitif değerde bir anlam da ifade etmezler.
Dağ, taş, ova, göl, nehir… Dört bir yanımız tarihi ve kültürel zenginliklerle dolup taşarken, biz sadece aidiyetin soyut yanıyla ilgili görünerek kendimizi tatmin olmuş gibi göstermeye çalışıyoruz. Evet, “ tatmin olmuş gibi…” Oysa aidiyet (ait olmak) kanla damar gibi, toprakla ekin gibi, yağmurla bulut gibi, ışıkla göz gibi… Biri olmadan diğerinin de yaşamsal fonksiyonlarını kaybedeceğini bilmekle beraber, çoğu kez bu değerleri görmezlikten gelmeye alışık duyarsız bir toplumun neme lazımcı bireyleri haline gelmişiz ne yazık ki…
Alışılagelmiş en klasik deyimle “eli kalem tutan mürekkep yalamış” aydınlarımızın bu tarihi, sosyal ve kültürel donanmışlığı kendilerinden sonra gelecek kuşaklara aktarabilme konusunda yeterli bir duyarlılık gösterdiklerini (bazı istisnalar dışında) öyle onurlandırıcı bir dik başlılıkla söyleyemeyiz sanırım.
Bu istisnalardan biri de değerli hemşerim kimya mühendisi, çevrebilimci araştırmacı yazar Müslüm Üzülmez’dir. Müslüm Üzülmez bu aralar 13. kitabı olan ve adını Ergani’nin Zülküfil Dağı’ndaki Zülküfil (Zülküf) Peygamber’in yazın konakladığı, kimine göre türbesinin de bulunduğu dağ olan “Makam”dan ve kardelenin bu yörede yetişen kardeşi Makam Çiçeği’nden alan “Makam, Makam Çiçeği Ve Bülbül”ü okurlarıyla buluşturmanın haklı gurur ve heyecanını yaşamaktadır. Her ne kadar kitabın arka kapağındaki tek tümcelik tanıtım yazısında “Ergani ve Erganililere Dair Yayınlanmış Yazılar” diye kısacık bir not düşmüş olsa da; bu tümcenin kitabın içeriği bakımından çok kısır kaldığına inandığımı belirtmekte yarar görüyorum.
Kitap incelendiğinde, Müslüm Üzülmez’in 76 konu başlığı altında topladığı tarihsel belge niteliğindeki makale ve araştırma yazılarının büyük çoğunluğu din, dil, ırk ve düşünce farklılığı gözetilmeksizin tüm halkları aynı sıcaklıkla kucaklayan bir yaklaşımla insanlığın gelişimine öncülük etmiş olan Mezopotamya Uygarlığı’nın 10 bin yıllık tarihi geçmişinin günümüze taşınması niteliğinde olduğu da görülecektir.
Tıpkı, kitabın önsözünü Stockholm’den yazan hemşerim sürgün siyasetçi yazar Şeref Yıdız’ın da özetle “Bu güne kadar farkında olmadan reddederek yaşadığımız bu tarihin değeri bilinmedi. Yok etmek için kendimizi fazlasıyla yorduk” dediği gibi Mezopotamya Uygarlık tarihinin (elbette ki bu arada Ergani’nin de) bilinmeyen yönlerinin araştırılarak, akıl süzgecinden geçirilerek somut verilerin ışı altında gün ışığına çıkarılması çalışmasıdır “Makam, Makam Çiçeği Ve Bülbül.”
Tarihsel ve güncel makaleleriyle; tanıtım, araştırma ve inceleme yazılarıyla, trajikomik siyasi fıkralarıyla okunması gereken bir eser…
Tarihsel gelişim süreciyle birlikte bizleri tüm bu güzelliklerden mahrum bırakmaman adına bilincin açık, yolun aydınlık olsun sevgili Müslüm Üzülmez.

Resul ÜSTÜN